Yıldız İlmi ve Burçlar

Yıldız İlmi ve Burçlar

Doğu Kültüründe Yıldız İlmi ve Burçlar

Astroloji ilmi, güneş ve yıldızların gökyüzündeki ha­reketlerinden ve uğradıkları konaklardan gaybe dair bir­takım sonuçlar çıkarmayı ihtiva eder. 

      Astroloji ilmi, güneş ve yıldızların gökyüzündeki ha­reketlerinden ve uğradıkları konaklardan gaybe dair bir­takım sonuçlar çıkarmayı ihtiva eder.

      Bu yolla Cenâb-ı Hakk'ın gerek dünya, gerekse in­san için irade ettiği ahkâmın bir kısmını bilmek esas itibariyle mümkün görülmektedir. Ancak bu ilmi gerçek var mıdır?

     Bu ilmin,  İdris aleyhis selâm'a mucize olarak verildiği, ondan sonra da tahrifata uğrayarak yok olduğu söylenmektedir.

     Büyük hadîs âlimlerinden Celâleddin Süyûtî Hazretleri, "Câmiül Kebir" adh eserinde Hz. Ali'den naklen şöyle anlatmaktadır: "Gök ilimlerinde en çok bilgin olan peygamber Hz. Yûşa (A.S.)'dır. Öyle ki, bu peygamberin kavmi, ne vakit hastalanacaklarını ve ne vakit öleceklerini, çocuklarının ne vakit doğacağını, kimin doğuracağını güneş, ay ve yıldızların hareketlerinden öğrenirlerdi.  Bu toplum bir süre böylece yaşadıktan sonra, yoldan çıkınca Hak Teâlâ onlara Hz. Davud'u (A.S.) gönderdi. O da onlarla savaşmaya başladı. Davud peygamberle savaşırlarken, sadece eceli gelmeyenleri savaş alanının ön savlarında öne sürüyorlar, böylece onlar Davud (A.S.)'ın askerinden bir nicesini öldürerek Davut (a.s.)’ın ordusunu yendiler.

      Nihayet Davud (a.s.)’ın  niyazı üzerine Cenâb-ı Hak güneşi onlara kapayıp saatleri şaşırttı. Böylece başarısız oldular. (El Uhudül-Kübra, İmamı Şârâni). Nücûm ilmi ile, kimin eceli gelip kimin gelmediğini bilmelerine rağmen ne yazık ki, Allah'ın peygamberine karşı savaşmanın ne büyük facia olacağını bilemediler.  

      Şu halde bu ilmin aslı vardır ama, Kur'ân-ı Kerim dışındaki semavî kitapların tahrif olması gibi, asırlar içinde tahrif olup gitmiştir. Şu halde yıldız falıyla ilgili olarak bugün yıldız falı veya astroloji adı altında takdim edilen bilgiler birer hurafeden başka bir şey değildir.  

Bu işle uğraşan müneccimlerin asıldan kalma bilgilerle bazı sebeplere agâh olabilmesi mümkün ise de, bu sebeplerin akabinde olacak işler daha nice sebeplerin de bir araya gelmesine bağlıdır ki, bunların hepsini bilmeden doğru bir sonuca varılamaz.

     İlm-i Nücûm(astroloji) kitaplarından belli bir yıldızın belli bir burçta bulunması sırasında dünya üzerinde veba salgınlarının olacağını okuyan bir Fransız ilim adamı, araştırmalar yapmış ve bu gök hâdisesinin vukuu sırasında farelerde aşırı bir üreme tespit etmiştir.  

        Veba mikrobunun taşıyıcısı olan farelerde aşırı üremenin salgınlara yol açabileceği bir gerçektir. Ama bu hiçbir zaman tek başına bir sebep değildir.  

        Nitekim aynı gök hâdisesi teker vukuu bulduğu halde bugün veba salgını görülmemektedir.

           Tarihin ilk evrelerinden beri insanlığın ilgilendiği belli başlı konulardan biri olmuştur yıldızlar ve yıldızlara bağlı olarak vücut bulan yıldız ilmi. Bu ilim, ortaya çıktığı ilk zamanlardan günümüze kadar ulaşana kadar pek çok işleme tâbi olmuş, değişmiş, tahrif edilmiş ve modern zamanlardaki ana gövdesi oluşmuştur.

