Condıtional Sentences - Şart Cümleleri
CONDITIONAL SENTENCES ( IF CLAUSES ) ŞART CÜMLELERİ
CONDITIONAL SENTENCES ( IF CLAUSES )
ŞART CÜMLELERİ
Bir şeyin olmasının diğer bir şeyin olmasına bağlı olduğunu bildiren cümlelere İngilizce’de Conditional sentences’e Türkçede şart cümleleri adıyla bilmekteyiz
1. Introduction: Giriş
Şart cümleleri iki bölümdür. Yani birkaç cümlecikten oluşur. Birisi if kelimesiyle başlayan cümleciktir ki buna “if clause” cümleciği denir. Diğeri ise if cümleciğinin tesirinde ortaya çıkan cümleciktir ki buna da “main Clause” ise “ana cümlecik” denir.
Cümleye “if clause” veya “main clause” ile başlanabilir. Eğer cümle “if clause” ile başlanırsa, “if clause” ile “main clause” arasına virgül konur.
İngilizcede "Conditional"lar (şartlı cümleler) genel itibarıyla üçe ayrılır, ancak birinci tip iki ayrı şekilde ele alındığında bunlar dörde ayrılır.
İngilizcede bu cümlelerin tipleri biraz karışık olduğundan, önce genel olarak ana tipler hakkında genel bilgi verecek daha sonra ayrıntılı olarak şart cümlelerini göreceğiz. İngilizceyi öğrenmeye yeni başlayanlar için if’li cümleler çok karışık olduğunda öğrenmeyi kolaylaştırmak için bunlar ilk etapta 3 farklı şekilde öğretilmesi uygun görülmüştür.
“If” kelimesi Türkçeye “eğer, şayet veya …se, …sa” şeklinde çevrilir.
Şimdi ana tiplerini kısaca örnek cümlelerle öğrenelim.
Birinci tip
: If + Simple Present Tense __________ Future Tense
Yapı : If + ( do ) ( will do )
-Bu yapı gelecekle ilgili olması muhtemel, mümkün olayları anlatır.
If we come early, we will call you. Eğer erken gelirsek, seni arayacağız.
If they come early, we'll get back to you. Eğer erken gelirlerse, biz sana döneceğiz.
İngilizcede kullanılan cümlelerde “If” söcüğünün başta kullanılması şart değildir ancak “if”li kısmın “simple present tense”te olması gerekir. "if" cümle başında olmayabilir.
I will call you if you they come early.
If Abbas brings the ball, we will play football. Abbas topu getirirse futbol oynarız.
İkinci tip
: If + Simple Past Tens _______________ would
Yapı : If + ( did ) ( would do )
Bu yapı şimdiki zaman ve geniş zamanla ilgili olması pek mümkün olmayan imkânsız olan, o andaki gerçeklere ters düşen olayları anlatmak için kullanılır. Ancak zaman olarak bu olayların olması mümkündür, zaman henüz geçmemiştir.
If I had enough money, I would buy a Hause.
Yeteri kadar param olsa bir ev alırdım.
If I knew the answer, I would tell it to you.
Cevabı bilsem sana söylerim / söylerdim.
If she didn’t smoke so much, he wouldn’t cough so much.
Bu kadar çok sigara içmese, bu kadar çok öksürmez / öksürmezdi.
Üçüncü tip:
If + Past Perfect Tense ____________ would have
Yapı : If + ( had done ) would have done
Bu yapı geçmişte kalan olayları anlatmak için kullanılır. Bu yapıda iş işten geçmiş ve bunun aksinin olması artık mümkün değildir.
If you had invited İlayda, she would have come.
İlaydayı davet etseydin, gelirdi.
If he had written the letter, I would have posted it.
Mektubu yazsaydı onu postalardım.
If she had called me, I would have taken she there.
Beni arasaydın, seni oraya götürürdüm.
He wouldn’t have hit you if you had apologized.
Eğer özür dileseydin sana vurmayacaktı.
If she had not caught the glass, it would have broken.
Bardağı yakalamasaydı, o kırılırdı.
İngilizcde tip olarak if (eğer) manasından ziyade ( her ne zaman, her ne vakit) manalarında gibi kullanılmaktadır. Bu tür anlatımda kesin ve kurallaşmış durumlar ifade edilir. Bu tür cümle yapılarında hem “if clause” ve hem de “main clause” daki cümleciklerin zamanı “simple present” tense şeklindedir.
If it rains, the ground gets wet.
Yağmur yağdığında yer ıslanır.
