
Kanlı Ay Tutulması
Ay tutulmasını İslam Kültür, İnanç ve Geleneklerine göre adab-ı muaşeret açısından değerlendirilmesi
Okulların açıldığı ilk günün gecesinde "Kanlı Ay Tutulması" gerçekleşti. Ay neden tutulur, neden bazen kırmızı renkte görünür, biraz onun üzerinde durmak istiyoruz.
Ay tutulması, dolunay zamanında Dünya'nın Güneş ile Ay arasına girmesi ve Ay'ın, Dünya'nın gölgesinde kalması sonucu oluşur. Dünya, Ay ile Güneş arasında tam olarak konumlandığında, Dünya'nın gölgesi Ay'ın yüzeyine düşerek onu karartır ve bazen birkaç saat içinde Ay yüzeyini çarpıcı bir kırmızı renge dönüştürür. Ayın kırmızı veya kızıl renge dönüşmesine ülkemiz ve bir çok ulus buna "KANLI AY TUTULMASI" derler.
Kanlı Ay Tutulması Neden Kırmızı Olur?
Kanlı Ay Tutulması, Ay'ın Dünya'nın tam gölge konisine (umbra) girmesiyle oluşur. Güneş ışınları Dünya atmosferinden geçerken saçılır ve yalnızca kırmızı tonları Ay'a ulaşır. Böylece Ay, tamamen kaybolmak yerine kırmızımsı, kızıl bir renge bürünür. Bu etkileyici görüntü, tutulmanın “kanlı” olarak adlandırılmasına neden olur.
AY VE GÜNEŞ TUTULMASI'NIN ADABI MUAŞERET VE İSLAM KÜLTÜR, İNANÇ VE GELENEKLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Adab-ı Muaşeret ve İslam Kültür Medeniyet ve inancına göre Ay tutulmasını nasıl değerlendire biliriz. Bunun için tarihi bilgilere gerek var.
7 Eylül 2025 Pazar günü, tam ay tutulması Türkiye ve Azerbaycan'dan da gözlemlenen bir ay tutulması gerçekleşti.
İstanbul'da ay tutulması saat 18:30'da başladı ve 20:30'da tam tutulma gerçekleşti. 21:52'de ise sona erdi.
Azerbaycan’da ise tam bir saat sonra ay tutulması gerçekleşti.
Ay ve Güneş tutulur, niçin tutulur, neden tutulur?
İnsanların dikkatini gökyüzüne ve doğa olaylarına çekmek ve düşündürmek için mi?
Yoksa normal sıradan bir doğa olayı mı?
Ay tutulması bir azabın habercisi mi yoksa bir rahmetin müjdeleyicisi mi?
Neden son zamanlarda ay tutulmaları hep genellikle kızıl renkete oluyor. Bu renk gerçketnen tesadüf mü yoksa bu bir normal doğa olayı mı?
Neden kırmızı ay tutulmasına "KANLI AY TUTULMASI" denmiş?
Doğa olaylarında hiçbir zaman tesadüf yoktur, her şey Allah’ın kontrolündedir. Her şeyin bir sebebi bir de sonucu vardır.
İnsanlar kesin şekilde Allah’a inanmaya zorlayacak kanunlar yoktur.
Sıradan bir doğa olayı mı, yoksa insanlara verilmiş bir mesaj mı, rahmetin mi, azabın mı habercisi, diye düşünüp irdelemek gerekir.
Her ihtimal değerlendirilmeli ve geleceğimiz, kaderimiz tesadüflere, şansa, rastlantılara bırakılmamalı.
İmam Buhârî’den nakledilen bir hadiste Peygamberimiz Resul-u Ekrem (1,15): "Ay ve Güneş Allah'ın varlığını ve kudretini gösteren alâmetlerdir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmazlar. Ay veya güneş tutulmasını gördüğünüz zaman, namaz kılın, dua edin" buyurmuşlardır.
Yine Peygamberimizin torunu İmam Rıza (as)’dan nakledilen bir hadiste:
"Bu ilahi nişanenin (ay tutulmasının) azabın mı yoksa rahmetin mi nişanesi olduğunun belli olmamasıdır. Bundan dolayı Allah Resulü (sav) ümmetinin azap ve baladan korunabilmeleri için onlara bu durumlarda Allah’a yalvarmalarını ve yakarmalarını emretmiştir. Nasıl ki Hz. Yunus’un (as) kavmi, bela ve azabın nişanelerini gördüklerinde Allah’a el açıp, dua edip yalvararak kendilerine doğru gelen belayı geri çevirdiler.”
Ay ve Güneş’in hareketleri gelişi güzel değil, bir hesaplı ve ölçülüdür. Kur’an-ı Kerim’de Yasin 38 ve 39. ayette Şanı Yüce Allah şöyle buyurmuştur?
"Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.
Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur.
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler."
İslam Kültür ve Medeniyetinde Ay veya Güneş tutulmasında Küsüf, Husüf veya nişane anlamında "Ayet Namazı" kılmak “sünnet-i müekkede” olarak kabul edilir. Farklı bazı kaynaklarda ise “vacip” olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu namazın kılınışı diğer namazlardan biraz farklık gösterir. Namaz iki rekâttır.
Tarihi kaynakları incelediğimizde Kanlı ay tutulmaları sonrasında büyük savaşların veya musibet getirecek şeylerin olabileceği inancı var.
Dünya üzerinde adaletsizlik, ahlakı çöküntü başını alıp gitmiş. Bir avuç İsrail ordusu kocaman bir İslam Ulusuna kan kusturuyor. Dünya seyrediyor, Türkiye kınıyor, yüreyinde vicdan ve merhamet barındıran dünya halkları protesto ederek yardım etmek istiyor, İran ise ablukaya alınmış durumda. Bu gelişmeler Müslümanlar için başlı başına bir musibettir. İslam Alemi, Hristiyanlar kadar bile tepki göstermiş değillerdir. İslam ümmetinin başına ölü toprağı atılmış gibi bir hadise yaşanıyor. Etrafımızda yüzlerce NATO Üsü var ve Çembere alınmış durumdayız. En son olarak ABD Nahçivan-Azerbaycan arasında Zangezur Koridoru İle Türk Dünyasının kontrolünü ele geçirmek için adım attı. Ve Türk dünyasından tepki yok. Bu nedenle üzerimizdeki büyü ve tılısımın çözülmesi, olayların gelişmesi karşısında bu durgunluk ve vurdum duymazlık uykusundan uyanmamız için Bakara 102 suresini okumanızı tavsiye ediyorum.
Bu gidişat nereye doğru acaba.