9. Sınıf Tarih Dersi II. Ünite. Eski Çağ Medeniyetleri
A. İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ VE
YAZININ İCADINDAN ÖNCE İNSAN:
İnsanlık tarihinde yazının icadından önceki zaman dilimine tarih öncesi dönem denir. Tarih öncesi dönemi, insanların kullandıkları araç gereçler ve madenler dikkate alınmıştır.
Tarih öncesi devirlerin başlangıç ve bitiş zamanları bölgelere göre farklılıklar gösterir.
Yazıdan önceki dönemlerde bütün insanların aynı sıralamayı takip etmemesi Tarih Öncesi devirleri birbirinden kesin olarak ayrılmayı zorlaştırmıştır.
Yazının icadından önceki döneme Tarih Öncesi Çağlar ve Yazının icadından günümüze kadar geçen zaman dilimine ise Tarihin Çağları denir.
Tarih Öncesi Devirlerin Genel Özellikleri:
1. Tarih öncesi devirler kesin sınırlarla birbirinden ayrılamazlar.
Tarih öncesi devirler her yerde aynı zamanda aynı sıra ile yaşanmaz.
Tarih öncesi devirler kullanılan araç ve gereçlere göre isimlendirilmişlerdir.
Tarih öncesi dönemde önemli gelişmeler çok azdır.
Tarih öncesi dönemlere karanlık devirler de denir.
Her toplum bütün devirleri sırasıyla yaşanmamıştır.
İnsanların ihtiyaçları icatları ortaya çıkarmıştır.
2. Tarih öncesine ait merkezlerde yazı ve yazıya ait hiç bir gelişme bulunamaz (Alfabe, Takvim, Para, Kitabe vb).
Paleografya, Filoloji, Diplomatik, Nümizmatik, Epigrafya, Mühür Bilimi, Heraldik gibi konusu yazıyla ilgili bilimlerden bu devirlerin aydınlatılmasında yararlanılmaz.
İnsan toplulukları arasındaki etkileşim zayıftır.
3. Tarih öncesi dönemlere karanlık devirler de dense de bu devirlerle ilgili yeterli bilgi ve kaynak olmadığından böyle denmiştir.
İnsanların ihtiyaçları icatları ortaya çıkarmıştır. Önemli gelişmeler çok azdır.
4. Taş Devri bölümlere ayrılırken insanların taşa yaptığı işlem göz önünde bulundurulmuştur. (Kabataş, Yontma ve Cilalı Taş gibi).
Maden Devri bölümlere ayrılırken aletlerin yapıldığı madenler dikkate alınmıştır. Bakır, Tunç, Demir gibi.
5. Tarih öncesi devirlerin başlama ve bitişleri bölgelere göre farklılıklar göstermiştir. Bütün devirler bütün toplumlarda aynı anda yaşanmamıştır. Bu farklılığın temel nedeni coğrafi çevre ve iklim şartlarıdır.
6. Tarih öncesi devirler Mısır hariç normal seyrini izlememiştir. Bunun nedeni göçler sonucunda uygarlık alanında ileri toplumların diğer toplulukları etkilemesidir.
7. İnsanlığın gelişim sürecinde kullandıkları malzemeler sırasıyla taş, toprak ve maden (bakır-tunç- demir) olmuştur.
8. Bir bölgede Yontma Taş Devri'nden sonra Cilalı Taş, Taş- Bakır ya da Maden Devri'ne geçiş olmuştur. Ancak bir üst devirden sonra alt devir yaşanmamıştır.
9. Bir kazı merkezinde, eğer tüm devirler yaşanmışsa, en alt tabakadan üste doğru sırasıyla; Yontma Taş, Cilalı Taş, Taş- Bakır, Bakır, Tunç ve Demir devirlerine ait buluntulara rastlanır.
Tarih öncesi devirler, Sümerlerin yazıyı bulmasıyla (M.Ö. 4000-3000 yılları arasında) sona ermiş ve Tarih Çağları başlamıştır.
2. TARİHİN ÇAĞLARI
İlkçağ (M.Ö. 3500-M.S. 375) Bu dönemin genel özellikleri; köleci toplum sistemi, şehir devletlerinin bulunması ve çok tanrılı din anlayışı ile Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi tek tanrılı dinlerin olması.