The bell rings if you push this button.
Bu düğmeye bastığınızda zil çalar.
If you touch fire, your hands gets burnt.
Ateşe dokunursanız, eliniz yanar.
If you heat metal, it expands.
Metali ısıtırsanız genleşir.
İngilizce cümlelerinde bu tür anlatımda “if clause”, ihtimal halinde olan ( yani gerçekleşeceği veya gerçekleşmeyeceği kesin değil fakat ihtimal halinde olan ) durumları ifade etmede kullanılır. Gelecekle ilgili durumlardan bahsedilirken kullanılır.
If clause persent tense; main clause ise will / shall future, modals, (may, can, etc.) veya imperative ( emir cümleleridir).
If it rains, we will stay at home and sleep till noon.
Eğer yağmur yağarsa, evde kalır ve öğleye kadar uyuruz / uyuyacağız.
If you lend him some money, you may not get it back.
Eğer ona para verirsen, geri alamayabilirsin.
If my mother has prepared the meal. I’ll have my dinner.
Eğer annem yemeği hazırlamışsa, yemeğimi ( akşam ) yerim.
Can you tell him to come home if you see him?
Onu görürsen, eve gelmesini söyleyebilir misin?
You will fail if you don’t study.
Çalışmazsan sınıfta kalırsın.
If he comes, take him upstairs.
Gelirse üst kata çıkar.
If they are still sleeping, tell them that they are fired.
Eğer hala uyuyorlarsa onlara kovulduklarını söyle.
İhtimal hali oldukça uzak olan durumlarda if clasue yerine “should” da kullanılabilinir. “Should”un yerine “by any change” da kullanılabilir. Örnekler incelendiğinde anlaşılacaktır.
“If you should see Mr Ali in Istanbul, give him my regards.”
İstanbul’da Bay Ali'yi görecek olursan, selamlarımı söyle.
If a war should break out, I may emigrate to Saudi Arabia.
Eğer bir savaş çıkacak olursa, Suudi Arabistan’a göç edebilirim.
If the enemy by any change attack this village, the villagers will counterattack them.
Eğer düşman bu köye saldıracak olursa, köylüler karşı saldırıda bulunacaklar.
“Should” başa getirildiği zaman “if” kullanılmaz. Ancak bu, daha resmi bir kullanım şeklidir ve daha çok iş mektuplarında ve resmi yazılarda kullanılır, günlük konuşmada kullanılmaz.
Should you see Mr. Fix in Istanbul, give me my regards.
İstanbul’da Mr Fix’i görecek olursan selamlarımı söyle.
Should a war break out, I may emigrate to Turkey.
Eğer bir savaş çıkacak olursa, Türkiye’e göç edebilirim.
Should the enemy attack this village the villagers will counter-attack them.
Eğer düşman bu köye saldıracak olursa, köylüler karşı saldırıda bulunacaklar.
İngilizcede normal olarak “if” li cümlelerde “if”in bulunduğu kısımda yani yan cümlecikte “will” veya “would” kullanılmaz. Ancak Type 1 de eğer “will”i ( kabul etmek), ( razı olmak ), (istekli olmak), (lütufta bulunmak), (… nezaketini göstermek ) ve ( sakıncası yoksa ) = ( wouldn’t mind ) anlamında kullanırsak Type 1 de if li kısımda “will” veya “would” kullanabiliriz.
If you will lend me 500 dollars, I will be able to buy that car.
Eğer bana 500 dolar borç verme lütufunda bulunursanız o arabayı alabileceğim.
If you will help me, I’ll finish this in time.
Eğer bana yardım ederseniz, yardım etme lütfunda bulunursanız bunu zamanında bitiririm.
We shall understand the subject better if you would be kind enough to explain in a little bit more?
Eğer biraz daha izah etme nezaketinde bulunursanız konuyu daha iyi anlayacağız.
If you wouldn’t mind opening the window we may have more fresh air.
Eğer pencereyi açarsanız daha fazla temiz hava alabiliriz.
Görüldüğü gibi bu cümlelerde hitap edilen kişinin rızası gözetilmekte ondan rica edilmektedir.
“if” clause kısmında “if clause” yerine “imperative” ( emir cümleleri ) kullanıldığı zaman da aynı mana anlaşılabilmektedir.
Keep the windows closed at night and you won’t get ill.
Gece pencereleri kapalı tutarsan hastalanmazsın.
Keep the windows closet at night or you will get ill.
Gece pencereleri kapalı tut yoksa hastalanırsın.
