Demokratik Sistem ve Yaşayan Demokrasi

Demokratik Sistem ve Yaşayan Demokrasi

Demokrasi ve İnsan Hakları Dersi I. Dönem Ders Notları -I-

                     okul Gazetesi

Ünite Konuları:

Demokratik ülkelerde: adalet, hak, eşitlik, özgürlük vardır.

Adalet; hak ve hukukun gerçekleşmesi yerini bulmasıdır. Hukuk kavramının sözlükteki anlamı yasalara uygun olmadır. Adalet ise haksızlığa uğrayana hakkının iade edilmesidir.

Hak; hukuk düzeyinin kişilere tanıdığı yetkilerdir, 

Eşitlik; hak ve özgürlükleri kullanmada tüm bireylerin aynı düzeyde olmasıdır,

Özgürlük;  kişinin doğuştan sahip olduğu halklarını başkalarına zarar vermeden kullanabilmesi.

“Demokrasi” kavramanın sözlük anlamı:

Demos: Halk               Halk egemenliği, Halk iktidarı

Kratos: erk, iktidar,

            Egemenlik

     Günümüzde halkın iktidarı, halk egemenliği, millet egemenliği gibi anlamlara gelmektedir. Demokrasilerde yönetim, vatandaşlar tarafından belirlenir. Fakat bu, vatandaşların mutlak egemenliğe veya devlet karşısında mutlak güce sahip oldukları anlamına gelmez. Vatandaşlar neyin suç, neyin suç olmadığını belirleyen ve devletin koruması altında olan kanunlara uymak zorundadır.

      Dolaysıyla Demokrasi halk egemenliğine dayalı yönetim demektir.

Demokrasilerde devletin sahip olduğu bu sınırsız gücü kötüye kullanmasını önleyen iki ana ilke vardır:

1. Devlet iktidarının fonksiyonlarını farklı organlar eliyle yürütülmesini sağlayan güçler ayrılığı ilkesi

2. Temel hak ve özgürlüklerin yasalarla güvence altına alınması

 

DEMOKRASİNİN TEMEL İLKELERİ

Demokrasi, çok eski bir tarihe sahiptir ancak 20. yüzyıla kadar tam bir uygulama alanına sahip olmamıştır. Günümüzün en yaygın devlet ve toplum düzeni olmakla birlikte, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere en çok aktarılan kültür ve siyaset unsuru demokrasi ilkeleri olmuştur. Bunlar:

-Toplumun sivil hale gelmesi

 -Seçimler; siyasal iktidarın seçimle belirlenmesi

 -Siyasi partiler, iktidardaki siyasi partinin çoğulculuğa dayalı olması

 -Laik uygulama, devlet ve yönetimin din, inanç, fikir ve düşünceler karşısında tarafsızlığı

 -Hukukun üstünlüğü

 -İnsan haklarına dayalı olması

 -Devlet gücünün farklı organlara bölünmesi;  Güçler ayrılığı, devlet gücünün farklı organlara bölünmesi

Demokrasilerde hukuk kuralları;

    vatandaşlar neyin suç neyin suç olmadığını bilmesi için hukuk kurallarının olması zorunluluğu vardır.

       Devlet organları; -yasama

                                  -yürütme

                                  -yargı

                               Gibi güçler ayrılığından oluşmalıdır.

Neden devlet organları farklı organlardan oluşması demokrasinin olmazsa olmazlarındadır diye bir soru aklımıza geldiğinde;

-İnsan ve vatandaş haklarını güvence altına alması

 -İktidar gücünün tek elde toplanmasının yol açacağı olumsuzluklar ve zorbacı yöneticilerin iktidarı ele geçirme korkusu.

Demokrasilerde Seçim:

Demokrasilerde seçim; genel ve eşit oy hakkına dayanır.

       Genel ve eşit oy hakkı; cinsiyet, bölge ve sosyoekonomik düzey ayrımı olmaksızın herkesin seçimlerde eşit oy kullanabilmesi anlamına gelir.

  Demokrasilerde Siyasi Partiler:

 Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez bir unsuru olan siyasi partiler, iktidara ortak olmak veya iktidara tek başına sahip olmak isteyenlerden benzer görüşleri savunanların resmi bir birlik altında bir araya gelmeleriyle oluşur. Böylece vatandaşlar görüşlerini siyasi partilerde temsil edilmiş olur.

     İktidar seçimi, çoğu zaman bir siyasi partinin iş başına getirilmesidir. Parti yöneticileri değişse de partinin temsil ettiği temel düşünce değişmez.

Demokrasilerde Modern Toplum:

Demokrasinin uygulandığı yerlerde modern toplumlar, genellikle farklı etnik, dilsel ve kültürel gruplar içerir. Farklı hayat tarzına sahip her bir grup örgütlenebilir, kendi hak, özgürlük ve çıkarlarını savunabilir; ekonomi, siyaset ve toplumu etkilemek için yasalar çerçevesinde faaliyet gösterebilir.