Ortaçağ ( 375–1453) Bu dönemin genel özellikleri; Avrupa’da feodalite rejiminin olması, İslamiyet ve Hıristiyanlığın yaygın dinler olması.
Yeniçağ (1453–1789) Bu dönemin genel özellikleri; Mutlak krallıkların kurulması, Rönesans, reform ve coğrafi keşiflerin yapılması.
Yakınçağ (1789- ?) Bu dönemin genel özellikleri; Milli devletler ve cumhuriyetlerin kurulması, sanayi inkılâbının gerçekleşmesi ve dünya savaşlarının meydana gelmesi.
Not: İnsanlık tarihi için önemli olaylar, tarih çağlarının başlangıcı kabul edilmiştir.
1. TARİH ÖNCESİ ÇAĞLAR (DEVİR)
1. ESKİ TAŞ DEVRİ (PALEOLİTİK):
MÖ 600.000 MÖ 12.000
İnsanlık tarihinin en uzun dönemindir.
Eski Taş Devri’ne, Yontma Taş Devri de denilmektedir. Yüz binlerce yıllık bir dönemi kapsamaktadır.
Bu dönemin önemli gelişmeleri şunlardır:
*İnsanlar mağaraları barınak ve korunma yeri olarak kullanmışlar, yaşamlarını toplayıcılık ve avcılık yaparak sürdürmüşlerdir.
*Bazı tarihçiler bu çağda ateşin bulunduğunu iddia etmiş. İnsanlar ateşi kullanarak soğuktan ve vahşi hayvanlardan korunmuşlar. Ateş öncelikle ısınmak, karanlığı aydınlatmak ve vahşi hayvanları korkutmak için kullanılmıştır.
Bu çağın temel teknolojisi taştan yapılan kaba aletlerdir. Paleolitik Çağ insanlarının mağaralara çizdikleri resimler insanların kendilerini ifade etmelerinin yanında önemli bir kültürel aktarımı da ortaya koymaktadır.
Anadolu’da bu döneme ait: Yarımburgaz, Karain, Öküzini ve Beldibi mağaraları ülkemizdeki önemli Paleolitik Çağ yerleşimleridir.
Eski Taş Devirle ilgili buluntular; çakmak taşlarının yontulmasıyla şekillendirilmiş hem silah hem de alet olarak kullanılan ilkel el baltaları, kemik ve ağaçtan yapılmış delici, kesici, kazıcı araçlar ve silahlardır.
Anadolu’da bu döneme ait yerleşim yerleri arasında Antalya yakınlarında bulunan Beldibi, Belbaşı, Karain mağaraları ile İstanbul’daki Yarımburgaz Mağarası örnek olarak gösterilebilinir. Ayrıca Isparta’da Kapalin, Hatay-Samandağı’nda Mağaracık mağaralarında rastlanıldı.
2. ORTA TAŞ DEVRİ (MEZOLİTİK) MÖ 12.000 MÖ 10.000
Orta Taş Devri’nde Buzul Çağı sona ermiş, iklim şartları yaşamaya daha elverişli hale gelmiştir. Neolitik Devir’e geçiş sağlayan bir ara dönem olan Mezolitik Devir’de insanlar hayatlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürmeye devam etmişlerdir.
Mikrolit diye adlandırılan çakmak taşı ve obsidiyenden yapılmış geometrik biçimli küçük taş aletlerdönemin karakterini yansıtmaktadır. Köpeğin evcilleştirilmesiyle ilk kez bu dönemde bir hayvanın evcilleştirildiği düşünülmektedir. Antalya’daki Öküzini ve Beldibi, Burdur’daki Baradız, Samsun’daki Tekkeköy mağaraları Anadolu’daki önemli Mezolitik Çağ yerleşimleridir
Türkiye’de bu dönemi aydınlatan merkezler arasında Antalya Beldibi, Göller Yöresi Baradiz, Ankara Macunköy, Samsun Tekkeköy bulunmaktadır.
Orta Taş Çağı’nın genel özellikleri;
Avcılık ve toplayıcılık temel geçim kaynaklarıdır.
Mikrolit ismiyle bilinen çakmak taşından yapılmış araç gereçleri kullandılar.
