Kürt-Türk Kardeşliği

Kürt-Türk Kardeşliği

 

Kardeşlikte; huzur, mutluluk, refah ve güç vardır. O zaman sorarım kardeşliğin, refahın, mutluluğun, birliğin kokusunun olduğu yerde ayrımcılık da neyin nesiymiş.

Ayrımcılıkta ise; faşizm, kin, nefret, egemenliğini kayıp etme, kan ve gözyaşı vardır.

Türk-Kürt kardeşliği mi, yoksa Kürt-Türk ayrımcılığı mı? Sizce bunlardan hangisi doğrudur?

Olaylar öğle gösteriyor ki; Kürt ve Türklerin kardeşliğini kimse bozamayacak. Kimse her iki toplumun arasına fitne ekemeyecek ve bu sahada kafa yoranlar, yatırım yapanlar, perde arkasından evirip çevirmeye çalışarak kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen kimseler emellerine ulaşamayacaklar.

Eğer bu heriflerin gerçekten damarlarında insanlık kanı varsa ve hele kendilerinin Kürt olduklarını iddia ederek damalarında Kürt kanı taşıyorsalar; dış güçlerin maşası olmaktan vazgeçmeleri gerekir. Kimsenin bu coğrafyalarda kaos ve gözyaşı yaratarak halkın mutluluk ve refahını bozmaya hakkı yoktur. Çünkü bu vatan bu ülke topraklarında yaşayan herkesindir.

Aynı coğrafyada iç içe, et ve tırnak gibi yaşam var. Peki bunlar neyin davasını güdüyorlar. Bu masum halkı kendi arkalarından nereye sürüklemek istiyorlar. Kürtlerin namusu mu tehlikede, yoksa can güvenliğine mi bir zarar var. Evet terör olayından var ama bu terörü yaratan PKK`lılar değil mi? Kürtlerin can güvenliğini bu şekilde tehlikeye atan PKK değil mi?

Hem yahu bu Selahattin Demirtaş kim oluyor ki, Kürtlerin hakkını savunuyor? Çıkarmış oldukları fitne ateşinde ne zaman Kürtler için gözyaşı döktü. Ölen her Kürt ve Türk için perde arkasından kahkaha atıp gülen bunlar değil mi? Şimdiye kadar perde arkasından kahkaha atıyorlardı şimdi artık bunu basının önünde yapıyorlar. Yoksa milletin gözünün kör olduğunu mu sanmaktalar.

Bunca zulmü, bunca gözyaşını Kürt halkına reva gören bunlar değil mi? Soruyorum BDP`ye yahu siz kimsiniz? Gerçek yüzünüzü ortaya koyun. Zaten yaptığnız eylemler sizin kim olduğunuzu ortaya koyuyor. Madem Kürt halkını, BDP veya PKK seviyorsa o zaman onlara bir önerimiz var. Önerimiz şunlardan ibarettir:

Avrupa ülkelerinde yaşayan binlerce Kürt ve Türk iş adamlarına başvursunlar. Türkiye`deki bankalardan da kredi almak için başvursunlar. Ülkemizdeki zengin Türk ve Kürt İşadamlarından yardım toplasınlar, kollarını sıvayarak şu ilçelere fabrika kuracağım düşüncesiyle seferberlik başlatsınlar.

Avrupa`da kiliselerden toplanan paraları, esrardan toplanan paraları masum halkın kanını akıtmak için kullanacaklarına bundan vazgeçsinler ve halkım dediği Kürt halkının refahı için çalışsınlar.

Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki petrol yataklarını kullanıma açamıyoruz. Bu petrol yataklarının açılması ve buradaki gelirlerle bölge halkının refahına kullanılması için çalışsınlar.

Bir diğer önerimiz ise ülkenin bölünmesi ne Kürtlerin ne de Türklerin lehine olur. Bu davadan vazgeçsinler. Tam tersine; İran; Suriye, Irak, Kafkasya ve Asya`daki Türk Cumhuriyetleri devletleri ile olan sınırların kaldırılmasına yardımcı olacak fikirler, tutumlar sergilesin.

Birileri onların önüne set çekerek izin vermezse o zaman bu ülke toprakları üzerinde yaşayan herkes bir bütünlük içinde Türkü ve Kürdüyle birlikte buna izin vermeyenlerden neden izin vermediklerini sorgulayalım.

Bunu dillendirsinler. Kardeşi kardeşe kırdırtmasınlar. Millet artık bu noktada doyum noktasına ulaşmıştır. Barajın önü belirli bir süre kapatılabilinir, aksi halde doğuracağı bu sel yıkar geçer.

