İngilizcede İlk Adım
To-Be, Have, Has yardımcı fiilleri ile cümle kurma
What is your name?
What are you?
I am teacher.
What is his name?
His name is Ali
What is her name?
Her name is Fatma.
Her name is Dilek.
Where are you from?
I am from Malatya.
Where are ……from?
she
he
Cem
|
Adınız ne?
Nesiniz?
Ben bir öğretmenim.
Onun adı ne?
Onun adı Ali’dir.
Onun adı ne?
Onun adı Fatma’dır
Onun adı Dilek’tir.
Nerelisiniz?
Malatyalıyım.
o (bayanlar için)
o (erkekler için)
Cem
|
Where is her from?
She is from Istanbul.
What is she?
She is a secretary.
I am from Iğdır.
He is from Kırklareli
Cem is from Istanbul.
How are you?
Fine thanks how are you?
My name is Kadir.
I am from Gaziantep.
I am an officer.
|
O, (bayan) nerelidir.
O, İstanbulludur.
O, ne yapar? (Mesleği ne?)
O, sekreterdir.
Ben Iğdırlıyım.
O, Kırklarelilidir.
Cem, İstanbulludur.
Nasılsınız?
Teşekkür ederim iyiyim, ya siz?
Adım Kadirdir.
Gaziantepliyim.
Bir memurum.
|
Anne and Pete Karşılıklı Konuşma
I am Peter. I am Anna.
Ben Peter. Ben Anna.
I am English. I’m from England.
Ben İngilizim. Ben İngiltereliyim.
I am seventeen. I’m sixteen.
Ben on yedi yaşındayım. Ben on altı yaşındayım.
I am cool. I’m cool, too.
Benim için problem değil. Benim için de problem değil.
England is cold. He is from England.
İngiltere soğuktur. O, İngilterelidir.
The boy in the Photo is Peter.
Resimdeki erkek çocuk Peter’dir.
The girl in the photo is Anna
Resimdeki kız Anne’dir.
He is from England.
O, İngilterelidir.
She is from England.
O (bayan) İngilterelidir.
Kadir is an officer. Kadir bir memurdur.
Melih is an merchant. Melih tüccardır.
Hasan is a salesman, Cem is a salesman too
Hasan bir satıcıdır, Cem de bir satıcıdır.
Dilek is a secretary. Günnur is secretary too.
Dilek sekreterdir, Günnur da bir sekreterdir.
Armağan is a student, Vedat is a student too
Cengiz is an electrician. Cengiz bir elektirikcidir.
My name is Kadir. Adım Kadir.
I am from Gaziantep. Gaziantepliyim.
I am an officer. Bir memurum.
His name is Kadir. Onun adı Kadir’dir.
He is from Gaziantep O, Gazianteplidir.
Her is an officer. O, bir memurdur.
What is his name. Onun adı ne?
Where is he from. O, nerelidir?
What is he? O, ne yapar?
What are you? Mesleğiniz ne?
I am teacher. Öğretmenim.
What is her name? Onun adı ne?
Her name is Dilek. Onun adı Dilek.
Where is her from O, nerelidir?
She is from İstanbul. O, İstanbullu'dur.
What is she? O, ne yapar? (Mesleği ne?)
She is a secretary. O bir sekreterdir.
My name is Vedat. Adım Vedat.
I am from Iğdır. Iğdırlıyım.
I am a students. Ben bir öğrenciyim
How are you? Nasılsın?
New Words: Yeni Kelimeler:
|
Karşılıklı Konuşma 2:
Zeynep: Hi, Vedat Merhaba, Vedat
Vedat: Hello, Zeynep, How are you.
Merhaba teşekkür ederim, iyiyim. Sen nasılsın?
Zeynep: -Fine Thanks, how are you.
Çok teşekkür ederim ya sen nasılsın
Thanks. Teşekkür ederim.
Where are you coming to? Nereden geliyorsun?
Where are you going to? Nereye gidiyorsun?
Excuse me. What's yorur name? Af edersin adınız ne?
My name is Linda Brown. Benim adım Linda Brown.
Where are you from?
Nerelisiniz?
I'm from New York. I am an American.
New York'luyum. Amerikalıyım.
I'm from London. I'm an English
Londralıyım. İngilizim.
What are you? İşiniz ne (Mesleğiniz ne)?
I am a student. Öğrenciyim.
I'm a teacher: Öğretmenim.
