Ermeni Sorunu
- Ermeni Meselesi:
1878 Berlin Antlaşması, XIX ve XX. yüzyılda yaşanan Ermeni Meselesi’nin başlangıcıdır. Antlaşmanın 61. Maddesine göre Avrupalı devletler, Osmanlı Devleti’nden Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde zaman geçirmeden ıslahat yapmasını ve güvenliklerinin sağlanmasını istedi. Avrupa devletlerinin desteğiyle Ermenileri, Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmak amacıyla 1887’de İsviçre’nin Cenevre şehrinde Hınçak, 1890’da Tiflis’te Taşnak komitaları kuruldu. Bu tarihten itibaren Ermeniler, I. Dünya Savaşı’na kadar bir dizi isyan ve baskın girişimlerinde bulundu.
Tehcir (Zorunlu Göç) Kanunu’nun çıkarılması öncesinde ortaya çıkan Ermeni isyanları:
Erzurum İsyanı (1890)
Kumkapı Gösterisi (1890)
Merzifon, Yozgat ve Kayseri Olayları (1892)
Sason İsyanı (1894)
Bâbıâli Olayı (1895)
Zeytûn İsyanı (1895)
Van İsyanı (1896)
Osmanlı Bankası Baskını (1896)
Sultan II. Abdülhamit’e Suikast Girişimi (1905)
Adana Olayları (1909)
Kafkas ve Çanakkale Cephelerindeki savaşlar sırasında Ermenilerin çıkardıkları büyük isyanlar üzerine 27 Mayıs 1915’te Geçici Sevk ve İskân Kanunu (Tehcir Kanunu) çıkartıldı.
Dâhiliye Nezareti’nin önerisi üzerine çıkarılan bu kanunla bir kısım Ermeni’nin savaş bölgelerinden uzaklaştırılması uygun görüldü. Bu suretle özellikle Van, Bitlis ve Erzurum vilayetlerinde isyana karışan Ermeniler, Halep ve Suriye vilayetlerinin bazı bölgelerine zorunlu göçe tabi tutuldular.
Zorunlu göç, bütün Ermenilere uygulanmadı. Erzincan, Samsun ve Adana’daki Ermeniler zorunlu göç dışında tutuldular. İstanbul’da ise 77 bin 835 Ermeni’den sadece 235’ i ayaklanma nedeniyle tutuklandı. İzmir de yaşayan 20 bin Ermeni’den sürgüne gönderilen olmadı.
Zorunlu göç nedeniyle bazı bölgelerde Ermenilerin silahlı direnişi yüzünden olaylar çıkmış, yollarda asayişsizlik ve hastalık sebebiyle kayıplar olmuş, Türkleri az tanıyan Batı kamuoyu kışkırtılmak istenmişti. Avrupa’da zorunlu göçe, adeta soykırım görüntüsü verilerek Batı’da basın yayın organlarında Türkler karşıtı propagandalar yapıldı.