Daha önce sınırda şehit edilen askerlerimiz nedeniyle Türkler, Kürtlerin üzerine kışkırtılmak istendi. Ama halkımız bunun bilincinde bunu Kürtlerin değil kökü dışarıda olan PKK`nın ve bu örgütü destekleyen İsrail`in parmağının bu işte olduğunu çok iyi bilir. Burada gaye Türkleri Kürtlerin üzerine kışkırtmaktı. Van depremi çok üzücü bir olay meydana getirse de; Kürt-Türk kardeşliğini pekiştirmesi bakımından çok önemli bir sonuç doğurdu. Van depreminde Türk halkı kardeşlerini yalnız bırakmadı ve sahip çıktı. Şimdi de sınırda şehit olan masum gençler için Kürtleri, Türklerin üzerine kışkırtmak istiyorlar. Kaymakam Bey`i tartaklayarak, devleti tehdit ederek ne yapmak istedikleri ortada. Bütün bu yapılanlara rağmen Kürtler ve Türkler soğukkanlılıklarını bozmadan İslâm`ın sunmuş olduğu kardeşlik ilişkilerini daha da kuvvetlendirdi.

Emin olunmalıdır ki, tarih affetmeyecek, ne Türk ne de Kürt halkı affetmeyecek. Hele Allah`u Teala hiç affetmeyecek. Umulur ki bu yapılanlardan geri çekilirler. Bu ülkede yaşayan milletin belirli bir sabrı vardır. Ülke halkını, kimse huzursuz ederek mutluluğunu elinden alma hakkına sahip değildir.

Eğer BDP`nin damarlarında birazcık insanlık kanı olsa, Müslümanlık kanı varsa Yüce Allah şöyle der: `Kim ki masum yere bir insanı öldürürse onun yeri ebedi cehennemdir.` Hz. Muhammed (s.a.a.) ise şöyle buyurur,"Bir Müslümanın ayağına Çin`de bir diken batsa ondan rahtsız olmayan bizden değildir." Ant olsun ki dünyanın neresinde bir Müslümanın ayağına bir diken batsa biz Müslümanlar rahatsız oluyoruz. Burada ölenler Kürt değil öz be öz Müslümandır. Eğer bir yerde İslâm varsa ve İslamiyet`in esaslarına teslim olmuş bir Müslüman varsa Türklük veya Kürtlüğün hiçbir önemi yoktur. Orda Müslümanlık vardır. Sınırda ölen 35 kişi Müslümandı. PKK`nın kör kurşunları altında şehit edilen Mehmetçikler Müslümandı.

Faşistlik fitnesiyle bu halkın arasına fitne, kin, nefret aşılamakla hiçbir yere varılamaz. Onlar dışarıdan aldığı desteklerle bu topraklarda ve İslâmiyet`in hâkim olduğu topraklarda Müslümanlar üzerinde bir musibet rüzgârı estirmekte ve Müslümanlara ölüm yağdırıyorlarsa bunun bedeli onlar için ağır olur. Bilsinler ki bunu ben söylemiyorum bunu tarih söylüyor. Tarihte bunun misli misli örnekleri var. Bilsinler ki, bunu yapmaya bu zihniyetlerin gücü yetemeyecektir. Şimdiye kadar bunu Müslümanların Cehaletinden yararlanarak yapmışlardır. Tüm Muhammed`in Ümmeti uyanmıştır, aydınlıktan her şey çıplaklığı ile ortadadır. Bu Ümmet, eski ümmet değildir. Yüzyılların vermiş olduğu zorluklar onları pişirmiştir. Bir gün bu zihniyeti savunanlara, haksız yere İslam coğrafyasında kan akıtanlara, bu yaşadıkları ve nankörlük ettikleri ülkeler dar gelecektir.

Bilsinler ki, Kürt ve Türk kardeşliğini kimsenin bozmaya gücü yetmeyecektir. Sadece Kürt-Türk kardeşliği mi, hayır Arap, Fars, Türk, Kürt kardeşliği çelikten bir zırh olacaktır. Tek yürek tek yumruk. Bu güç dünyaya fesat ve fitne ekmeyecektir. Kardeşi kardeşe kırdırmayacaktır. Nükleer bombaları ile dünyayı tehdit etmeyecektir. Dünya`ya barış, huzur, kardeşlik, adalet ve mutluluk getirecektir. 

Google+ WhatsApp