Are you an holiday? Tatilde misiniz?
Yes, I am. Evet, tatildeyim.
What is he reading?. Ne okuyor?
He is reading a newspaper. Gazete okuyorum.
Is he watching Tv? Televizyon mu seyrediyor?
Is she watching Tv. Televizyon mu seyrediyo?
No, he is not. Hayır.
Is he reading a newspaper. O, gazete mi okuyor.
No, he isn’t Hayır.
What is he doing? O, ne yapıyor?
He is playing football. O, futbol oynuyor.
Is he eating? O, yiyor mu?
Yes, he is. Evet.
What is he eating? Ne yiyor?
He is eating an apple. O, bir elma yiyor.
Good morning. Gün aydın.
Good afternoon. Tünaydın.
Good night. İyi geceler.
Good bye. Güle-güle
Here you are: buyurun (vermek anlamında buyurun alın anlamına gelir.)
|
Sayılar
One 1
Two 2
Three 3
Four 4
Five 5
Six 6
Seven 7
Eight 8
Nine 9
Ten 10
Eleven 11
Twelve 12
CONVERSATİONS
SAATLER
Excuse me: afedersiniz.
Sorry: Pardon
What is the time? Saat kaç?
What time is it? Saat kaç?
to: kala
Past: geçiyor.
a quarter: çeyrek.
half: buç
A: Hello, How are you. Merhaba nasılsın?
B: Fine thank, how are you. Çok iyiyim sen nasılsın?
-I am fine. İyiyim.
-I am very well. Çok iyi
01: 55: It is five to two. İkiye 5 var.
02:05: It is five past two. Saat 2’yi 5 geçiyor.
04:20 It is twenty past four. Saat 4’dü 20 geçiyor.
04:45: It is quarter to five. Beşe çeyrek var.
06: 25: It is twenty-five past six. 6’yı 25 geçiyor.
03:30: It ıs half past three. Saat 3 buçuktur.
Saatler aşağıdaki gibi de söylenebilinir.
09:10: it is nine ten. Dokuz, ondur.
09:15: It is nine fifteen. Dokuz-onbeştir.
10: 45: It is ten forty five. On kırkbeştir.
How old are you? Kaç yaşındasın?
I am 23 years old. 23 yaşındayım.
How old is Vedat? Vedat kaç yaşındadır?
He is 23 year old. O 23 yaşındadır.
How weight are you? Kaç kilosun?
I am 51 kilos. 51 kiloyum.
I am about 50 kilos: Elli kilo civarındayım.
Get well soon. Geçmiş olsun.
A-Hello how are you? Merhaba nasılsın?
B- Fine thank, how are you. Teşekkürler ya siz nasılsınız
A-I am fine. iyiyim.
-I am very well Çok iyiyim.
B- Nice to meet you. Tanıştığımıza memnun oldum.
Get well soon. Geçmiş olsun.
I am right. Haklıyım.
Get in taxi: taksiye binerken
Get on plane: uçağa binerken
Get on train: trene binerken
Get on bus: otobüse binerken
How tall are you? Boyunuz ne kadardır?
I am 1. 55 tall. 1 metre 55 santim.
1,55: one meter fifty-five centimeters.
Which platform is the train to London.
Londra’ya gidecek tren hangi peronda?
The train to London is at platform 7.
Londra’ya gidecek tren 7. Peronda.
veya
It is at platform 7.
O, 7. peronda
It is at platform 8.
O, 8. Perondadır.
What time is the news?
Haberler saat kaçta?
What time is the film?
Film saat kaçta?
That’s the bus toTaksim
Şu Taksim’e geden otobüstür.
That is the train to London.
Londra’ya giden tren şudur.
That is the train from London.
Londra’dan gelen tren şudur.
That is bus to Halkalı.
Halkalıya giden otobüs şudur.
That is the bus to Bostancı.
Bostancıya giden otobüs şudur.
That is the train from Kars.
Kars’tan gelen tren şu.
The train from Ankara is a platform.
Ankara’dan gelen trenin peronudur.
The train to London is at platform 7
Londra’ya giden tren peron 7’dedir.
What time is the train to London?
Londra treni saat kaçta?
The train to London is at 6: 40.
Londra treni 6: 40’tadır.
İt is at 6:40.
O, 6:40’tadır.
How much is this umbrella?
Şemsiye ne kadardır? (kaç para.)