Type 1 de “if” li kısımda normalde simple present tense kullanıldığını yazmıştık. Bazı durumlarda present continuous tense, present perfect tense ve present perfect continuous tense de kullanılabilir.
Şimdi bununla ilgili örnek cümleler verelim.
If he is still sleeping, I will sack him.
Eğer hala uyuyorsa onu kovacağım.
If she has typed the letter, I’ll post it.
Eğer mektubu daktilo etmişse postalayacağım.
If you have been working since 9 o’clock, you’ll need a rest.
Eğer saat 9′dan beri çalışıyorsan dinlenmeye ihtiyacın olacak.
Daha önce ana cümlede yani “if” in olmadığı cümlede; modal ( may, can, must, vs. ) kullanılabileceğini yazmıştık.
“If clause” da ise bu modal’lardan “can” ve “must” yardımcı fiiller kullanılır.
Örnekler
If I must go there, I will.
Eğer oraya gitmek zorundaysam, gideceğim.
If I can find him, I will talk to him.
Eğer onu bulabilirsem onunla konuşacağım.
Ana cümledeki modal’ların continuous şekillerini kullanmak da duruma göre mümkün olabilir.
If he is tired, he may be sleeping now.
Yorgunsa şimdi uyuyor olabilir.
8. Type 2 ( olsa, olur )
Bu tür anlatımda “if clause”, konuşma anındaki hayali durumları izah etmede kullanılır.
İhtimal payı yoktur, sadece cümleyi söyleyen kişinin o ana ait hayali ve farazi düşünceleri izah edilmektedir.
Şimdiki zaman ve geniş zamanla ilgili durumlardan bahsedilirken kullanılır.
Fiilin geçmiş zamanda olması sizi şaşırtmamalıdır.
Bahsedilen olayın olma ihtimali ya çok azdır veya hiç yoktur ama zamanı henüz geçmemiştir. If clause, past clause main clause ise would / should, could, might, etc. dir.
If it rained, we would stay at home and sleep till noon.
Bir yağmur yağsa, evde kalır ve öğleye kadar uyuruz / uyurduk.
If you didn’t inform him, he couldn’t get out of trouble.
Eğer uyarmazsan, başı beladan kurtulmaz.
We might finish the work on time if they helped us.
Eğer bize yardım etseler işi zamanında bitirebiliriz.
Was / were ; he, she, it ve I ile kullanılabilirler.
Fakat were daha yaygın kullanılan şekildir.
If I were you, I would go to university and be a doctor.
Yerinde olsam üniversiteye gider ve doktor olurum / olurdum.
If she were ( was ) a man, she might protect her family.
Eğer erkek olsa, ailesini koruyabilir.
9. Were to ( by any change ) in type 2
If clause kısmında were to kullanmak mümkündür. Bu anlatımda da yine farazi bir düşünce ve konuşma anıyla ilgili hayal vardır.
Buradaki “were to” nun kullanımı “Type 1” deki “should” un kullanım biçiminin benzer halidir. Burada da “were to” nun yerine “by any change” gelebilir.
Bu tip kullanımda geleceğe dair uzak ihtimal söz konusudur ve hayalde kalmaktadır.
If it were to rain, we would stay a home and sleep till noon.
Eğer yağmur yağacak olsa, evde kalır ve öğleye kadar uyuruz / uyurduk.
If you were to Mr. Fix in Istanbul, could you give him my regards.
Eğer Mr Fix’i İstanbul’da görecek olsanız, selamımı söyler misiniz?
The villagers would counter-attack them if the enemy by any change attacked this village.
Eğer düşman bu köye saldıracak olsa, köylüler karşı saldırıda bulunurlardı.
10. Inversion in type 2
Were başa getirildiği zaman yine if kullanmaz.
Bu kalıp da ancak resmi yazılarda kullanılır.
Were they to sell the company, we would buy it.
Şirketi satsalar biz alırız / alırdık.
Were I him, I would accept their offer.
Onun yerinde olsam onların teklifini kabul ederim / ederim.
Were he to resign, I would resign too.
O istifa etse ben de ederim / ederdim.
11. Would in type 2
Daha önce Type 1 de if clause da will kullanımının bazı şartlarda mümkün olduğunu görmüştük. Yine aynı şartlarla Type 2 de if clause da would kullanılabilir. Yani would u ( razı olmak, kabul etmek, istekli olmak, lütufta bulunmak, nezaketini göstermek) anlamında kullanırsak if clause da would kullanabiliriz.