Devletin Ana İşlevleri:

Devletin üç ana işlevi:         

-yasama

-yürütme

-yargılama

gibi devlet müesseseleri devletin güç kullanma organlarıdır.

   Demokratik anayasalarda iç içe geçmiş güçler ayrılığı ilkesi ise insan ve vatandaşlık haklarını güvence altına almaya, iktidar gücünün tekelde toplanmasının yol açacağı otoriterlik tehlikesini önlemeye yöneliktir.

Demokrasilerde Seçimlerin Önemi:

  Demokrasilerde; demokrasi seçimler sayesinde işler. Çalışamaz hale gelen veya süresi dolan meclis, genel seçimler yoluyla yenilenir. Yönetim kademeleri adaylar arasındaki seçimlerle belirlenir. Ülkenin geleceği, vatandaşların seçimlerine göre şekillenir. Günümüzde demokrasi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en belirgin uygulama olan seçim, öncelikle genel ve eşit oy hakkına dayanır. Genel ve eşit oy hakkı; cinsiyet, bölge ve sosyoekonomik düzey ayrımı olmaksızın herkesin seçimlerde eşit oy kullanabilmesi anlamına gelir.

Demokrasilerde Toplumun Sivilleşmesi:

    Demokrasilerde toplumun sivilleşmesi askeri ve ideolojik olmaktan uzaklaşmak anlamına gelir. Sivil toplum, insanların özgürlüklerini baskıcı ve rahtsız edici bir gözetim olmadan yaşayabilmelerini mümkün kılar. Devlet ve asker dışı bu özgürlük alanında vatandaşlar, ekonomik, sosyal kültürel meselelerde yoğun mesai harcarlar.

Sivil toplumun ana gündemi; çevreci hareketler kadın, çocuk ve engelli haklarını savunan insan hakları savunuculuğu savaş karşıtlığı, hayvan hakları, sanat ve spor etkinlikleri, hayat boyu eğitim gibi konular sivil toplumun ana gündemini oluşturur.

DEMOKRASİNİN TEMEL DEĞERLERİ:

Günümüzde demokrasi, devlet yönetim sistemi olmaktan ziyade birlikte yaşama kültürü olarak kabul edilir. Demokrasi’nin temel değerleri;

-özgürlük

-eşitlik

-adalet

-hoşgörü

-dürüstlük

-farklılıklara saygı

-farklılıklara saygı, tolerans

      gibi değerler insanların birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen ilkeler hâline geldiğinde demokratik sistem işlemeye başlar.

Aile, okul ve toplumun daha demokratik ve daha insancıl bir yapıya kavuşmasını sağlamaktır. Aile içi demokrasi, demokratik ve toplumun daha demokratik okul ve demokratik toplum kavramları bu temel değerler üzerine yükselir. Bu temel değerler demokrasi sisteminin işlemesine katkı yapar. Bu nedenle demokratik sistem ile demokrasi kültürü neredeyse aynı anlamlara gelir.

Özgürlük;  demokrasinin en temel değeridir. Çünkü diğer bütün değerler, özgür bireylerin eylemlerine dayanır. Özgürlük; bir şeyi yapma veya yapmama, beli bir şekilde davranıp davranmama erkidir.

Serbest hareket etme gücüdür.

Başkalarına zara vermeden her şeyi yapabilmeye özgürlük denir.

Başkalarına zarar vermeden davranabilme biçimidir.

  Özgürlük sadece küçük bir grup için değil, herkes için söz konusu olmalıdır. Herkese eşit olarak tanımalı ve herkes özgürlüklerden eşit olarak yararlanabilmelidir. Aksi takdirde, özgürlükler, sadece azınlıklara tanınan bir ayrıcalık olmaktan öteye gidemez. Bu durumda da eşitlikten söz etmek mümkün değildir.

Sınırsız bir özgürlük yoktur. Hoşumuza gitmese de işleyen bir düzeni hukuk dışı yollarla, barışçıl olmayan yöntemlerle, başkasının haklarını ihlal eden eylemlerle değiştirmeye hakkımız yoktur. Çünkü kişisel özgürlüğümüz, yalnızca bizi ilgilendiren konular içindedir. Başka bir ifadeyle özgürlüğümüz, başkasının haklarının başladığı yerde biter.

     Haksızlığı uğramama ya da haksızlığa maruz kalınmışsa onu telafi etme, adaletin gereğidir. Vatandaşlarının maruz kaldıkları haksızlık, zulüm, taciz, zorluk gibi olumsuzlukları, daha büyük olumsuzluklara yol açmadan ancak devlet ortadan kaldırabilir. 

Eşit ve adil bir hukuk sisteminin tamamlayıcı unsuru bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Hukuk ve mahkemeler, adaleti temin etmek için gerekli iki demokratik araçtır. Yasaların herkese eşit bir şekilde uygulanması gerekir.

Adil bir toplum için yasa önünde eşitlik zorunludur.