Yıldızların hareketlerine, gökyüzündeki dizilişlerine göre şekillenen yıldız ilmi, dünyanın kimyasal, fiziksel durumundan başka, insan psikolojisi üzerinde de etkisi olan bir ilim olarak kabul görmüştür. Bu ilmin sahih çizgileri olduğunu söyleyenler olduğu gibi tamamen bâtıl bir inanış olduğunu söyleyen âlimler de olmuş ve yüzyıllar boyunca tartışmalara sebep olmuştur. Ben başlığa uygun olarak yıldız ilminin ve dahi burçların Doğu Kültüründeki yeri üzerine bir çalışma yapmayı yeğledim. Eski zamanlarda Doğu Terminolojisi yıldızlarla uğraşma işine ''İlm-i Tencim'', ''İlm-i Nücum'' gibi isimler koymuşlardır. Yıldızların hareketlerine bağlı olarak, bu durumu yorumlama işini de, ''İlm-i Ahkâm-ı Nücûm'' olarak isimlendirmişlerdir. Yıldızların gökyüzünde aldığı şekillere ve birbirlerine olan fiziksel yakınlıklarına göre teşekkül eden doktrin etrafında kümelenen külliyat on iki burç hâlinde kategorize edilmiştir. Takım yıldızlarının gökyüzünde oluşturdukları şekiller, hayvan, eşya ve mitolojik unsurlarla ilişkilendirilerek bu minvalde isimlendirilmişlerdir. Yunan Mitolojisi, İbranî Mitolojisi ve İran Mitolojisi'nin içinde yer alan burçların aldığı şekiller konusu, çeşitli yazılı eserlerin çekirdeğini oluşturmuştur. Bu durum en çok Yunan Mitolojisi'nde görülür. Dünya medeniyetlerinin ekserisi, Ortaçağ'a kadar yıldızlarla yakinen ilgilenmiş ve bunun üzerine bilimsel çalışmalar yapmışlardır. Hint- İran coğrafyası, Mezopotamya- Arap Yarımadası ve Antik Yunan- Anadolu sahasında bulunan medeniyetler bilimsel çalışmalarında astronomi ve astroloji bilimlerine geniş yer vermişlerdir çalışmalarında.

Burçların ilk olarak hangi medeniyette ve nasıl ortaya çıktığı ile ilgili görüşler fazladır. Bu teorilerden en çok kabul görenlerinden biri burçlar olgusunun ve astroloji ilminin Nebatiler tarafından bulunduğudur. Nebatiler bugünkü Ürdün yakınlarında yaşayan bir halktı, dini inançları yıldızlara tapınma ritüeli etrafında teşekkül eden bir sisteme sahipti. Bu durum doğal olarak Nebatiler'in yıldızları ve gökyüzünü daha derinlenmesine incelemelerine ve bu bağlamda yıldız ilmi üzerinde daha fazla bilimsel çalışma yapmalarına neden olmuştur. Nebatiler'e göre yıldızların hareketleri, onların bir üst katmanında olduğuna inandıkları Yaratıcı'nın tavırlarıydı. Din ve bilimi ortak bir mekanizmada yoğuran Nebatiler zamanla yıldız ilmini daha kuramsal bir hale dönüştürmüşlerdir. İbranî literatüründen aldıkları isimlerle yıldızları tabir eden Nebatiler, uzun gökyüzü ve insan psikolojisi üzerine yaptıkları gözlemleri kuramsal bir bilgiye dönüştürüp, 'Zühre' isimli kitapta topladılar. Yıldız bilimi bu aşamadan sonra Dünya'nın bir çok medeniyetinin kültüründe kök saldı. Japon Coğrafyası'nda, Sibirya Coğrafyası'na, Güney Afrika'dan Kuzey Avrupa sahasına kadar yayılan bu ilim, karakter değiştirerek, tesir ettiği medeniyetin temel kültürel ve dini yasalarıyla fermante olarak, farklı nüanslarıyla eski dünyada gelişimini tamamladıktan sonra, yirminci yüzyıla kadar geldi.

On iki burç hâlinde taksim edilen yıldız ilmi, Doğu Medeniyeti'nde büyük imparatorlukların saraylarında bir bilim olarak kabul gördü. Doğu Medeniyetleri'nde kabul gören üç büyük Din'in temel esaslarıyla çelişen yerleri bu minvalde evriltildi, restore edildi. Bazı medeniyetler gelişen dünya şartları içinde yıldız ilmine daha fazla önem verirken, bazı medeniyetlerde bunun tam aksi bir tavır sergilediler. 

