BCAL-E Gazete
Soframıza gelen yiyecek ürünlerinin asıl üreticisi çiftçiler.
Peygamberimiz sav. Bir gün bir sohbet sırasında tam da karşısında oturan
Bir çiftçi dikkatini çeker, ve ona doğru yaklaşarak “Bu ellerin hali ne böyle,” der.
Çiftçi: “Bu eller helal rızık kazanmak için böyle nasırlaşmış,” cevabını verir.
Peygamberimiz bu çiftçinin ellerini avuçlarının içine alarak bu eller cehennem yüzü görmeyecektir,” der.sonra helal rızık kazanmanın önemini vurgular.
Evet kahvaltılık dedik ve sofra dedik. Soframıza gelen gıda ürünlerinin tamamının üreticisi çiftçilerdir.
Bu nedenle çiftçilerimize teşekkür etmeliyiz.
Tarlalarda yeşeren tarım ürünlerinin güneşe, suya, havaya ve toprağa ihtiyacı vardır.
Ayrıca bu gıda ürünlerini yeşertecek bir de tohuma ihtiyacı vardır. İşte bunların tamamının sağlanmasında ve bu nimetleri bize veren yüce Allah’a hamt olsun ve her zaman sofraya otururken ve kalkarken Allah’a şükür etmeli ve yemeye başlamadan önce mutlaka besmele çekmeliyiz.
1913 yılında Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleriyle yaşadığı fikir ayrılıkları sebebiyle, Enver Paşa tarafından Sofya’ya askeri ataşe olarak gönderilir.
Bulgaristan henüz 5 yıldır bağımsızlığına kavuşmuştur.
Mustafa Kemal Sofya’da bir pastaneye kahvaltı yapmak için gider. Diplomatik erkan genel olarak o pastane de kahvaltı yapmaktadır. Atatürk de bir gün o pastanede kahvaltı yapmaktayken
bir köylü elindeki bir bohçası ile içeri girer. Bohçasını oturduğu masanın yanı başına bırakır ve kahvaltılık bir
şeyler ister. Garson diplomatların takındığı üst düzey zengin şehirlilerin yanında kendisini mahcup hisseder. Ağırdan köylünün yanına gelir ve buradan dışarı çıkmasını kılık kıyafetinin uygun olmadığını söyler.
Köylü duruma itiraz eder ve kahvaltılık için süt ve kek ister.
Garson ise köylünün pastaneden ayrılmasını ister. Köylü ayrılmamakta ısrar edince birkaç garson daha gelerek köylüyü dışarı çıkarmak isterler.
Köylü öfkelenerek ayağa kalkar ve bağırmaya başlar.
“Senin sattığın sütü ben üretiyorum!
Senin sattığın pasta, börek, çöreğin ununu ben üretiyorum!
Peynirini, yoğurdunu ben üretip veriyorum!
Pastaneye koyduğun meyveyi ben üretiyorum ve sen benim ürettiklerimi bana kılık kıyafetimden dolayı vermiyorsun öyle mi!
Hayır çıkmıyorum ve kahvaltımı burada yapacağım diyerek” ısrarını sürdürür.
Herkes suspus olur.
Köylünün istedikleri masasına gelir, kahvaltısını yapar ve bir miktar parayı masaya fırlatarak çıkıp gider.
Tüm her şeyi izleyen Mustafa Kemal, Küçük kareli not defterine şu notu düşer. “Bir gün benim köylüm de bu köylü gibi olursa millet olduk demektir “der ve ekler.