Azınlıklar ve farklı görüşlere sahip gruplar: Demokrasilerde bireysel ve toplumsal adaleti temin etmek için azınlıktaki farklı dünya görüşlerine kendilerini kamuoyuna tanıtabilmeleri için devlet desteği verilir. Düşük gelirlere maddi destekte bulunulur. Kimsesiz yaşlılara ve çocuklar için, ödenen vergilerden bir fon ayrılır ve harcama yapılır.

-Toplumda bir kesim refah içinde yaşarken başka bir kesim bunun tam aksi şartlara sahip olmaması gerekir.

Atatürk’e Göre Türklerin Özgürlüğe Verdiği Önem:

Atatürk, birey ve millet olarak Türklerin özgürlüklerine verdiği önemi şu şekilde dile getirmektedir:

“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin ve atalarımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkıyla yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bu güne kadar özel ve resmi yaşamımın her evresine tanık olanlar bu aşkı bilirler. Bence, bir millette şeref, onur, saygınlık, namus ve insanlığın var olabilmesinin ve sürmesinin, o milletin kesinlikle özgür ve bağımsızlığını elinde bulundurmasıyla gerçekleşme olanağı vardır.”

Eşitlik; tüm insanların, insan olmak bakımından birbiriyle aynı değerde olduğunu ifade eder. İnsanlık tarihi eşitsizliklerle doludur.

Tarih boyunca; yöneten-yönetilen

                       erkek-kadın

                       genç-yaşlı,

            eğitimli-eğitimsiz,

                      seçkin-avam halk,

                     işçi-işveren (patron),  ikililerinden biri diğerine karşı üstünlük kurmuştur.

Gerçek olan şu ki; insanların bazıları efendi, bazıları köle olarak doğmazlar. Bütün insanlar eşit olarak doğar.                            

Eşitlik; hiç kimseye dil, din, ırk ve cinsiyet gibi özellikleri nedeniyle ayrıcalık tanınmaması, tüm bireylere aynı hak ve özgürlüklerin tanınmasıdır. Eşitliğin sağlanabilmesi ise anayasa ve yasalarla belirlenen hak ve görevlerin herkese eşit olarak uygulanmasıyla mümkündür. Buna fırsat eşitliği ya da hukuki eşitlik adı verilir.

Eşitlik:

      Eşitlik, tüm insanların insan olmak bakımından birbiriyle aynı değerde olduğunu ifade eder.

Eşitlik uygulamaları yaşama, aile kurma, şiddete karşı korunma gibi temel haklarla başladı.

      Öte yandan eşitlikçi anlayış, siyasi yönetime katılma eğitim, seyahat, kendini geliştirme gibi sosyokültürel haklara kadar fırsat eşitliği biçiminde yayıldı. Örneğin hiç kimse, yaşama hakkına sahip olma veya öldürülmemem hakkı bakımından bir başkasından bu hakka daha çok sahip değildir. İnsanların bazıları köle, bazıları efendi olarak doğmazlar; bütün insanlar eşit olarak doğar.

Dijital Vatandaşlık nedir?

Sandık başına gidilerek gerçekleştirilen seçimler demokratik sistemin işleyişi için yeterince önemlidir. Fakat halkın onayını almanın veya bir görüşü desteklemenin tek yolu sandığa gitmek değildir. Kitle iletişim araçları, vatandaşların bireysel görüşlerini herkesin erişebildiği bir sanal ortamda ifade etmelerinin yolunu açmaktadır.

Demokratik vatandaş:

Demokratik Vatandaş; devletin tüm imkânlarından diğer vatandaşlarla eşit yararlanma hakkına sahip özgür bireydir. Vatandaşlar, karar alma süreçlerine katılmak, seçme hakkını kullanmak, meclisin kararlarını veya hükümetin uygulamalarını beğendiğini göstermek, hak ihlalleri ve özgürlük kısıtlamalarıyla mücadele etmek için bir sonraki seçim dönemini beklemek zorunda değiller. Bir sonraki seçim dönemini bekleyen vatandaşlık anlayışı ile her şeyi devletten bekleyen pasif vatandaşlık anlayışı, toplumsal sorunların çözümünde yetersiz kalmaktadır.

Eşit ve Adil Bir Hukuk Sisteminin Tamamlayıcı Unsuru Nelerdir?

Eşit ve adil bir hukuk sisteminin tamamlayıcı unsuru;

 bağımsız ve tarafsız

                       mahkemelerdir.

Hukuk ve mahkemeler, adaleti temin etmek için gerekli iki demokratik araçtır. Yasaların herkese eşit uygulanmadığı bir yerde adil bir toplumun oluşacağı düşünülemez. Adil bir toplum için yasa önünde eşitlik zorunludur..

Aktif Vatandaşları ve Sorumlulukları:

Aktif vatandaş; seçimler, mahkeme, şikâyet, kamuoyu oluşturma, karar alma sürçlerini etkileme gibi bir dizi siyasi ve toplumsal sürecin işleyişi konusunda bilgi sahibidir.