If you would carry my suitcases, I’d be grateful to you.
Eğer bavullarımı taşıma nezaketini gösterirseniz size minnettar olurum.
If you would cook the meal, I would wash the dishes.
Eğer sen yemeği pişirmeyi kabul edersen ben de bulaşıkları yıkarım.
12. Alternatives in type 2
Type 2 de main clause da could, should, might gibi modal’ların kullanıldığını görmüştük. “If clause” da ise could u kullanabiliriz.
If I could speak Spanish, I would work in Spain.
Eğer İspanyolca konuşabilsem İspanya’da çalışırım / çalışırdım.
“If clause” da simple past tense yerine bazen past continuous tense de kullanılabilir.
If he were coming with us, we would be much more cheerful now.
Eğer o bizimle geliyor olsa şimdi çok daha neşeli olurduk.
“Main clause”da modal’ların “continuous” şeklini kullanmak da mümkündür.
If they were here, we would be playing football now.
Onlar burada olsa şimdi futbol oynuyor olurduk.
13. If meaning since: “Since” anlamında “if”
Bir de since ( madem ki ) anlamında kullanılan “if” vardır. Bu tam olarak bir şart cümlesi sayılmaz. Bu anlamdaki “if” li cümlelerde değişik zamanlar kullanılır. Geçmiş zaman kullanıldığında geçmiş zaman anlamı verir.
If you lost your passport why didn’t you go to the police?
Mademki pasaportunu kaybettin, niye polise gitmedin.
veya
Pasaportunu kaybettiysen niye polise gitmedin.
If you knew his telephone number why didn’t you call him?
Mademki onun telefon numarasını biliyordun niye onu aramadın.
14. Type 3 ( olsaydı, olurdu )
Bu tür anlatımda if clause, geçmişte kalmış, tamamlanmış durumlar hakkındaki hayali konuşmaları ifade etmektedir. “If clause”, “past perfect tense ile kullanılır. Ama “main clause” ise would have, could have, might have etc. ile kullanılır. Main clause da fiil 3. haldedir.
If it had rained yesterday, we would have stayed at home and slept till noon.
Eğer dün yağmur yağsaydı evde kalır ve öğleye kadar uyurduk.
If you hadn’t informed him, he couldn’t have gotten out of trouble.
Eğer uyarmasaydın başı beladan kurtulmazdı.
We might have finished the work on time if they had helped us last week.
Eğer geçen hafta bize yardım etselerdi işi zamanında bitirebilirdik.
15. Were to have in type 3
Pek yaygın olmasa da had yerine were to have kullanılabilir.
If it were to have rained, we would have stayed at home and slept till noon.
Eğer dün yağmur yağmış olsaydı evde kalırdık ve öğleye kadar uyurduk.
16. Inversion in type 3
Had başa getirildiği zaman if kalkar. Ancak bu şekil daha çok resmi yazılarda kullanılır. Konuşma dilinde kullanılmaz.
Had they caught the train, they would not have been late for work.
Trene yetişselerdi işe geç kalmayacaklardı.
17. Alternatives in type 3
Type 3 de “if clause” da “past perfect” yerine, “past perfect continuous” da kullanılabilir.
If you had been driving more carefully, you wouldn’t have hit that car.
Eğer daha dikkatli araba kullanıyor olsaydın o arabaya çarpmazdın.
If clause da past perfect yerine could have done kullanılabilir.
If I could have found him, I would have paid my debt.
Eğer onu bulabilseydim borcumu ödeyecektim.
Daha önce de belirttiğimiz gibi if li cümleler genel olarak üçe ayrılıyorsa da değişik şekilleri mevcuttur. Bazen cümlenin bir kısmı type 3 diğer kısmı type 2 de olabilir. Bu cümlenini anlamına bağlıdır.
If you had invited him, he would be here now.
Eğer onu davet etseydin o şimdi burada olurdu.
( Type 3 ) ( Type 2 )
Burada davet etme(me) işi geçmişte olduğu için type 3 yani “past perfect” kullanılmış, ana cümlede ise şu andan bahsedildiği için type 2 yani “would do” kullanımıştır.
If they hadn’t eaten those sour plums last night, they wouldn’t be ill now.
Dün gece o ekşi erikleri yemeseydiler, şimdi hasta olmazdılar.
If we had read the letter, we would have learnt the truth.
Mektubu okusaydık gerçeği öğrenirdik.
She would have died, if the hunters had not found him.
Onu avcılar bulmassa ölürdü.