Yönetim Biçimleri ve Yönetimin Meşruiyet Kaynakları

YÖNETİM BİÇİMLERİ ve YÖNETİMİ MEŞRU KILMA ANLAYIŞI

Aristokrasi: Siyasi gücün asil ya da soylu denilen kişilerin elinde bulunduğu yönetim biçimi.

Oligarşi: Soylular için de ön plana çıkan bir grubun siyasi gücü ele geçirdiği yönetim biçimi.

Teokrasi: Siyasi gücün din adamlarına ya da din kurallarına dayandığı yönetim biçimi.

Tiranlık: Yunanistan'da soylulara dayalı ayrıcalıklı sınıfı olan aristokratlara veya halka karşı zaman zaman güç kullanarak yönetimi ele geçiren kişiler olmuştur. Bu kişilere “tiran” bunların yönetimini de “tiranlık” denir.

Demokrasi: Yöneticilerin belirlenmesinde halkın görüşünün ve oyunun etkili olduğu sistem. Tarihte ilk defa Yunan ve Ege uygarlıklarında yani İyonyalılarda görülür.

Cumhuriyet: Yönetenler ve yönetilenlerin hukuk ve her türlü haklar bakımından eşit haklara sahip olduğu sınıf ayrımının olmadığı yönetim biçimi. Genellikle kutsal kitapların sahipleri peygamberler bu görüşü savunmuşlardır. Hz. İsa (a.s), Hz. Musa (a.s), Hz. Muhammed (s.a.v.) Bu sisteme en çok üst sınıfı oluşturan aristograt kesim (soylular), din sınıfını elinde bulunduran rahip ve keşişler sahip oldukları hak ve ayrıcalıkları kaybetme endişesi ile  karşı çıkmıştlardır.

Manda: Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bazı az gelişmiş ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Birleşmiş Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik. Kendi kendilerini yönetilemeyeceği anlayışıyla egemenliklerine son vermek.

KOLONİ-SÖMÜRGE VE MANDA SİSTEMİ

Sömürgecilik: Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik veya siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke, müstemleke, koloni

Koloni nedir?: İsim Fransızca bir kelimedir. Türkçe karşılığı “sömürge”dir.

Bir devletin siyasi, ekonomik veya sosyal nedenlerle, kendi sınırları dışında ele geçirip yönettiği topraklara ya da ülkeye denir.

 Kolonilerin kurulmasında;

Ham madde ihtiyacının karşılanmak istenmesi

Fazla üretilen malları pazarlama isteği

Askeri gücün artırılmak istenmesi

Diğer devletlere üstünlük sağlama düşüncesi etkili olmuştur.

İlk çağ’da hem karalarda hem de denizlerde ülkeleri dışında ele geçirilen toprakları kendilerine bağlayarak bazen de kendi vatandaşlarını o bölgeye yerleştirerek genellikle ticari faaliyetlerde kullanmak amacıyla oluşturulan idarelere koloni denmiştir.

 Bu kolonilerin devletin idaresinde aktif olarak kullanılmasına da kolonicilik denir. İlk Çağ Uygarlıklarından Fenikeliler, Asurlular, İyonyalılar, Romalılar koloni kuran ilk uygarlıklardandırlar.

İmparator; kelime İtalyanca bir kelimedir. Yöneten kimse

İmparatorluk ise;Topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet biçimi.

Feodalite: Feodal yönetimde devlet, içişlerinde serbest hareket eden beyliklerden oluşur. Bu yönetim şekli devletlerin parçalanmasını kolaylaştıran, güçlü bir siyasal birliğin oluşmasını önleyen bir özelliğe sahiptir.

 Siyasal birlik: bir ülkenin, bir bölgenin tamamının yalnız bir güç tarafından yönetilmesidir. Örnek olarak İlk Çağ Uygarlıklarından Anadolu’da ilk defa Hititler tarafından siyasi birlik sağlanmıştır.

 YÖNETİMİN MEŞRUİYETİ

Yöneticiler devlet yönetiminde kendi yönetimlerini meşru kılmak için: din, soy veya halk desteğine başvurmuşlardır.

Not: Bir devlet kurulmasında; din, soy, para (ekonomik güç) ve toprak (Yerleşim yeri, iklim, su) çok önemlidir.  

 Meşrutiyet: bir ülkede meclis ile başta bir hükümdar bulunan idare şekline denir. Meşruti idarelerde halk yönetime katılma hakkına sahiptir. İslam anlayışına göre ise meşruiyetin kaynağı dine uygunluğudur. Eğer İslam dini ve kurallarına uymasıdır. ((Kur’an ve Peygamberimizin sözleri ve sünnetleri ile çelişmeyip paralellik göstermesi)

Monarşi (mutlakiyet): siyasi gücün bir tek kişinin elinde bulunduğu ve yönetim. Genellikle kan yoluyla aile bireylerine geçtiği yönetim biçimidir.