Aktif vatandaş, hiçbir şeyi başkalarından veya devletten beklemez, yapılması gerekeni talep eder. Aktif vatandaş özgür bir birey olarak tek başına girişimlerde bulunabileceği gibi başkalarıyla iş birliği yaparak da çözüm süreçlerine katılabilir.

Hak: Hukuk düzeninin bireylere tanıdığı yetkiye hak denir.

Hak; bireylerin ya da toplulukların çeşitli gereksinimlerinin karşılanması için dile getirdikleri istemlerin hukuk yoluyla düzenlenip güvenceye bağlanmasıdır.

Sosyal adalet: Kadınlar, engelliler, yoksullar veya işçiler gibi dezavantajlı grupların haklarının korunması sosyal adaletin bir gereğidir.

Dezavantajlı Gruplar; Çalışma koşulları, sağlık, korunma, barınma ve eğitim gibi temel meselelerde devletin desteğine ihtiyaç duyan kesimlere denir.

     Demokrasi kültürü, yalnızca evde veya okulda yaşanabilecek bir şey değildir. Özgürlükleri kısıtlamaya, farklılıkları yadırgamaya, eşitsizlikleri güçlendirmeye başlamış biri, her yerde aynı davranmak isteyecektir. Bu nedenle demokratik değerler aile ve okulda kazanılır. Eşitliğin gözetildiği ve ayrımcı tutumların olmadığı bir öğrenme ortamında adil bir iş bölümünün yapıldığı bir ev, bireysel farklılıklarımıza saygı duyulan bir toplum, yaşayan bir demokrasi kültürü oluşturmaya başlamış demektir. Eğer bir sınav adil yapılırsa sonuçlarına gönül rahatlığıyla herkes katlanabilir.

FARKLI TÜRDEN DEMOKRASİLER

Başlıca yönetim sistemleri:

     İlk devletlerden günümüze kadar birçok devlet biçimi ortaya çıktı. Devletler, yöneticilerin tutum ve davranışlarının niteliğine göre farklılıklar gösterirler. Bu devlet biçimleri aşağıdaki gibidir.

    Teokratik yönetim:

Dine dayalı, din kurallarına göre yönetim demektir.  Din kurallarına göre yönetiliyor olması teokratik devletin en belirgin özelliğidir.  Teokratik devlet yönetiminde egemenliğin kaynağının ve mutlak sahibinin Tanrı olduğu kabul edilir. Devleti, monarşilerde olduğu gibi tek kişi ya da din adamları sınıfı yönetir.

Din önderi olan bu kişi ya da zümre yönetme gücünü tanrı’dan aldığını, tanrı’nın emirlerini yerine getirdiğini ve sadece tanrı’ya karşı sorumlu olduğunu savunur. Teokratik yönetim anlayışında devletin, insanların yararı için tanrı tarafından kurulduğuna inanılır ve devlet kutsal kabul edilir.

Oligarşi devlet (Aristokratik):

Seçkinlerin kararlarına dayalı devlet yönetimidir.  Yani bir gurubun yönetimde egemen olduğu yönetim biçimidir. Oligarşi devletlerde yönetme gücü çok küçük bir grubunun ya da sınıfın elindedir.  Egemenliğin sahibi olan bu grup kendini halka karşı sorumlu saymaz ve devleti istediği gibi yönetir. Yasa yapma ve yargılama görevleri de yine bu grup tarafından yerine getirilir.

Monarşi Yönetimi: Ülkenin tek kişi tarafından yönetilmesidir. Devlet, padişah, halife, sultan, kral, padişah veya çar adı verilen yöneticiler tarafından tek kişinin kontrolünde yönetilen devlet biçimidir.

Saltanat: Devlet yönetiminde yönetim babadan oğla geçmesi olayına denir.

Diktatür (Totaliter): Zor ve baskıya ya da devlete mutlak itaate dayalı bir yönetim biçimidir.

Cumhuriyet: Devlet yönetiminde yönetenler ve yönetilenlerin eşit olduğu bir yönetimdir. Böylesi devletlerde, eşitlik, özgürlük, hak, hukuk ve adalete önem verilir. Hem devlet bu haklara sahip çıkar ve korur hem de halk bu haklara sahip çıkar ve korur. Cumhuriyet sisteminin olduğu bir toplumda;

   -Sınıf ayrımı yoktur.

   -yöneten ve yönetilenler hukuk ve adalet önünde aynı hakları sahiptirler.

   -zengin-fakir ayrımı yoktur.

   -toplumun kendisi kendisinin efendisidir.

Demokrasi: Halkın hak ve özgürlüğüne dayalı bir devlet biçimidir. Yani halkın yönetimde söz sahibi olmasıdır. Halk kendi yöneticilerini kendisi seçer.