It is 10 €.O on poundsdur.
It is 10 pounds.
It is 20€.
What is the time. Saat kaç?
İt’s three o’clock. Saat üç.
Where is London? Londra nerededir?
London is in England. Londra, İngiltere’dedir.
Is London in England? Londra İngiltere’de midir?
Yes it is. (Yes it’s) Evet öğledir.
Where is Istanbul? İstanbul nerededir?
Istanbul is in Turkey. İstanbul Türkiye’dedir.
Where is Boston? Boston nerededir?
Boston is in America. Boston Amerika’dadır.
İs Boston in England? Boston İngiltere’de mi?
No it is not. Hayır, değil.
(No it is’n)
He is a teacher. O, öğretmendir.
İs he a teacher. O, öğretmen mi?
Yes he is. Evet.
No, he is not. Hayır, değil.
Dilek is a secretary. Dilek sekreterdir.
No, he is not. O, değildir.
Are you a teacher. Siz öğretmen misiniz?
No I am not. Hayır değil mi?
Mevsimler : seasons (si:zınz)
ilkbahar spring (spring)
yaz summer (samı)
sonbahar autumn (o:tım)
kış winter (wintı)
We use in for seasons.
Mevsimlerden önce ‘in’ edatı kullanılır.
For example:Örneğin:
In Russia it is cold in (the) winter. Rusya’da kışın soğuk olur.
Note: The names of days and months always begin with a CAPITAL letter but seasons don't
Not:Günlerin ve ayların isimleri her zaman büyük harfle başlar, ancak mevsimler için öyle olmaz.
Aylar months (mants)
ocak january (ceniuıri)
şubat february (februıri)
mart march (ma:ç)
nisan april (eyprıl)
mayıs may (mey)
haziran June (cu:n)
temmuz July (culay)
ağustos August (o:gıst)
eylül September(septembı)
ekim October(oktoubı)
kasım November(nouvembı)
aralık December(disembı)
Günler days ( deyz)
perşembe Thursday (tö:zdi)
cuma Friday (fraydi)
cumartesi Saturday (setıdi)
pazar Sunday (sandi)
pazartesi Monday (mandi)
salı Tuesday (tiuzdi)
çarşamba Wednesday (wenzdi)
COLOUR: RENKLER
What colour is it?: O ne renktir?
green:yeşil
blue:mavi
red:kırmızı
grey: gri
pink: pembe
purple: mor
orange:portokal rengi, turuncu
black:siyah
brown: kahverengi
white:beyaz
yellow:sarı
İs the Union Jack red, white and blue?
İngiltere bayrağı kırmızı, beyaz ve mavi mi?.
The German flag is black, red and yellow.
Alman bayrağı siyah, kırmızı ve sarıdır.
Penguins are black and white.
Penguenler siyah beyazdır.
Aubergines are purple.
Patlıcanlar mordur.
Lettuces are green.
Marullar yeşildir.
Lemons are yellow.
Limonlar sarıdır.
Oranges are orange
Portakallar turuncudur.
A rainbow is multi-coloured
Gökkuşağı rengarenktir.
TO-BE: Am, İs, Are
İngilizcede “To-Be” (olmak) fiilinin şimdiki zamanında kullanımıdır. Ve dilimize dır, dir, diye çevrilir. Canlı ya da cansız varlıkların ne, nerede ve nasıl olduklarını anlatmak için kullanılır.
Ali is in Istanbul. Ali İstanbul’dadır.
London is in England. Londra İngiltere’dedir.
It is a book. O, bir kitaptır.
I am a teacher. Ben, bir öğretmenim.
You are a secretary. Siz, bir sekretersiniz.
Olumlu cümlelerdeki “to-be (am, is, are” ) yardımcı fiilleri aşağıdaki şekildekelerden herhangi biri şeklinde kullanılabilinir.
I am …… I’m
You are …… You’re
She is …… She’s
He is …… He’s
It is …… It’s
We are …… We’re
You are …… You’re
They are …… They’re
To-Be (am, are, is) fili ile olumlu cümlelerin olumsuz şeklinde kullanışı ise aşağıdaki şekilde verilenlerden herhangi biri şeklinde kullanılmaktadır.
I am not …… |
I’m not |
You are not …… |
You aren't |
We are not …… |
We aren't |
It is not …… |
İt isn't |
He is not …… |
He isn’t |
She is not …… |
She isn't |
You are not …… |
You aren’t |
They are not …… |
They aren’t |
To-Be (am, are, is) fili ile oluşturulan cümlelerin soru şekli aşağıdaki gibidir.