 Oligarşi: bir sınıfın, zümrenin yönetimi üstlenmesidir. Örneğin asillerin etkili olduğu yönetim tarzı oligarşidir.

Otokrasi: Monarşinin bir çeşidi olup bütün siyasi yetkileri kralın elindedir. Monarşiden farklı olarak otokrasi de yönetim miras yolu ile değil kişiler tarafından ele geçirilmiştir. Monarşi yönetimlerde yönetim babadan oğla geçiyorsa buna saltanat denmiştir

Antik: İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan, antika

Girit adasında halk: Soylular ve kral tarafından yönetilirdi.

Yöneticiler; sanat, ticaret, din gibi hemen her konuda söz sahibi olup egemen sınıfı oluştururdu.

Girit ve Yunan Uygarlığı:

İlk Çağ Yunan medeniyetinin temellerinin atıldığı Girit Adası’nda halk, soylular ve kral tarafından yönetilirdi.

Yöneticiler; sanat, ticaret, din gibi hemen her konuda söz sahibi olup egemen sınıfı oluştururdu. Yöneticilerin din adına söz sahibi olması yönüyle yönetimleri teokratikti.

Babil Kralı Hammurabi, kendisini adaletin kralı olarak ifade etmiştir.

Basileus: Ege, Yunan ve Grit uygarlıklarında krallara “basileus” unvanı verilerek adlandırılmıştır. Basileuslar Tanrı adına hareket ettiğini kanıtlamak için tapınaklar yaptırır ve yanlarında kâhinler bulundururlardı.

Sparta ile Atina şehir devletleri birbirleriyle yaptıkları Peloponnes Savaşlarını Spartalılar kazındı.

Agora: Aristograt sınıfın şehri yönetmek için toplandıkları merzege “agora” denmiştir. Alınan kararları yürütme işine yapmak için görevlendirilen memurlara “arhon” denmiştir.

Arhon; yüksek memur

İskender; 334 yılında doğu seferine çıktı. Persleri Granikos (Çanakkale’de Bige Çayı), ardından İssos’da (Hatay İskenderun) daha sonrasında ise Dicle kıyısındaki Gavgamela’da yenilgiye uğratarak İran topraklarını ele geçirerek yağmalattı.

Helen Birliği (MÖ 330-MS 30)

Büyük İskender’in Doğu seferi sonucunda Yunan kültürü ile Anadolu, Mısır, Pers ve diğer kültürler birbiriyle kaynaşmıştır. Bu sayede Doğu ve Batı kültürlerinin sentezi olan Helenizm adında yeni bir kültür ortaya çıkmıştır. Helenizm, Asya ve Avrupa’da kurulacak imparatorlukları etkilemiştir.

Amon-Ra: Mısırlar Tanrılarına “Amon Ra” demişlerdir.

Roma Toplumu: Roma’da kraldan sonra etkin bir danışma kurulu olan senatoya soylular girebilmişti.

Roma halkı çeşitli sınıflara ayrılmıştı.

a. Patriciler: Üstün sınıf, her türlü hakka sahip sınıftı. Senatoda görev yapan soylu sınıfa patric denmiştir.

b. Plepler: Bazı haklara sahipler. Roma’ya sonradan gelip yerleşenlere  “plep” adı verilirdi.

c. Köleler: Hakları olmayan insanlar. Roma’nın işgali altındaki ülkelerden getirilmiş esirler köle sınıfına dahil edilmişti. Patricilerin evlerinde hizmetçilik ya da uşaklık yapar tarlalarda işçi olarak çalıştırılan sınıftı.

On İki Levha Kanunları:

Roma’da ilk yazılı kanunlar MÖ V.yüz yılda düzenlenen On İki Levha kanunları Roma hukukunun temelini oluşturur. Daha sonraki dönemlerde bütün Avrupa ülkeleri Roma hukukundan etkilenmişlerdir.

Pelep-Patrici mücadeleleri sonucunda oluşturulan bir komisyon tarafından hazırlanmıştır. On İki Levha kanunları; Miras, borç, aile ve ceza gibi konuları kapsayan bu kanunlarla Plepler birtakım haklar kazandılar.

Romalılar Fenikelilerle Kartaca (Tunus) savaşlarını yaparak burayı kendi kolonileri yapmışlardır.

Roma devleti; krallık, cumhuriyet ve İmparatorluk olarak üç dönemden oluşmuştur.

Senato: Romalılar yönetim olarak İhtiyarlar meclis üyelerinin toplandığı meclise “senato” demişlerdir.

Halk meclisine ise “kuriye” denmiştir. Kral bu iki meclis tarafından seçilmiştir. Kralın görev ve yetkileri olarak; yüksek din adamı, yargıç ve başkomutan görevleri ona aitti. Ama yapacağı işleri senatoya danışmak durumundaydı.

Konsül: Cumhuriyet döneminde senatonun bir yıllığına seçtiği yönetici şahsa “konsül” denmiştir. Konsül iki kişiden oluşur ve biri diğerinin kararını veto edebilirdi.