Herkesin yönetime talip olabildiği tek yönetim biçimi demokrasidir. Ne türden olursa olsun bir demokraside siyasi gücü elinde tutanlar, vatandaşlardır. İster temsili ister doğrudan isterse katılımcı demokrasi olusun, sonuç değişmez. Demokratik devlet yönetimi kendi içinde bazı farklılıklara sahiptir. Bunlar:

1. Temsili Demokrasi: Halkın, idare etme hakkını, seçtiği temsilciler vasıtasıyla kullandığı demokrasi biçimidir. Genellikle nüfusu kalabalık ülkelerde uygulanır. Belli dönemler için seçilen belli sayıdaki milletvekilleri, temsil ettikleri vatandalar adına mecliste yasal düzenlemeler yaparlar. Hükümetin işlerini denetleyip vatandaşları, devlet işleri konusunda bilgilendirirler. Temsili demokrasinin başkanlık ve yarı Başkanlık sistemi gibi biçimleri vardır.

     Temsili Demokrasi’nin bölümleri:

    a.Başkanlık Sistemi: Yürütme gücünün yasama gücünden kesin olarak ayrıldığı yönetim biçimidir. Milletvekilleri ile bakanlar farklı kişilerdir. Başkan, halk tarafından belli bir süre için seçilir ve başkanın gücünü sınırlandıracak tek şey yasalardır.

     Başkan, tüm devlet memurları üzerinde ve mahkûmları affetme konusunda karar verme yetkisine sahipken hâkim ve savcılar üzerinde hiçbir yetkisi yoktur.

    .Yarı Başkanlık Sistemi; temsili demokrasi ile başkanlık sisteminin bir karışımıdır. Devlet başkanı, hem başbakandır hem de hükümetin başıdır. Bir bakıma yürütme üzerindeki etkisi artırılmış Cumhurbaşkanıdır.

     2. Doğrudan Demokrasi: Halkın yönetme gücünü kendisinin kullandığı demokrasi biçimidir. Genellikle nüfusu az olan küçük ülkelerde uygulanır. Geçmişte Antik Yunan’daki Atina Devleti’nde, günümüzde ise İsviçre’de uygulanmaktadır.

     3. Katılımcı Demokrasi: Çoğunluğun hâkimiyetine değil, azınlığın haklarının korunup gözetilmesine vurgu yapar. Hep birlikte karar verme idealine dayanan katılımcı demokrasi yaklaşımı, iki açıdan tanımlanır:

     Toplumun her kesiminin karar alma süreçlerine aktif katılımını artırmak,

     Kadınlar, yaşlılar, engelliler, azınlıklar, göçmenler gibi toplumun dezavantajlı kesimlerini oy kullanma, seçme, seçilme, aday olma, görüş belirtme, kamuoyu oluşturma vb. demokratik süreçlere daha fazla katılmaya teşvik eder. Bunun önündeki geleneksel, kültürel ve hukuki engelleri kaldırmaya çalışır.

     -Toplumun bütün kurumlarının demokratik bir iç işleyişe kavuşmasını sağlamak.

            Ev, okul, iş yeri, arkadaş gurupları turizm ve seyahat etkinlikleri, sendika ve parti içinde hatta askeriye ve cezaevlerinde iş ve işlemlerin demokratik bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaya çalışır.

Soru: Katılımcı Demokrasi nedir? Hep birlikte karar verme idealine dayanır. Katılımcı demokrasi yaklaşımı iki açıdan tanımlanır.

2. Toplumun her kesiminin, karar alma süreçlerine aktif katılımını artırmak

2. Toplumun bütün kurumlarının demokratik bir iç işleyişe kavuşmasını sağlamak.

Türk Demokrasisinin özellikleri:

Türkiye Cumhuriyeti,

-laik,

-soysal,

-demokratik bir hukuk devletidir.

Laiklik, soysal devlet ve hukuk ilkesi demokrasinin gerekleri olarak kabul edilir.

Türkiye’de temsili demokrasi uygulanmaktadır.

Yasa yapma gücü; Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yargılama gücü; bağımsız mahkemeler,

Yürütme ve idare etme gücü: ise Cumhurbaşkanı ve hükümet tarafından kullanılmaktadır.

      İsteyen vatandaşlar yargı, yürütme veya yasama kurumunda görev alabilir.

 

Hak Özgürlük ve Sorumluluk Arasındaki İlişki Nedir

Özgürlük; insanın kendisine ve etrafına zarar vermeden istediğini yapabilmesidir

Sorumluluk ise insanın kendisine ve çevresine karşı yerine getirmesi gereken görevlerdir.

Şu halde özgürlük ve sorumluluğu kuşatan geniş kavrama hak diyebiliriz

Hak, kişinin doğuştan sahip olduğu, devredilemez, askıya alınamaz insani değerlerdir.

 

Bunlar;

Temel Haklar

 Bu haklar insanın doğuştan sahip olduğu, insanın insanca yaşayabilmesi için gerekli olan haklardır. Bu haklar:

Yaşama hakkı: En temel haktır. Hiçbir şekilde ortadan kaldırılamaz sınırlandırılamaz.