Burçlar, insan psikoloji üzerinde karakter belirleme fonksiyonları olan bir ilim olarak kabul görmeye başladıktan sonra sosyal, siyasi, ekonomik ve bilimsel alanlara büyük etki etti. Hint coğrafyasında insanlar etkisinde olduklarına inandıkları burçların uyumuna göre evlilikler yaptılar. Mezapotamya'da bazı medeniyetler uğursuz saydıkları burç dönencesinin olduğu zamanlarda gece evlerinden dışarı çıkmadılar. Pers hükümdarları sefere çıkmak için kendi burçlarının, diğer burçları etkisine aldığı zamanı beklediler. Osmalı Sarayı'nda da yıldız ilmine ehemmiyet verildi, öyle ki astronomi ve astroloji ile hemhal olan müneccimbaşıları denen bir gürûh, bu ilmle uğraştı. Osmanlı Sarayı'nda eşref saatleri olarak bilinen zaman dilimleri yıldızların durumlarına göre belirlendi ve bu zaman diliminin dışında yapılacak doğumlar ya ertelendi ya da öne alındı. Bazı medeniyetlerde tıp bilimi, yıldız ilmi ile müşterek bir zeminde icra edildi. Bu durum Batı Dünyası'na da etki eti. Bu konuda ünlü isimlerden Hipokrat ''Astrolojiyi bilmeyen bir hekimin, kendisini hekim görmeye hakkının olmadığını'' dile getirmiştir. İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik gibi üç büyük dinin kutsal kitaplarında burçlarla ilişkilendirilecek kavramlar üzerinde çalışmalar yapıldı.

Halen konuştuğumuz dilin içinde canlı olan bir çok kavram vardır, yıldız ilminin kültür ve medeniyetimize tesîrinin ne kadar güçlü oluğunu gösteren. '' Yıldızım düşük'', ''Onunla yıldızımız barışmıyor'', ''Yıldızı parlamak'', ''Yıldızımın zamanı daha gelmedi'' gibi günlük dilin içinde yuvalanmış bir çok ibareyi kanıt olarak göstermek mümkündür.

Yıldız ilmi, Batı Dünyası'nın Amerika'yı keşfinden sonra, Amerika'da mevcut halde bulunan medeniyetlerin kültüründeki başka bir ilimle de şaşırılacak derecede benzerlik göstermiştir.

Sanayi İnkilabı'yla beraber bilim kavramını yeniden inşa eden Batı Dünyası burçları bilim dışı görmüşse de son yıllarda insan psikoloji ve burçlar başlığı altında çalışmalar başlatılmıştır. Bilimsel anlamda astronominin yani gökyüzündeki cisimlerin insan psikoloji ve dünyanın kimyasal, fiziksel haline etkisi yadsınamasa da bunu münferid bir bilim olarak kabul edip, etmeme tartışmaları halen devam etmektedir.

Doğu Kültürü'ne tekrar geri dönersek yıldız ilmi içinde özelliklerine göre uzun gözlemler ve tecrübelere dayanılarak yapılan araştırmalar sonucu burçlar on iki kısma ayrılmıştır. Osmanlı ve diğer Doğu Edebiyatları'nda yıldıznameler ve bu eserin türevleri yazılmıştır.

ON İKİ BURÇ

1- Hamel(Koç) : Merih yani Mars yıldızının etkisindedir. Tabiâtı, Nariyye yani, Ateş'tir. Genel olarak Cevza burcuyla iyi anlaşırlar. Seretan burcuyla iyi ilişkiler kuramazlar.

Karakter olarak, öfkeli,sert ve atak olurlar. Girişken ve kararlıdırlar. Fikirleri dengelidir. Daima kavga ve mücadele durumundadırlar. Merih beşinci feleğe ve cumartesi gecesi ile salı gününe hâkimdir. Renkleri ateşin rengi olan kırmızı ve kırmızıya yakın olan renklerdir.

2- Sevr(Boğa) : Zühre yani, Venüs yıldızının etkisindedir. Tabiatı, Turabiyye yani, Toprak'tır. Genel olarak Seretan burcuyla iyi anlaşırlar. Esed burcuyla düşmandırlar.
Zühre yıldızının etkisinde olanlar, ekseriye güzel, zarif, duygusal olurlar. Dürtülerini kontrol etmekte zorlanırlar. Eğlenceyi severler, süse düşkündürler. Zühre üçüncü feleğe Salı gecesi ile Cuma gününe egemendir. Yeşil renk Zühre'nindir. 

3-Cevza(İkizler) : Utarit, yani Merkür yıldızının etkisindedir. Tabiâtı, Havaiyye yani Hava'dır. Yıldızı bu gezegen olanlar, zeki ve önsezileri güçlüdür. Hitabet güçleri yüksektir, uysal ve sanata yatkın olurlar. Neşeli ve duyguludurlar. Bir anları, diğer anlarına uymayabilir. Aynı zamanda hileci ve vefasız olurlar. Utarit ikinci feleğe, pazar gecesi ile çarşamba gününe egemendir. Karışık renkler Utarit'indir. Dostu kamer, düşmanları Şems ile Zühre'dir. 