Mağara duvarlarına yapılan resimleri geliştirdiler
3. YENİ TAŞ DEVRİ-NEOLİTİK-(CİLALI TAŞ DEVRİ):
MÖ 10.000 MÖ 5500
İlk Yerleşmeler:
Uygarlığının temellerinin atıldığı Yeni Taş Devri’ne (Neolitik) Cilalı Taş Devri de denilmektedir. Neolitik Devrim kavramı ilk kez 1920’li yıllarda Avustralyalı arkeolog Gordon Childe tarafından kullanılmıştır. Bu devirde Anadolu’da en önemli yerleşim yerleri höyüklerdir. Bunlar arasında Diyarbakır Çayönü, Gaziantep Sakçagözü ve Konya Çatalhöyük bu devre ait merkezlerdendir.
Yeni Taş Çağı’nın genel özellikleri:
*Kil ateşte pişirilerek çanak çömlek ve küp yaptılar.
*Toprağı işleyerek tarım yaptılar. Üretici konumuna geçtiler.
*Su kenarlarına ağaç dallarından, kamıştan ve kerpiçten kulübeler yaptılar.
*Yerleşik hayata geçerek ilk köyleri kurdular.
*Köpek, koyun, keçi, sığır gibi hayvanları evcilleştirdiler.
Tarımsal Faaliyetlerin Başlaması:
Bazı hayvanların nesillerinin tükenmesi, insanları yeni besin kaynakları aramaya zorlamıştır. İklim koşullarının iyileşmesi ve insanların besin ihtiyaçları tarihin önemli gelişimlerinden biri olan tarımsal faaliyetlerin başlamasına ortam hazırlamıştır.
Tarımsal faaliyetlerin başlaması sonucunda;
1.İnsanlar toplayıcılık ve avcılık faaliyetlerini bırakmaya başlamışlar ve göçebe yaşamın yerini yerleşik yaşam tarzı almıştır. Yerleşik yaşama geçilmesi, insanların yaşamlarında önemli değişikliklere yol açmıştır.
2. İnsanların üretici duruma gelmesi; mülkiyet, miras ve sınıf farklılaşması gibi gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Bu durum insanlar arasında ilişkilerin artmasına ve yeni sorunların ortaya çıkmasına ortam hazırlamıştır.
3. İnsanlar tüketicilikten üretici duruma geçmişlerdir. Bu durum insanların aç kalmasını önemli ölçüde azaltmış ve insan nüfusunda artış olmuştur.
4. insanlar gücünden, etinden ve derisinden faydalanmak amacıyla hayvanları evcilleştirmişlerdir.
Köylerin Kurulması:
Tarımsal faaliyetlerin başlaması, insanların tarlalarına yakın evler yaparak yerleşik hayatı geçmesini sağlamış ve göçebe yaşam tarzının terk edilmesine ortam hazırlamıştır. İlk kez bu dönemde köyler kurulmuştur.
İnsanların yerleşik yaşama geçmesi ve köylerin kurulması;
—Toplumsal yaşamın başlaması, iş bölümünün yapılması ve mesleklerin belirginleşmesi,
— Mal ve can güvenliğinin sağlanması amacıyla ortak savunma tedbirlerinin alınması ve zaman içerisinde askerlik anlayışının doğması,
— Anlaşmazlıkların çözümü ve toplumda huzurun sağlanması amacıyla hukuk kurallarının yapılması,
B. MADEN DEVİRLERİ: MÖ 5500 MÖ 3200
a) İlk kullanılan madenler bakır, altın ve gümüştür.
b) Eşyalar daha çok bakırdan yapmışlardır.
c) Bakır Devri maden döneminin en uzun devridir.
e) İlk şehir devletleri (siteler) , ardından da ilk büyük devletler ortaya çıkmıştır. ( Sümer, Akad, Babil, Asur, mısır vs.)
Madenlerin kullanılmaya başlamasından yazının bulunmasına kadar geçen döneme Maden Devri denir ve üç bölümde incelenir.
Not: Taş Devri’nden Maden Devri’ne geçiş dönemine Bakır (Kalkolitik) Devri de denir. Bu dönemde taştan aletlerin yanı sıra bakırdan da aletler yapılmıştır. Tarım ve hayvancılık ilerlemiş, yerleşim merkezleri büyümüştür. |
1. Bakır Devri:
İnsanların ilk olarak kullandıkları madenler; bakır, altın ve gümüş olmuştur. Bakır hem kolay işlenmesi hem de tabiatta bol bulunmasından dolayı daha çok bakır kullanılmıştır. Altın ve gümüş süs eşyası yapımında bakır ise araç-gereç ve silah yapımında kullanılmıştır.