Kişi dokunulmazlığı hakkı: Kişinin hem beden hem ruh bütünlüğünü korumaya yöneliktir.

Sağlık hakkı: Herkes sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlığını koruyacak tedbirler alma hakkına sahiptir.

Eğitim hakkı: Herkes eğitim - öğretim hakkına sahiptir.

Dilekçe hakkı: Herkes şikâyetlerini ve isteklerini yetkili makamlara ve TBMM'ye iletme hakkına sahiptir.

Özel yaşamın gizliliği:  Herkes özel yaşamına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Kanunla belirlenen özel durumlar dışında hiç kimsenin üzeri ve özel eşyaları aranamaz, haberleşme araçları dinlenemez.

Konut dokunulmazlığı Hiç kimsenin konutuna izinsiz girilemez.

Seçme ve seçilme hakkı: Herkes ülke yönetimine katılmak için seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Bu amaçla siyasi parti kurabilir ve siyasi partiler üye olabilir. Ülkemizde yukarıda belirtilen temel haklar anayasa ve yasalarla koruma altına alınmıştır. Devlet bazı özel durumlarda bu haklardan bazılarında kısıtlamaya gidebilir.

İNSAN HAKLARININ ETİK TEMELLERİ:

Ahlâk kuralları, yapılması istenen davranışları iyi, yapılmaması istenen davranışları kötü olarak nitelendirir. Buna göre insanların ahlâk kurallarına uymaları beklenir.

* Hiç bir insan bulunduğu toplumda kendisine ahlâksız denilmesinden hoşnut olmaz. Her toplum kendine göre ahlâk kuralları geliştirmiştir.

Etik ilke, (Ahlak); Kişinin nasıl iyi eylemede bulunabileceğini bildiren evrensel yasa.

Etik ilke, kişinin özgür bir şekilde karar verdiğini ve sorumluğu üstlendiğini gösterir.

 Ahlâk:

* Bir insanın veya bir insan grubunun düşünce ve yaşam biçimiyle ahlâk kurallarına uygun olarak yaşamasıyla ortaya çıkan bir olgudur.

* Bir toplumun iyi ahlâk sahibi kişilerden oluşmuş olması toplumun ilerlemesinde en önemli etkendir, iyi ahlâk sahibi insanlar başkalarının haklarına saygılıdır. Başkaları arasında olan haksızlıklara dahi göz yumamazlar. Dolayısıyla böyle bir toplumda fertler birbirlerine karşı saygılıdırlar.

* En önemli ahlâk kuralları, doğru olmak, yalan söylememek, zor durumda olan insanlara yardım etmek, hoşgörülü olmak, devletin ve milletin menfaatlerini korumaktır.

* Ahlâkın temel ilkesi,

kendini başkalarının yerine koyarak davranışlarını ona göre ayarlayabilmektir. Bunu da “Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapmamak” sözü  ne güzel bir atasözüdür.

* Ahlâklı kişi, alçak gönüllü, mütevazı, adaletli kişidir.

* Atatürk bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade etmiştir: “Cumhuriyet, yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir.”

* Yaptırım yönünden; ahlâk kurallarının yaptırımı kınama ve ayıplamadır. Görgü kurallarına uymayanlar ise kaba ve görgüsüz olarak görülürler. Bu durumda ahlâk kurallarının yaptırımı görgü kurallarına göre daha etkilidir.

Etik kavramı

* Etik kelimesi, sözlük anlamıyla töre bilimi, ahlâk bilimi demektir.

* İnsanın etik bir varlık olması, insanın biyolojik yönünün yanı sıra ruhsal (manevî) yönünün de bulunmasıdır.

* İnsan, yalnızca fizyolojik ihtiyaçlarını gidermeye yönelen bir canlı değildir. Akıl ve düşünce yetisi nedeniyle insan aynı zamanda ahlâkî bir yapıya sahiptir.

İNSAN HAKLARININ ETİK TEMELLERİ

• Akıl insana özgüdür ama tek başına insanın insanlaşmasına yetmez.

• İnsan haklarının bilinmesi ve başkalarının haklarına saygılı olunması gerekir.

• İnsan hakları iyi ve doğrulardan oluşan niteliklerdir.

• İnsan haklarını tanımayan ve bu haklara saygı duymayan insanlar ahlâktan da yoksundur.

• Akıl, para ve mal, insanı etik açıdan yeterli bir insan yapmaz.

Temel haklar: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan 29 adet insan hakkı içerir.

Bu haklar; sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik hakların hatta çevre ve hayvan haklarının da çıkış noktasını oluşturur.

Kişinin etik davranabilmesi için bir evrensel ilkeye uygun davranması gerekir. Kişi, bir evrensel etik ilkeye uygun davranırken davranışının sonunda herhangi bir çıkar beklemez. Karşısındaki kişinin insan olması, kişiyi belli yönde davranmaya zorlar, İnsan hakları ile etik arasındaki ilişki çift yönlüdür.