4-Seretân(Yengeç): Kamer, yıldızının etkisindedir. Tabiâtı, Maiyye yani Su'dur. Maymun iştahlı, ihmalci, karasız ve hayale düşkündürler. Zayıf, güçsüz, dayanıksız olurlar. Bencil ve endişelidirler. Hayatlarını, duyguları yönetir. Kamer birinci feleğe ve pazartesi günü ile cuma gecesine egemendir. Beyaz renk Kamer'indir. Dostu Şems'tir. Düşmanı yoktur. 

5-Esed(Aslan) : Şems yani, Güneş'in etkisindedir. Tabiâtı Nariyye, yani Ateş'tir. Güçlü bir tabiatları vardır. İşlerinde başarılıdırlar. Halkı güneş gibi çekerler. Gösterişe, eğlenceye tutkundurlar, hayal kurmayı severler. Şems dördüncü feleğe ve pazar günü ile Perşembe gecesine egemendir. Sarı renk Şems'indir. Cevza burcuyla hâkimiyet konusunda sürekli savaş halindedirler.

6-Sünbüle(Başak) : Utarit yani Merkür yıldızının etkisindedir. Tabiatı, Turabiyye, yani
Toprak'tır. Duygusal ve detaycı bir mizaca sahiptirler. İnsanlara mesafeli davranmaları normaldir. Titizliğe, etrafında muvazenesi bozuk olan herşeye kafa yorarlar. Dostu kamer düşmanları Şems ile Zühre'dir. 


7-Mizan(Terazi):Zühre yani, Venüs yıldızının etkisindedir. Tabiatı, Turabiyye yani, Toprak'tır. Adalet olgusuna gereğinden fazla önem verirler. Ciddi konularından bahs açılmasını pek sevmezler. Eğlenceye düşkündürler, hayatlrını duygu ve mantık olarak iki kısma ayırıp, bu dengeyi korumaya çalışırlar. Cedy burcuyla iyi anlaşamzlar.

8-Akrep: Merih, yani Merkür yıldızının etkisindedirler. Tabiâtı, Maiyye yani Su'dur. Diğer burçların üzerinde hakimiyet kurmaya çalışsalar da pek başarılı olamazlar. Öfkeli, sinsi, sert ve atak olurlar. Girişken ve kararlıdırlar. Fikirleri dengelidir. Daima kavga ve mücadele durumundadırlar. Merih beşinci feleğe ve cumartesi gecesi ile salı gününe egemendir. Kırmızı renk Merih'indir. Delv burcu düşmanlarıdır. Zaman zaman Esed ve Cevza burcuyla da hâkimiyet mücadelesine girerler.

9-Kavs(Yay): Müşteri yani Jüpiter yıldızının ekisindedir. Tabiâtı Nariyye, yani Ateş'tir. Cesur, onurlu ve cömert, zarif ve talihli olurlar. Güzel konuşurlar. Alçakgönüllü ve yumuşak huyludurlar. Müşteri altıncı feleğe ve pazartesi gecesi ile perşembe gününe egemendir. Mavi renk Müşteri'nindir. Merih ile kamer dostları, Zühre ile Utarit düşmanlarıdır. 

10-Cedy(Oğlak): Zühal, yani Satürn yıldızının etkisindedir. Tabiatı, Turabiyye, yani
Toprak'tır.Kaba, korkak, cimri ve yalancı olurlar. Hurafelere inanırlar ve hayallere dalarlar. Zühal yedinci feleğe ve çarşamba gecesi ile cumartesi gününe egemendir. Siyah renk Zühal'indir. Zühre ve Utarit dostu, Şems ve Kamer düşmanıdır. 

11-Delv(Kova):Zühal, yani Satürn yıldızının etkisindedir. Tabiâtı, Havaiyye yani Hava'dır. Bencil ama vicdan sahibi olurlar. Sanatı pek sevmezler. Daha çok matematiksel konulara ilgi duyarlar.

12-Hût(Balık): Müşteri yani Jüpiter yıldızının ekisindedir. Tabiâtı, Maiyye yani Su'dur. Sevgi dolu, vefalı ve çok duygusaldırlar. Dost kavramına ehemmiyet verirler fakat herkesle kolay dost olamazlar. Herhangi bir konu hakkında bilgileri olsa bile susmayı yeğlerler. Fazlaca düşünürler, sanata yatkındırlar. Cevza burcuyla iyi ilişkiler kuramazlar. 

Yıldıznameler ve burçlar hakkında yazılmış diğer eserlerden edindiğim bilgiler ve araştırmalarım sonucunda kaleme aldığım bir yazıdır. Yıldız ilmi, elbette dogmatik çizgilere sahip olduğundan kuramsal bir bilim değildir, bu yüzden burçların özelliklerinin tasnif edilmesi de bu bağlam göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır.

                                                                                                                                Kaan Murat Yanık   
 
      K 

Google+ WhatsApp