Am I?
Are you?
Is he/she/it?
Are we?
Are you?
Are they?
“Have got, Has got”
Yardımcı fiilleri Türkçede “sahip olmak” , “var” anlamlarında kullanılmaktadır. Yardımcı fiilleri aşağıdaki gibi herhangi biri şeklinde kullanılmaktadır.
I have got a book. Ben bir kitaba sahibim. (İngilizcedeki tam karşılğı)
Benim bir kitabım var. (Türkçede genellikle kullanılan biçimi)
I have got I’ve got
You have got You’ve got
She has got She’s got
He has got He’s got
İt has got It’s got
We have got We’ve got
You have got You’ve got
They have got They’ve got
“Have”, “Has” yardımcı fiillerin olumsuz cümlelerde kullanılışı aşağıdakilerin herhangi biri şeklinde kullanılabilinir.
I haven’t got a book. Benim kitabım yok.
I haven’t got …. I have not ….
You haven’t got …. You have not got …
She hasn’t got….. She has not got …
He hasn’t got…. He has not got ….
İt hasn’t got ….. It has not got ….
We haven’t got … We have not got ….
You haven’t got …. You have not got …
They haven’t got …They have not got ….
“Have”, “Has” yardımcı fiillerinin soru şekli ise aşağıdaki şekildedir.
Have I got a book? Benim bir kitabım var mı?
Have I got?
Have you got?
Has he / she/ it got?
Have we got?
Have you got?
Have they got?
"a" ve "an" Söcüklerinin Kullanımı
“a” ve “an” sözcüklerinin her ikisi de İngilizcede bir anlamına gelir. Ve tekil sayılabilen isimlerin başında kullanılır. Eyer isim sesli hafle başlıyorsa ya da başındaki harf sesli gibi telafuz ediliyorsa ismin başına “an” sessiz harfle başlıyorsa veya baştaki harf sessiz gibi telafuz ediliyor ise kelimenin başına “a” getirilir.
a cat Bir kedi
a table Bir masa
an umbrella Bir şemsiye
an apple bir elma
an hour bir at
a university bir üniversite
(a yüniveristey)
hungry: acıkmak
thirst: susamak
tired: yorgun
sad: üzülmek
happy: mutlu
thin: zayıf
fat: şişman
new: yeni
old: eski-yaşlı
young: genç
beautiful: güzel
tall: uzun
short kısa
single: bekâr
married: evli
handsome: yakışıklı
medium: Ortaboy
Sevda is a new student: Sevda yeni bir öğrencidir.
Erdal İnönü is thin. Erdal İnönü zayıftır.
Turgut Özal is fat. Turgut Özal şişmandır.
On-Under:
on: üstünde
ın içinde
at: de, da:
under: altında
from: den, dan
to: e, a
Eğer "in" ve "on" kullanılmayan yerler varsa “at” kullanılıyor. Otübüs durağı içinde olmaz üstünde de olmaz o zaman “at”olur. Yine birisi Ahmet’in nerede olduğunu sorarsa sen havaalanında dediğinde “at” kullanılır. Yani “at” de, da anlamını verir.
Tom is on the table. Tom masanın üstündedir.
Where is the cat? Kedi nerededir?
The cat is under the table Kedi masanın altındadır.
Marry is under the table. Marry masanın altındadır.
Tom is on the car. Tom otomobilin üstündedir.
The book is on the table. Kitap masanın üstündedir.
Where is the ball? Top nerededir?
The ball is under the car. Top, otomobilin altındadır.
Where is the picture? Resim nerededir?
The picture is on the wall. Resim duvardadır.
Where is Gürkan? Gürkan nerededir?
He is on the bus O, otobüstedir.
I am at the bus stop. Otobüs durağındayım.
Where is Dilek? Dilek nerededir?
She is on the train. O, trendedir.
Where is Ersan? Ersan nerededir?
He is in the car. O, arabadadır.
Wher are you going? Nereye gidiyorsun?
I am going to Kennedy Airport.
Ben Kennedy havaalanına gidiyorum.
Where are you coming from?
Nereden geliyorsun?
I am coming from London.
Londra’dan geliyorum.