Türkiye’nin bu döneme ait merkezler arasında Çorum’da Alacahöyük, Denizli’de Beycesultan, Çanakkale’de Kumtepe ve Truva, Samsun’da İkiztepe yer alır.
2. Tunç Devri:
Madencilik tekniğinin gelişmesi sonucunda bakır ve kalayın karıştırılmasıyla tunç elde edilmiştir. İnsanların araçlarını tunçtan yaptıkları döneme Tunç Devri denilmiştir. İlk şehir devletleri ve büyük devletler (Sümer, Akad, Babil, Mısır ve Hitit) bu dönemde ortaya çıkmıştır.
- Bu dönemde Devlet düşüncesi ortaya çıkmıştır.
- Arabalar yapıldı.
-Ticaret gelişti.
Türkiye’de bu dönemi aydınlatan merkezler arasında Ankara’da Ahlatlıbel ile Kayseri Kültepe’de yer almaktadır. Anadolu’da ilk yazılı belgeler Kayseri Kültepe’de bulunmuştur.
3. Demir Devri:
Maden Devri’nde insanlar en son demiri bulup işlemeyi başarmışlardır. Artık daha dayanıklı silah, araç ve gereçler yapılmış, medeniyet gelişmeye başlamıştır. Kara ve deniz ulaşımında ve savaş teknolojisinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Kavimler arasında ilişkiler artmış ve buna paralel olarak ticaret gelişmiştir.
Maden Devri’nde ilk büyük şehirlerin ve devletlerin kurulmasının sonuncuda;
-Mimarinin gelişmesi ve büyük yapıların ortaya çıkmasına
-Toplumsal yaşamın düzenlenmesine,
-İhtiyaçların daha kolay karşılanmasına
-Yerleşim alanlarının genişlemesine,
-Devletlerarasında ticaretin gelişmesine,
-Savaşların ve ittifakların başlaması gibi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Türkiye’de Demir Çağı’nın yaşandığı bölgeler:
Burdur Hacılar
Yozgat Alişar
Çorum Alacahöyük
Not: Demir Devri’nin sonlarında Sümerlerin yazıyı kullanmaya başlamaları (M.Ö. 3000) sonucunda Tarih Öncesi Devirler sona ermiş, Tarih Çağları başlamıştır.
Not:2: Tarih öncesi çağlar dünyanın her yerinde aynı zamanda yaşanmamıştır. Örneğin, Mezopotamya’da Maden Devri yaşanırken Avrupa’da Cilalı Taş Devri yaşanmıştır. Toplumlar tarih öncesi devirleri aynı sırayı takip ederek yaşamamışlardır. Örneğin, göçlerin etkisiyle bir topluluk bir başak topluluktan yeni bilgiler öğrenerek taş devirleri ile maden devirlerini aynı dönemlerde yaşama imkânı bulmuştur.
Bu çağın sonunda yazının bulunması ile Tarihin Çağlarına geçilmiştir.
Türkiye’de Tarih Öncesi Dönemlerin Yaşandığı Bölgeler:
Çayönü, Türkiye'de ve Güneydoğu Avrupa'da bulunan en eski neolitik köy yeridir. Arkeolojik kazılar sonucunda Anadolu’nun ilk çiftçilerinin burada yaşadığı anlaşılmıştır. Gelişmiş bir köy yerleşmesine sahip Çayönü’nde orak, bıçak ve tahıl öğütme taşlarının bulunması bu durumun göstergesidir.
Diyarbakır ilinin Ergani ilçesinin 7 kilometre kadar güneybatısında kalan bir yerleşim yeridir.
1964 yılında başlayan kazılarda çakmak taşı Obsidyen ve bazalt taşlarından yapılmış aletler ortaya çıkmıştır.
Çayönü’nde yapılar kazılarda ayrıca çeşitli aletler ile çeşitli süs eşyaları yapmışlardır.