Lejyon: Roma’nın imparatorluk dönemindeki düzenli birliklerinden oluşan ordudaki askerlere “lejyon” denilmiştir.  

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARINDA (MEDENİYETLERİNDE) EKONOMİK HAYAT VE GEÇİM

İlk Çağın Kolonicilikte ileri giden uygarlıklar:

Fenikeliler, Asurlular, İyonyalılar, Roma

İlk Çağ’da Ticaretle Uğraşan Uygarlıklar: Fenikeliler, Soğdlar, Lidyalılar, Asurlar

Karum: Asurların Anadolu’da şehirlerin hemen yanıbaşında kurdukları ticaret pazarlarına Karum denmiştir.

Mezopotamyada geçim yani ekonomik hayatın temeli tarım ve hayvancılığa dayalıydı. Toplum çoğunluğu çiftçilerden oluşmaktaydı.

Toplum:

 -soylular

-din adamları

-kölelerden oluşmaktaydı

 Lidyalılar Ticaretle, Frigler tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır.

*Nil’in sularının taşması sonucu tarlaların sınırları birbirine karışmış ve bu tarlaları ayırmak için Mısır’da geometri ilmî gelişmiştir.

*Mısırlılar, yine bu taşkınların zamanını tespit etmek için güneş yılını hesaplamıştır.

 Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölülerini mumyalamışlar böylelikle insan vücudunu tanımışlar, tıp ve eczacılık bilimlerinde gelişmişlerdir

Tanrı-kral anlayışına bağlı olarak firavunlar için piramit adı verilen anıt mezarlar yapılmıştır.

Kadeş Savaşı: Mısır Kralı II. Ramses ile Hitit Kralı Mutavallis döneminde olmuştur.

Savaşın gerçek nedeni; Mısır ve Hitit devletlerinin birbirine eşit kuvvetler hâline gelmesi ve bu iki büyük devletin ekonomik menfaatlerinin Kuzey Suriye toprakları üzerinde çatışmasıydı. Her iki devlet de bu topraklar üzerinde hak iddia ediyordu. MÖ 1296 yılında Mısır Firavunu II. Ramses’in orduları, Hitit ordularını kendi toprağı olan Suriye’de bulup yok etmek için yola çıktı. 16 yıl süren savaşta istenilen başarıyı sağlayamadı. Savaş sonuçsuz kalınca barış yapma yoluna giderek tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmayı yaptılar (1280).

Kadeş Antlaşması: MÖ 1280 de Mısır kralı II. Ramses ile Hitit Kralı Mutavallis arasında  Kadeş Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma tarihte bilinen ilkyazlı antlaşmadır.

Antik medeniyetlerdeki kabileler veya şehir devletlerinin başlarında kral veya feodal yöneticiler vardır

İnsanoğlu, madenleri işlemeye başlamasıyla taşa göre daha dayanıklı, sivri ve kesici silahlar yapmaya başladı. Atı evcilleştirdi ve at arabasını yaptı. Bu devletler farklı ırkları, milletleri ve kültürleri yönetimleri altında birleştirerek imparatorluk görünümü kazandı.

YÖNETİMİ MEŞRU KILMA ANLAYIŞI:

Krallar, yönetimlerini meşru kılmak ve halkın desteğini almak için genellikle üç yola baş burduklarını görmekteyiz.

-Güçlerini dine dayayarak tanrısal güç kazandırma

-Soy üstünlüğüne dayandırma

-Halkın desteğine dayalı yönetme

Büyük İskender, Doğu Seferi’ni Pers İmparatorluğu’na ait ticaret yollarını ele geçirmek amacıyla düzenlemiştir. İskender, bu topraklarda ya kendi adına şehirler kurmuş ya da var olan şehirleri yeniden düzenlemiştir. Bunların başında Mısır’daki İskenderiye gelmektedir. Ayrıca İskender; Perslerin oluşturduğu yol ağlarını geliştirerek ticarete ve ulaşıma önem vermiştir.

Roma İmparatorluğu da kurulduğu coğrafya gereği deniz ticaretine ve kolonizasyon faaliyetlerine yönelmiştir.  Roma, Yunan şehir devletlerinden farklı olarak yayılmacı bir politika izlemiştir. Hâkimiyeti altına aldığı bölgelerde düzenli yol ağları kurmaları ve bu yolları güvenli hâle getirmeleri de etkili olmuştur. Roma İmparatorluğu gelirlerinin önemli bir kısmını kolonizasyon faaliyetlerinden sağlamıştır.

Romalı tüccarlar, Akdeniz ve Batı Avrupa’daki Roma topraklarında oluşan barış ortamından faydalanarak uzun mesafeli ticaret yapmıştır.

Yönetimin meşruiyet kaynağı; din, soy üstünlüğü, para, toprak

Google+ WhatsApp