Fransa'daki Terör Saldırısı, Avrupa'da İslâm'a Fobi'ye Yönelik Bir Eylemdir
Fransa'daki Terör Saldırısının Arka Perdesi
"NEDEN ALMANYA'DA DEĞİL DE FRANSA'DA?"
Anlaşılan o ki Fransa’da İslâm Dini’ni ve peygamberimizi kötülemek için bu tür terör eylemleri insanların bilinç altına yerleştirmek için sahneleniyor.
Hatırlanacağı üzere daha önce de Muhammet Marah adındaki 18 yaşındaki bir delikanlı elindeki av tüfeği ile 3 gün boyunca Fransız güvenlik güçleri ile çatışmış ve 3. günün sonunda ölü ele geçmişti. Bu durum dünya basınında yankı bulmuş herkes Müslümanları ne kadar kötü ve terörist olduğu kanısına ulaşmıştı. Böyle olaylar Fransa’nın derin güçleri tarafından planlandığı iddialarını doğruluyor.
Avrupa'da İslam karşıtı grupların artmaya başladığı, farklı yerlerde gösteriler yapıldığı dönemde bunun Fransa'da yapılması düşündürücüdür. Fransa'da 6 milyondan fazla Müslüman var ve bu Müslümanların özellikle Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değildi.
Fransız halkı Fransa'nın ABD ile hem Libya hem de Ortadoğu'daki politikalarına tepkili olduğu bir gerçek. İşte amaç Fransa’nın Ortadoğu’da izlediği bu politikaların ne kadar haklı olduğunu ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduklarını halkın bilinç altına kazıtmaktır.
Fransa ve diğer Batılı ülkelerde 90'lı yılların sonunda özellikle 2001'den itibaren Batı dünyasında Hz. Muhammed'i karikatür olarak tasvir eden, İslami değerlerle çok fazla oynayan bir gazeteci kesim yetişti. Bunlar aslında İslam dünyasının bu konuda ne kadar hassas olduğunu bile bile bir takım karikatürler yolu ile insanları provoke etmeye başladılar.
Batıda şöyle bir algı oluşturulmaya çabası var:
-Biz Müslümanlar tarafından işgal ediliyoruz.
-Müslümanlar bizim yaşam tarzımıza baskı yapıyor,
-Müslümanlar bizi İslamlaştıracak gibi bir endişeleri var.
İşte kendilerince bu tehlikeyi önlemek için böyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor ve bunu başardılar.
Aynı tavır Almanya'da PEGİDA'da da var. Fransa örneğinde aşırı radikal gruplar, son AP seçimlerinde yüzde 25'ere vardılar.
Le Pen önemli bir siyasi figür haline geldi. Fransa'nın İslam ile özel bir ilişkisi de var,
Bu saldırının yapılması, Almanya'dan sonra Avrupa'nın ikinci büyük ülkesi, Almanya'da yokken Fransa'nın hedef haline getirilmesi İslam fobisinin daha da artması sonucunu getirir.
Gerçek olarak şunu söylemek gerekir ki bu iyi bir gelişme değil, ne İslamiyet için ne de Avrupa için...
Anlaşılan o ki, kendileri eğitip, kendileri İslâm adına geliştirdikleri bazı terörist grupları sayesinde İslam’dan nefret eden bir insanlık kitlesi yaratmaktır. Bu nedenle görünen o ki bu terör saldırısını; IŞİD, El-Kaide, Boko Haram, Şebab... gibi terör örgütlerinden biri üsleneceği kanetindeyim.
Fransa'da böyle eğlemlerin yapılması Fransa'nın eline bir koz vermek için yapılan bir eğlem olduğu anlaşılmaktadır. Fransa bir İslam ülkesine müdahalede bulunursa artık bunun bir haklı gerekçesi var ve Fransız halkından tepki değil destek alacaktır.
-Afrika'nın bir çok ülkesinde operasyonlar yapmaya yönelik bir ortam yaratmak artık beklenen bir şeydir.
-Paris’te saldırı bekleniyordu ve bu saldırı bir sürpriz değildir.
-Üç ay önce bir Suudi Prensin konvoyuna Paris'in merkezinde roketli saldırı düzenleniyor. Çok büyük saldırı olmasına rağmen medyada yankı bulmuyor. Milyon dolarlarca paraya el koydular.
-İki ay önce Yahudi mezarlığına saldırı düzenlendi ve bu saldırıda yine Müslümanlar sorumlu tutuldu.
Bir ay önce bir sarhoş, tekbir getirip arabasını Fransızların üzerine sürdüğü ve bir kişinin öldüğü haberi yayınlandı. Le Monde yazarları bunun bir güvenlik zaafı olduğunu söyledi.