1-Evrensel insan haklarını birer etik ilke olarak kabul etmek

2-İnsan haklarına saygı göstermeyi, bir ahlaki görev saymak

      İnsan hakları devredilmez, ret edilmez, yok sayılmaz, İnsanlar bu temel haklara sahip olmak için, herhangi bir bedel ödemez, hiç kimseye borçlanmazlar. Çünkü insan, haklarıyla birlikte doğar. Bu yüzden yaptığı hiçbir şey, bir insanın temel haklarını kalıcı olarak elinden almaya izin vermez. Diğer insanlara düşen görev, insanın temel haklarına koşulsuz saygı göstermektir. Bu insana duyulan evrensel saygıdır.

      Etik olan, çıkarsız ve beklentisiz biçimde iyi ve doğru olanı yapmaktır. İyi olan başkasına zarar vermeyen hatta kişinin kendisine veya başkasına olumlu katkı yapan bir tutum, davranış veya uygulamalardır. İyi olanın aynı zamanda doğru olduğu düşünülür. Doğru ise geçerli bir ilkeye yasaya, geleneğe vb. uygun olan davranıştır.

Öldürmemelisin!: Biçimindeki bir ahlaki anlayış insanın en temel hakkı olan “yaşam”ı güvence altına alır.

Suçsuz yere cezalandırmamalısın!: İlkesi ise yine insanın temel haklarından “suçu ispat edilinceye kadar masum kabul edilme” ve “adil yargılanma” haklarını güvence altına alır.

Yaşamak, adil yargılanmak, mal, mülk edinmek, evlenmek, öğrenmek, sağlıklı yaşamak, dinlenmek ve tatil yapmak, yönetime katılmak, çalışmak….

     Bunlar insan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde birer insan hakkı olarak tanımlanmaktadır.

      Toplumdan topluma farklılık gösteren kültürel değerler insanı çepçevre kuşatmakta, neredeyse bütün davranışlarını yönlendirmektedir. Dışlama, kınama, yadırgama, küçük görme gibi yaptırımlar nedeniyle insanlar, başkalarına hiçbir zararı olmayan şeyleri bile özgürce yapamaz hâle gelirler. İnsan haklara dayalı bir etik anlayışı, kişinin özgürlüğüne saygı duymayı önerir, kişisel tercihlere müdahale etmeyi yasaklar. Özgürlük, herkes tarafından korunması gereken, insana onur ve değer katan bir durumdur. Etik bir ilke olarak benim özgür oluşum, diğerlerinin özgürlüğünün garantisi olmalıdır.

SORULAR VE CEVAPLAR:

Soru: Günümüze kadar ortaya çıkan yönetim şekilleri hangileridir?

Demokratik: Halkın kendi kendisini yönetmesidir.

Totaliter (Diktatör): Zor ve baskıya ya da devlet mutlak itaate dayılı

Teokratik: Dine dayalı

Aristokratik: Seçilenlerin kararlarına dayalı

Cumhuriyet: Çoğunluğun beklentilerine dayalı

1. Bireyin, iradesini kullanarak, baskı altında kalmadan karar verip, seçim yapabilmesine ne denir?

   Özgürlük        

2-Yürütme görevini;

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu

3-Toplunum güçsüz kesimlerini, güçlü kesimlerine karşı toplumsal ve ekonomik  tedbirler alarak koruyan devlet türü?

Sosyal devlet

4. İnsan haklarının genel özellikleri;

Devredilemez-Vazgeçilemez- Dokunulamaz

5-Hukuk tarafından korunup tanınan ve bireyin iradesine bırakılan çıkarlara——-HAK——denir

6. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi…..1948……yılında ilan edilmiştir.

7-İnsanların diğer tüm haklarını kullanabilmesi için öncelikle…………YAŞAM HAKKINA…..sahip olması gerekir.

8-Devletin ortaya çıkışı konusundaki görüşlerden biri J.J.Reauseau’ya aittir ona göre devlet insanların yaptığı ……TOPLUMSAL BİR SÖZLEŞMEYLE ortaya çıkmıştır.

9-Bir siyası parti grubu adına en az yirmi milletvekilinin imzasıyla verilen önergeye……GENSORU….denir

10-Laik devlette yasalar ,dinsel ilkelere değil….AKIL VE MANTIĞA…….dayanan ilkelerdir.

9-Her birey mülk edinme hakkına sahiptir, bu haklar sadece…KAMU YARARI……amacıyla kanunla sınırlandırılır.

10. Ülkemizde TBMM tarafından kabul edilen yasalar………………..tarafından kabul edilerek yürürlüğe girer.

                   Cumhur Başkanı

11. ……………..insanların bir şeyi yapma veya yapmama belli bir şekilde davranıp davranmama erkidir (gücüdür)

     Özgürlük

12. Devletin içte huzur ve    düzeni, dışta da bağımsızlığı sağlama gücüne …… ………………….. denir.

Egemenlik.