Ev hayvanlarının kemiklerinden yapılmış iğneler, çengeller, boncuklar halkalar ve düğmeler bulunmuştur. Diğer yandan Çayönü bakır yataklarının bulunduğu Ergani'ye yakın bir yerdedir. Bu nedenle Çayönü insanı dünyanın başka yerlerinde ki insanlardan yaklaşık 2000 yıl önce bakırı işleyerek aletler yapmayı öğrenmişlerdir.
Çatalhöyük: İnsanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilir. Konya’nın Çumra ilçesine 10 km mesafededir. MÖ 7000 yılından kalma bir kentin büyük bir bölümü ortaya çıkarıldı.
Şehirdeki evler dörtgen duvarlı olup birbirine bitişik haldedir. Yerleşim yerinde sokak bulunmaz. Bununla birlikte her evin duvarı ayrıydı. Damların bitişik olması nedeniyle evler arasında sokak bulunmaz.
Her yeni ev yanındakine göre biraz daha yüksekte inşa ediliyor ve evlere giriş damlarda açılan kapılardan sağlanıyordu. Evlerine girip çıkarken damlara kurulum merdivenleri kullanıyordu.
Çatalhöyük’te yürütülen kazılarda ahşap kapılar, kutular, kemiklerden yapılmış takılar, çakmak taşından hançerler ve bıçaklar ile Obsidyen ok ve mızrak uçları bulunmuştur. Kazılarda ele geçen malzemeler içinde dikkat çekenleri pişmiş topraktan yapılmış kap kaçaklar bulunmuştur. Bölge UNESCO tarafından kültür kenti ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Höyük ne demektir?
Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe.
Alişar: Yozgat ilimizin sınırları içindedir. Burada yapılan kazılarda kerpiç duvarlı ve dört köşe damlı evler, büyük küpler, ağaç ve taş sandıklar, altın ve gümüşten eşyalar bulunmuştur.
Göbeklitepe:
Şanlıurfa müze Müdürlüğü'nün 1995 yılında başlattığı Göbeklitepe kazıları Alman arkeoloji Enstitüsü Profesör Doktor Klaus Schmit ‘in başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları hala devam etmektedir.
Göbeklitepe 2018 yılında UNESCO tarafından dünya miras listesine alındı. Günümüzden 12 bin yılına ait tapınak ve sütunları ve sütunların üzerindeki işlemeli hayvan figürleri bilinen tarih anlayışını değiştirecek türden bir bulgu olmuştur.
Dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınak yerleşim yeri Göbeklitepe tarih öncesi dönem ve yerleşik hayata geçiş ile ilgili pek çok tarihi bilgiyi altüst etti. Yakın zamana kadar Çayönü ve Çatalhöyük'ün en eski yerleşimler olduğu kabul edilirken Göbeklitepe'nin keşfi ile birlikte uygarlıklar ve dinler tarihinin yeniden yazılmasını gerekli kılmıştır.
Zira ilkyazının ortaya çıktığı Tarih Öncesi’ne ait Göbeklitepe’deki tapınaklar insanların henüz tarım ve hayvancılığa geçmediği bir döneme aittir.
Göbeklitepe Tapınağı ibadet amacıyla dev boyutlarda süslü 12 sütunlardan oluşmuştur. Tapınak sütunlarının boyu 4-6 metre ve ağırlıkları ise 40 ile 60 ton arasındadır. Sütunlar 2 km ötede yapılmış ve taşınarak getirilmiştir. MÖ 10 bin öncesinin insanlarının yaptıkları bu dev sütunları 2 km öteden nasıl taşıyarak getirdikleri tartışma konusu olmuştur. Bu durum insanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik hayata geçtiği görüşünü alt-üst etmiştir.
MEDENİYET:
Tarım Devrimi’nin Eski Çağ Medeniyetlerindeki Yerleşmeye ve Ekonomik faaliyetlere Etkisi
Medeniyet bir toplumun maddi ve manevi varlıklarının, düşünce ve sanatla ilgili faaliyetlerinin tümü olarak tanımlanır. Medeniyetler, farklı toplumların birbirini etkilediği uzun süreçler sonucunda ortaya çıkmıştır.
Eski Çağ’daki avcı ve toplayıcı toplumlardan bilgi toplumuna ve nihayetinde yapay zekâya kadar yaşanan tüm süreçler, medeniyetlerin sahip olduğu birikimlerin birbirini beslemesi sayesinde bugünkü modern toplumların ortaya çıkmasını sağlamıştır.