Geçmişten Günümüze İnsan Hakları

Geçmişten Günümüze İnsan Hakları

Demokrasi ve İnsan Hakları Dersi Ders Notları; Geçmişten Günümüze İnsan Hakları

 

 

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İNSAN HAKLARI:

      İnsan hakları evrenseldir. Fakat insanların bu hakları her zaman kabul edilmiş ve korunmuş değildir. Bu durum; kölelik, şiddet ve ayrımcılık gibi insan onuru ve değerini ortadan kaldıran uygulamalarda açıkça görülebilmektedir.

       İnsan haklarının tanınması ve yasal olarak güvence altına alınması, insanın değerinin de korunması anlamına gelmektedir. Bu konuda geçmişten günümüze kadar birçok önemli adım atılmıştır.

       15. yüzyılda başlayan Rönesans, insanı yeni bir anlayışla ele alır. Bu anlayışa göre insan, yaratıcı enerji ve yeteneklerle donatılmış, yeteneklerini sergilemek ve dünyayı daha güzele ve iyiye doğru değiştirmek üzere doğmuş bir bireydir. İnsan özgürlüğü ve doğadaki yeri, yeniden sorgulamaya başladı.

    Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi sanatçılar eğitimli evrensel insan idealini somutlaştırdılar. Ressamlar insanları kadın, çocuk, engelli, köle, köylü, soylu veya zengin gibi kategorilerle ele almadılar. İnsan, bedenlerinde ve ruhlarında saklı birer yetenek ve değer olarak gördüler.

İslam'da İnsan Hakları:

Kur'an başkasına ait olan ve alın teri olmadan kazanılan bütün malları yasaklamıştır. Yani haram kılmıştır.

Bir insan öldüreni tüm insanlığı öldürmüş gibi olduğunu ve bir insana yardım etmek ve kurtarmanın da bütün insanları kurtarmak olarak değerlendirmiştir.

Eşlerin birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarını beyan etmiştir.

Toplumda komşuluk hakkını gözetmeye emretmiştir.

 

Veda Hutbesi: 632 yılında İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’in Mekke’de (Arafat ve Mina’da) yaptığı konuşmaları içerir. Peygamberin konuşmaları, İslâm hukukunun temelini oluşturduğu için önemlidir. Hutbe’de açıklanan bazı temel insan hak ve özgürlükleri şeyledir.

-İnsanların canları, malları ve namusları kutsaldır.

Kadınların erkekler üzerinde erkeklerin de kadınlar üzerinde hakları vardır.

Hiçbir ırk, ten renginin diğerine üstünlüğü yoktur.

İslâm Peygamberi: “Bir insan öldürmek tüm insanları öldürmek gibidir.”  söylemiştir.

Yine Hz. Peygamberimiz; eşi Hz. Hatice’nin servetini köleleri satın alarak özgürlüğüne kavuşturmada harcamıştır.

Mustafa Kemal bununla ilgili şöyle demektedir: İnsanlık kavramı, vicdanlarımızı arıtmaya ve hislerimizi yüceleştirmeye yardım edecek kadar yükselmiştir. İnsanlar daima, yüksek, asil ve kutsal hedeflere yürümelidir. Bu hareket şeklidir ki insan olanın vicdanını, beynini ve bütün insanlık anlayışını tatmin eder. Bu şekilde yürüyenler, ne kadar büyük fedakârlık yaparlarsa o kadar yükselirler ve bu hareket şekli mutlaka açık olur.

İnsan haklarıyla ilgili bilinen ilk yazılı belge, MÖ 1760 yıllarında dikili taş üzerine yazılmış olan Hammurrabi Kanunlarıdır. İnsan haklarını korumaya yönelik çıkarılan bu kanunlar oldukça serttir. 282 maddeden oluşan kanunların insan hakları açısından önemli olan maddeleri şunlardır:

-Bir kimse bir ve girecek delik açarsa o deliğin önünde ölümle cezalandırılır ve gömülür.

-Yangın esnasında bir evden eşya çalan biri yanan evin ateşine atılarak cezalandırılır.

-Karısı, çocuğu ve hizmetçisi olan bir adam, ikinci bir kadınla evlenemez.

