Türkiye'de Tarih Öncesi Dönemleri Aydınlatan Yerleşim Yerleri

Türkiye'de Tarih Öncesi Dönemleri Aydınlatan Yerleşim Yerleri

Türkiye'de Tarih Öncesi Dönemleri Aydınlatan Yerleşim Yerleri Çayönü, Çatalhöyük, Alacahöyük, Hacılar, Troia, Alişar

Türkiye’de Tarih Öncesi Dönemlerin Yaşandığı Bölgeler: 
Çayönü, Türkiye'de ve Güneydoğu Avrupa'da bulunan en eski neolitik köy yeridir.  Arkeolojik kazılar sonucunda Anadolu’nun ilk çiftçilerinin burada yaşadığı anlaşılmıştır. Gelişmiş bir köy yerleşmesine sahip Çayönü’nde orak, bıçak ve tahıl öğütme taşlarının bulunması bu durumun göstergesidir.
Diyarbakır ilinin Ergani ilçesinin 7 kilometre kadar güneybatısında kalan bir yerleşim yeridir.
1964 yılında başlayan kazılarda çakmak taşı Obsidyen ve bazalt taşlarından yapılmış aletler ortaya çıkmıştır.
Çayönü’nde yapılar kazılarda ayrıca çeşitli aletler ile çeşitli süs eşyaları yapmışlardır.
 Ev hayvanlarının kemiklerinden yapılmış iğneler, çengeller, boncuklar halkalar ve düğmeler bulunmuştur. Diğer yandan Çayönü bakır yataklarının bulunduğu Ergani'ye yakın bir yerdedir. Bu nedenle Çayönü insanı dünyanın başka yerlerinde ki insanlardan yaklaşık 2000 yıl önce bakırı işleyerek aletler yapmayı öğrenmişlerdir.  
Çatalhöyük: İnsanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilir. Konya’nın Çumra ilçesine 10 km mesafededir. MÖ 7000 yılından kalma bir kentin büyük bir bölümü ortaya çıkarıldı. 
Şehirdeki evler dörtgen duvarlı olup birbirine bitişik haldedir. Yerleşim yerinde sokak bulunmaz. Bununla birlikte her evin duvarı ayrıydı. Damların bitişik olması nedeniyle evler arasında sokak bulunmaz.
Her yeni ev yanındakine göre biraz daha yüksekte inşa ediliyor ve evlere giriş damlarda açılan kapılardan sağlanıyordu. Evlerine girip çıkarken damlara kurulum merdivenleri kullanıyordu.
Çatalhöyük’te yürütülen kazılarda ahşap kapılar, kutular, kemiklerden yapılmış takılar, çakmak taşından hançerler ve bıçaklar ile Obsidyen ok ve mızrak uçları bulunmuştur. Kazılarda ele geçen malzemeler içinde dikkat çekenleri pişmiş topraktan yapılmış kap kaçaklar bulunmuştur. Bölge UNESCO tarafından kültür kenti ilan edilerek koruma altına alınmıştır. 
Höyük ne demektir?
Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe.
Alacahöyük:  Çorum ilinin Alaca ilçe sınırları içindedir. Yapılan kazılar sonucunda Alacahöyük’te dört ayrı kültür evresinden kalma on dört yerleşim (yapı katı) tespit edilmiştir. Bu katlarda Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig ve Roma dönemlerine ait buluntulara rastlanılmıştır. Alacahöyük’te elde edilen buluntular, Ankara’daki Anadolu Medeniyetler Müzesi ile 1941’de ziyarete açılan Alacahöyük Müzesi’nde sergilenmektedir. 
Hacılar: Burdur yakınlarındadır. Burada yapılan kazılarda mermerden kaplar, orak, bıçak, el baltası, taş boncuk ve bilyeler, kemikten deliciler ortaya çıkarılmıştır. 
Troia (Truva):  Homeros’un ünlü destanının anlattığı ünlü kenttir. Çanakkale’ye 30 km Hisarlık Tepesi’ndeki bulunmaktadır. Troia, üst üste kurulmuş dokuz kent kalıntısından oluşur. İlk beş katmanındaki kentler Bakır Çağına, sonraki katmanlarda bulunan kentler ise Tunç Çağına aittir. 
Alişar: Yozgat ilimizin sınırları içindedir. Burada yapılan kazılarda kerpiç duvarlı ve dört köşe damlı evler, büyük küpler, ağaç ve taş sandıklar, altın ve gümüşten eşyalar bulunmuştur.
Göbeklitepe:
     Şanlıurfa müze Müdürlüğü'nün 1995 yılında başlattığı Göbeklitepe kazıları Alman arkeoloji Enstitüsü Profesör Doktor Klaus Schmit ‘in başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları hala devam etmektedir. 
     Göbeklitepe 2018 yılında UNESCO tarafından dünya miras listesine alındı. Günümüzden 12 bin yılına ait tapınak ve sütunları ve sütunların üzerindeki işlemeli hayvan figürleri bilinen tarih anlayışını değiştirecek türden bir bulgu olmuştur. 
  Dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınak yerleşim yeri Göbeklitepe tarih öncesi dönem ve yerleşik hayata geçiş ile ilgili pek çok tarihi bilgiyi altüst etti. Yakın zamana kadar Çayönü ve Çatalhöyük'ün en eski yerleşimler olduğu kabul edilirken Göbeklitepe'nin keşfi ile birlikte uygarlıklar ve dinler tarihinin yeniden yazılmasını gerekli kılmıştır.
     Zira ilkyazının ortaya çıktığı Tarih Öncesi’ne ait Göbeklitepedeki tapınaklar insanların henüz tarım ve hayvancılığa geçmediği bir döneme aittir. 
     Göbeklitepe Tapınağı ibadet amacıyla dev boyutlarda süslü 12 sütunlardan oluşmuştur. Tapınak sütunlarının boyu 4-6 metre ve ağırlıkları ise 40 ile 60 ton arasındadır. Sütunlar 2 km ötede yapılmış ve taşınarak getirilmiştir. MÖ 10 bin öncesinin insanlarının yaptıkları bu dev sütunları 2 km öteden nasıl taşıyarak getirdikleri tartışma konusu olmuştur. Bu durum insanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik hayata geçtiği görüşünü alt-üst etmiştir.

Google+ WhatsApp