Geniş Zaman: Do, Does Yardımcı Filleri ve Cümledeki Görevleri:
Free Time: Boş Zaman Doctors say lots of teenagers aren’t sporty. They sit in front of the Tv, in the cinema or at the computer. They don’t walk very often. In the week, from Monday to Friday, they go to college by bus or by car. They don’t walk at the weekend. On Saturday an Sunday they watch TV, or they visit o friend an they watch more TV. But teenagers aren’t stupid, doctors say. They know that sport is good for them. But they don’t do it. |
Doktorlar, çok sayıda gencin sportif olmadığını söylüyor. Tv'nin önünde, sinemada veya bilgisayarda oturuyorlar. Çok sık yürümüyorlar. Haftanın pazartesiden cumaya kadar otobüs veya araba ile üniversiteye gidiyorlar. Hafta sonu yürüyemezler. Cumartesi günü bir Pazar günü TV izlediklerini veya daha çok televizyon seyrettikleri bir arkadaşını ziyaret ettikleri. Ancak doktorlar, gençler aptal değil, diyor. Sporun onlar için iyi olduğunu bilirler. Ama bunu yapmazlar.
|
Do ve Does, yardımcı fiilleri genellikle geniş zaman fiil çekimlerinde kullanılır. Olumlu cümlelerde kullanılmaz sadece tekil sahıslarda yüklem görevini gören fiil “s” takısını alır. Olumsuz ve soru cümlelerinde ise aşağıdaki şekilde cümlede kullanılmaktadır.
I some times go to the cinema.
Bazan sinemaya giderim.
Fatma often go to the cinema.
Fatma sık sık sinemaya gider.
Arif play football.
Arif futbol oynar.
They watch Tv.
Onlar televizyon seyreder.
I like shopping, cats and doğss, Tv soaps, walkking and pop music.
Alış-verişi, kedi ve köpeği, Televizyonu temizlemeyi, yürümeyi ve pop müziği severim.
I like motorbikes, football, and computer games.
Ben motosiklet, futbol ve bilgisayar oynunu severim.
I like magazines, TV soaps and shopping.
Ben magazin ve alış-verişi severim.
I like walkking, boks, car and tenis.
Ben, yürüyüşü, boksu, otomobili ve tenisi severim.
Tony likes walking, boks and cars.
Tony yürüyüşü, boksu ve arabayı sever.
Anna gets up at seven o’clock.
Anna yedide kalkar.
Zehra get up at seven O’clock.
Zehra yedide kalkar.
İt is half past one.
Saat bir buçuktur.
İt is quarter past one.
Saat biri çeyrek geçiyor.
İt is quarter to two.
Saat ikiye çeyrek var.
On Saturday and Sunday Fatmatü'l Zehra does not go to college.
Fatmatü'l Zehra cumartesi ve pazar fakülteye gitmiz.
She goes to the shops.
O dükkana gider.
She has breakfast at half past seven.
O, kahvaltısını yedi buçukta yapar.
She leaves quarter past eight.
O, sekizi çeyrek geçe ayrılır.
She arrives at college quarter to one.
O, fakülteye bire çeyrek kala varıyor.
On Sunday Rukiye does not go to shop.
Rukiye pazar günü dükkana gitmez.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle |
1. I like music.
2. I speak German.
3. I like magazines.
4. I watch Tv.
5. I ride a motorbike.
6. I play football.
|
I do not like music.
I don’t speak German.
I don’t like magazines
I don’t watch TV.
I don’t ride a motorbike
I don’t play football.
|
1. Müzik dinlemeyi severim.
2. Almanca konuşurum.
3. Magazini severim.
4. Televizyon seyrederim.
5. Motosiklet binerim.
6. Futbol oynarım
|
Müzik dinlemeyi sevmem.
Almanca konuşamam.
Magazini sevmem.
Televizyon seyretmem.
Motosiklet binmem.
Futbol oynamam.
|
I play I don’t play. I do not play.
Ben oynarım. Ben oynamam. Ben oynamam
Olumlu Olumsuz veya Olumsuz
I play. I don’t play. I do not play.
You play. You don’t play. You do not play.
He plays. He Doesin’t play He does not play
She plays. She Doesin’t play She does not play
It plays. It Doesin’t play. It does not play.
We play. We don’t play. We do not play.
You play. You don’t play. We do not play.
They play. They don’t play. They do not play.