Magna Carta Libertatum:

İngiltere’de Papa, kral ve soylular arasında yapılan sözleşmedir. Bu sözleşmeyle Kral John (Yurtsuz John) kanunlara uygun davranmayı kabul etmiş ve bazı yetkilerinden din adamları ve soylular lehine vazgeçmiştir. Bazı önemli maddeleri şöyledir:

-Hiçbir özgür insan, yargılanmaksızın hapse atılamaz, sürgün edilemez, zarara uğratılamaz.

-Hiçbir özgür insan mal ve mülküne el konulamaz.

Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi:

Avrupa’daki ilk insan hakları bildirgesi, 1789 yılında Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi adıyla yayımlandı. Bildirge Magna Carta’da olduğu gibi yalnızca erkeklerin hakları ve sorumluluklarını sıralamaktadır. 17 Maddeden oluşan bildirgenin bazı maddeleri:

-İnsan, haklar bakımından özgür ve eşit doğarlar

-Özgürlük, mülkiyet hakkı, güvenlik ve baskıya karşı direnme temel insan haklarıdır.

-Devlet yönetiminin anmacı, insan haklarını korumaktır.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi:

İnsan hak ve özgürlükleri ilk kez bir bütün olarak ilan edilmiştir. Bildirge’nin bütün maddeleri bugün insanların sahip oldukları tüm hakları en azından ilke olarak içerir ve kesinlik ifadesi taşır. Herkes ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bu Bildirge’de açıklanan bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilir.

    İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan çocuk ve kadın hakları ile sosyal ve siyasal haklar ayrı ayrı sözleşmelerle yasal olarak güvence altına alınmaya çalışılmıştır.

Türk Tarihinde İnsan Hakları

Eski Türklerde “töre”ye göre hareket edilirdi. Töre’ye göre adam öldürmek, namusa tecavuz, kız kaçırma’nın cezası idamdı. Hırsızlara çaldığının on katı ödettirilirdi. Eski Türkler kadına da önem vermişler. Hükümdar sefere çıktığında hükümdarın eşi “Hatun” yerine oturur, elçileri kabul ederdi.

Tanzimat ve Islahat Fermanı

Osmanlı Devleti’nde 1839’da Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanı’nın temelinde insan hak ve özgürlükleri olan bir belgedir. Tanzimat ve Islahat Fermanı ile ayrım gözetilmeksizin herkesin can, mal ve namus güvenliği, yargılanma ve mülk edinme gibi önemli hakları güvence altına alınmıştır.

1876 Kanunuesasi:

Osmanlı Devleti’nde 1876 yılında Meşrutiyet’in ilanı ile Türk tarihinde ilk defa anayasa yönetimine geçilmiştir. Meşrutiyet ile birlikte kabul edilen Kanunuesasi’ye ye göre;

9. maddede yer alan hükme göre, herkesin, başkalarının haklarını ihlal etmemek kaydıyla kişisel özgürlüğe sahip olduğu

11. Maddede ise Genel kamu düzenine ve ahlaka aykırı olmadığı müddetçe herkese din, inanç ve ibadet özgürlüğünün tanındığı

21. Madde. Özel mülkiyete keyfi biçimde ve tazminat ödenmeden el konulmayacak

      Gibi insan hak ve özgürlükleriyle ilgili maddeler yer alır.

Türkiye Cumhuriyeti Döneminde İnsan Hakları:

1924 Anayasası’nda 1976 yılında kabul edilmemiş bir takım hak ve özgürlükler eklenmiştir. Bunlar:

3. Madde: Egemenliğin kayıtsız şartsız vatandaşa ait olması

10. Madde: Milletvekili seçimlerinde kadınların da oy kullanma hakkının verilmesi

69. Madde: Herkesin yasalar karşısında eşit olduğu

70. Madde: kişi dokunulmazlığı, din, söz, yayım, seyahat, çalışma, dernek kurma ve toplanma gibi hak ve özgürlüklerin tanınması gibi haklar tanınmıştır.

  Ayrıca 1934 yılında birçok Avrupa ülkesinde henüz kamu. Edilmemiş olan kadınların milletvekili seçilebilme hakkı, anayasada yer almıştır.

Yine sonraki dönemde; Türkiye Cumhuriyeti, İnsan hakları Evrensel Bildirgesi’ni imzalamış, çocuk ve kadın haklarına dair sözleşmeleri kabul etmiş, siyasal ve sosyal eşitlik ilkelerini hayata geçirmeye çalışmıştır. 

 

 

Google+ WhatsApp