Hakikaten güvenlik zaafı mı? Geçen hafta AB yetkililerine şöyle bir rapor sunulmuş:
AB içindeki Müslüman, Arap mültecilerin Avrupa içinde büyük sorun olduğuna ilişkin askeri raporlar hazırlandı. Saldırı düzenlenen mizah dergisinin geçen ayki sayısında "ocak ayını bekleyin, yine saldırı olacak" deniyor. Görünen o ki İslamofobia'nın yükselmesi için bir takım oyunlar tezgahlanıyor.
Sonuç:
-Son 1 ayda Paris'te Mağrip'li mültecilere yönelik terörist yaftası vurulmaya ve olaylar yaşanmaya başlandı.
-Bütün Avrupa ülkelerinde Müslüman mültecilere yönelik yeni yasalar çıkabilir.
-Terörü önlemek adına bütün bunlar yapılacak ve böylece mültecilere baskı uygulanacak. Görüntülere bakarsanız saldırganların çok eğitimli oldukları görülüyor. Paris'in göbeğinde roketli saldırı nasıl düzenlenebilinir ki! . Peki o roketleri bu heriflere kim verdi, sorusunu akıllara getiriyor.
Anlaşılan o ki bütün dünyada İslam'ı şiddetle özdeşleştiren terör örgütlerinin altında laboratuar üretimi bir Selefi ideolojisinin olduğunu görüyoruz.
-Suriye ve Irak'ta IŞİD,
-Afrika'da Boko Haram'dan El Şebab'a kadar aynı ideolojiye hizmet eden bir görüntü arz ediyor.
Önemli olan bu saldırının perde arkasında kimlerin olduğu ve bu gerilim ve fitneyi kimlerin yarattığının bulunup bulunbayacağı gerçeği vardır.
AB'nin hemen hemen her ülkesinde hepimizin gördüğü şekilde İslam karşıtı bir uyanışın olduğunu görüyoruz. Bu ülkelere Müslümanları sokmama, olanları da izole edip AB sınırlarının dışına atma gibi yeni bir Haçlı ruhunun oluştuğunu görüyoruz. Bu durum III. Dünya Savaşını çıkarmaya yönelik bir adım olduğu gözden kaçmıyor.
Böylesi bir vehamet sadece İslam Dünyası için bir tehlike değil aynı zamanda Avrupa demokrasisi için de tehlikeli bir süreç doğuracaktır. Failler yakalansa, Müslüman gençler bile olsa, en önemli noktası bunların kime hizmet ettiği ve asıl kimler tarafından örgütlendiğidir. Bu tür olayların İslam Dünyası'na hizmet etmediği kesin bir gerçektir. Ozaman bu tür faaliyet, eğlem, fitnesel olay veya terör saldırılarının Müslümanlar tarafından yapılması uzak bir ihtimaldir.
Böylesi bir terör saltırısı İslam karşıtı direnci artırmaya yönelik bir faaliyettir. Bu olayın veya buna benzer olayların İslam Dünyası tarafından şiddetle kınanması, bunun yeni olaylara mahal vermemesine çaba sarf etmek gerekir. Fransa devlet olarak girmez, ama eğer bunun arkasından IŞİD çıkarsa veya böyle bir görüntü verilirse Fransa'nın Suriye politikasında bir yenilemeye gidilebilinir.
Suriye'nen 50 yılında en içli dışlı olduğu ülke Fransa'dır. Şu anda bile Suriye üzerinde çok büyük etkisi vardır. Nasıl Kaddafi'nin gidiş sürecinde Fransa etkili olmuşsa, bu olay Fransa'nın Suriye politikasını yenilemesine neden olabilir.Avrupa'daki göçmenler her geçen gün, daha zor bir döneme geçiliyor. Onun için İslam Dünyası olarak ne kadar sessiz kalırsak bu olaylar o kadar hızlı ve fazla büyür.
Şurası bir gerçek ki; Avrupa'da gençlik bitmiş, sorumluluk duygusu yok olmuş tüm Avurpalı halkı çıkarcı bir hale gelmiştir. Birlik ve bütünlüklerini sağlamayı ancak terör üzerinden sağlamaya çalışması yıkılışın başlangıcıdır. Bir kaç pisikopat buluyorlar sonra uzun tespihli ve uzun sakallı bir ajan müslüman kimliyği ile dolarları zavallıların eline sıkıştırıyor. Cennet'e gitmek için cihat çağrısı yapıyor. Biraz eğitim sonra halkın üzerine salıyorlar. Avrupa'nın işi artık teröristlerin eline düştüysi Avrupa'nın son çırpınışının başlangıcı olabilir.
Oysa bizler öğle bir genç nesile sahibiz ki, onlar ne PKK'nın aldatmacılığına inanarak Kürt devleti kurma sevdasına kapıldılar. Ne de faşist bir kimliği benimseyerek Arapların birbirlerini boğazladıkları gibi bir oyuna ve fitnesel yumağa kanmadılar. Bu demek o ki bu yüzyıl bizim yüzyılımız olacak.