1. Tim sometimes rides his motorbike to college
2. We often sit at the computer.
3. Anna and Paul never go shopping
1. Tim bazen motosikletine binerek fakülteye gider.
2. Biz sık sık bilgisayarın önünde otururuz.
3. Anna ve Paul asla alış verişe gitmez.
trouser: pantolon
shirt: Tişört.
jacket: kot ceket
pullover: kazak
shoes: ayakkabı
top: doruk, üst sınır, bir çeşit giysi
skirt: etek
colour: renk
-Do you like the white trousers:
-Yes, ı do.
-No, I don’t.
A: Do you like the colour of my jacket.
B: Yes, I do. I like black.
A: Does it go with my jeans?
B: Yes, it does. Black and blue look good together.
A: Ceketimin rengini seviyor musun?
B: Evet, severim. Siyahı severim
A: Beyaz ceketim gider mi?
B: Evet o gider. Mavi ve siyah pantlonda iyi görünür.
A: Do you like the colour of the skirt?
B: Yes, I do. I like blue
A: Does it go with my top?
B: Yes, it does. Blue and white look good together.
Look at page/Read it please.
this: bu
city: şehir.
village: köy
town: kasaba
country: ülke
street: cadde, sokak.
Amarica is a country.
Amarika bir ülkedir.
Turkey is a country.
Türkiye bir ülkedir.
Broadway is a street in New-York
Broadway New-York’ta bir caddedir.
Istanbul is a city in Turkey?
İstanbul Türkiye’de bir şehirdir.
Big-Ben is a clock in London.
Big-Ben Londra’da bir bir saattir.
Where is a Chicago: Şikago nerede?
It is in Amarica. O, Amerika'dadır
What is Chicago? Şikago nedir?
İt is a city. Şikago bir şehirdir.
I am in Istanbul. Ben İstanbul’dayım.
I am from Çorum. Ben Çorumluyum.
car: araba
bus: otobüs
train: tren
plane: uçak
bird: kuş
bike: biskilet
motor bike : moto siklet
house: ev
tree: ağaç
three: üç
map: harita
flay: bayrak
clock: saat
watch: kol saati.
pen: dolma kalem
pencil: kurşun kalem
note book: defter
newspaper: gazette
umbrella: şemsiye
magazine: dergi
television: televziyon.
cocker: ocak
fridge: buzdolabı
apple: elma
tepe recorder: teyip
flower: çiçek.
oringe: portakal.
verbs: filler
come: gelmek
go: gitmek
buy: satin almak
play: oynamak
read: okumak
walk: yürümek
learn: öğrenmek.
teach: öğretmek
eat: yemek
drink: içmek
arrive: varmak
look: bakmak
watch: seyretmek.
A taxi is coming.
Bir taksi geliyor.
You are playing football.
Siz futbol oynuyorsunuz.
He is playing the guitar.
O, gitar çalıyor.
She is reading a newspaper.
O, gazete okuyor.
He is reading a magazine.
O, dergi okuyor.
We are reading a book.
Biz bir kitap okuyoruz.
it is walking.
O, yürüyor.
We are teaching.
Biz öğretiyoruz.
You are learning English.
Siz İngilizce öğreniyorsunuz.
They are playing basketball.
Onlar basketbol oynuyorlar.
They are playing tennis.
Onlar tenis oynuyor.
Ahmet is eating a banana.
Ahmet bir muz yiyor.
Ahmet und Hatice are drinking coco.
Ahmet ve Hatice kako içiyor.
I am drinking coffe.
Kahve içiyorum.
Kind is drinking milk.
Çocuk süt içiyor.
We are drinking tea.
Biz çay içiyoruz.
blouse: bayan gömlek
coot: palto.
raincoat: yağmurluk
shirt: erkek gömleği.
suit: takım
bag: çanta
driver: sürücü, şoför.
I am buying a blouse.
Ben bir buluz satın alıyorum.
We are teaching.
Biz öğretiyoruz.
Ahmet is eating a banana.
Ahmet bir muz yiyor.
You are learning Enlish.
Siz İngilizce öğreniyorsunuz.
Ahmet and Fatma are drinking tea.
Ahmet ve Fatma çay içiyor.
It is walking.
O, yürüyor.
Wher are you going?
Nereye gidiyorsun?
I am going to K. Airport.
Ben Kenediy havaalanına gidiyorum.
Where ar you coming from.
Nereden geliyorsun?
I am coming from London.
Londra’dan geliyorum.