13. Yasaların Anayasaya uygunluğu  ………………… ………………… tarafından denetlenir.

                          Anayasa Mahkemesi

14. ……………………………..insanlar arası ilişkilere düzen getiren sağladığı barış, eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde bireyin varlığını, sahip olduğu özellikleri değerlendirmesini sağlayan kurallar bütünüdür.

                            hukuk

Hak: Bireylerin ya da toplulukların çeşitli gereksinimlerinin karşılanması için dile getirdikleri istemlerin hukuk yoluyla düzenlenip güvence altına alınmasıdır. 

Eşitlik: Hiç kimseye dil, din, ırk ve cinsiyet özellikleri nedeniyle ayrıcalık tanınmaması, tüm bireylere aynı hak ve özgürlüklerin tanınmasıdır.

Millet (Ulus): Sınırları belli bir toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan, ortak bir ekonomik ve kültürel yaşamı paylaşan ve aynı soydan geldiğine inanan en geniş insan topluluğuna millet denir. 

 

ÜNİTE KONULARI İLE İLGİLİ TEST SORULARI

1. Kişisel hak ve özgürlükleri kullanırken başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal etmemek için……

   Yukarıdaki cümle, anlam bütünlüğü bozmayacak şekilde aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanamaz?

A)sorumluluk üstlenmek yetmez, insanlara saygı da duymak gerekir

B) fiziksel şiddete başvurmamak yeterlidir.

C) onur kırıcı tutum ve davranışlardan kaçınmak gerekir.

D) empati kurmak iyi bir yol olabilir.

E) ayrımcı olmayan bir tutum geliştirmek gerekir.

 

2. Hak ve özgürlüklerle ilgili bazı durumlarda kısıtlama veya engellemeler, evrensel bir suç olarak kabul edilmeyebilir.

Aşağıdakilerden hangisi bu kapsamda değerlendirilebilir?

 

A) Doğal çevrenin korunması                  B) Çetelerle mücadele  

C) Yöneticilerin saygınlığının korunması    D) Vatan savunması

 E ) Ulusal çıkarlar

 

3. Demokrasi ve insan hak ve özgürlüklerinin en fazla korunduğu, korunmaya çalışıldığı yönetim biçimidir.

    Buna göre aşağıdakilerden hak ve özgürlüklerden hangisi diğerlerine göre daha önceliklidir?

       A) Evlenme ve aile kurma hakkı           

       B) Vatandaşlık hakkı 

       C) seyahat ve yerleşme özgürlüğü    

       D) yaşama hakkı

       E) Düşünce özgürlüğü

 

4. Aşağıdaki gelişmelerden hangisi diğerlerine göre insan hak ve özgürlükleriyle daha az ilgilidir?

A) Hammurabi Kanunları 

B) Veda Hutbesi  

C) Amerika’nın Keşfi 

D) Birleşmiş Milletlerin kuruluşu

E) Magna Carta Libertatum.

 

5. Toplumsal hayatta günlük yaşamda etik ilkelerden birçoğu, insan hak ve özgürlükleriyle doğrudan ilişkilidir.

   Aşağıdaki etik ilkelerden hangisi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin maddelerinden doğrudan çıkarılmaz?

   A) Yalancı şahitlik yapmamak              B) Çalmamak, haneye tecavüz etmemek

   C) Adil davranmak, adil yargılanmak    D) Ötekine saygı duymak 

   E) Ayrımcılık yapmamak

 

6. Günümüz dünyasında yaşadığımız yerküremizde kitle iletişim araçları, olumlu veya olumsuz her türlü olayı hem kayda geçiriyor hem de ilgililerin bunlardan haberdar olmasını sağlıyor.

  Buna göre demokrasi ve insan hakları konusunda bilinçli biri, medya içeriklerini incelerken aşağıdaki bakış açılarından hangisine daha az sahip olmalıdır?

A) Kişisel özgürlüklerin kısıtlanmaması      B) Hak ve özgürlüklere bakış açısı 

C) Uygulamaları adalet açısından ele alma  D) Eşitlikçi bakış açısı  

E) Toplumsal faydanın üstünlüğü

 

7. Aşağıdakilerden hangisi, demokratik katılımın önündeki kültürel engellerden biri olamaz.

A) Topluluk hâlinde yapılan işlere karşı olumsuz genel bakış açısı

B) Olumsuz deyimler ve atasözleri

C) Siyasetin uzak durulması gereken bir iş olduğuna dair genel kanı

D) Kalıp yargılar ve ön yargılar

E) Siyasete karşı kişisel ilgisizlik

 

8. Türkiye’ de yasaları hangi kurum kabul eder?

A) Anayasa Mahkemesi

B) TBMM

C) Hükümet

D) Cumhurbaşkanı

C) Danıştay

Cevap Anahtarı

1-B

2-D

3- D

4-C

5-A

6-E

7-E

8-B

 

 

 

 

Google+ WhatsApp