Fakirin Sahtesi İle Gerçeği

Fakirin Sahtesi İle Gerçeği

Kıymetli olan her şeyin sahtesi var. Fakirliğin de fakir olmanın da sahtesi var.

Sahte: Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece, uydurma
             Gerçek olmayan, yalancı, yapmacık
             Gerçek olan bir şeyin aslına benzetilerek yapılan davranış ve hareketlere de sahte denir. 


Hemen hemen herşeyin sahtesi vardır. Peki bu neden kaynaklanır, bu o şeyin kiymetinden kaynaklanır. Kıymetli olan şeylerin sahtesi yapılır. Doktorun sahtesi, Öğretmenin sahtesi, altının sahtesi, paranın sahtesine dünya insanlığı şahit olmuştur. Tarihte sahte peygamberler ortaya çıkmıştır. İnsanlık bunlara tanık olmuştur.
Takliti yapılmaya çalışılan bir şey de fakirliktir. Fakir insanların taklitini yaparak kendisini fakir gibi gösteren sahte fakirler de var.  Tanımda kiymetli olan şeylerin sahtesi ortaya çıkar demiştik. O zaman fakirlik de kiymetli midir diye bir soru aklımıza gelir. Evet aslında fakirliğe tahammül eden kimseler kiymetli kimselerdir. Hatta size şunu söyleye biliriz ki, Hz. Adem a.s’dan sonra Hz. İbrahim döneminde kadar müminler fakir olurdu.
Hz. İbrahim Allah’a şöyle bir sorusu olur. "Allah’ım neden Müminler hep fakir olur," diye bir soru yöneltir.
Yüce Allah Hz. İbrahim (a.s)’a "Cennet’te bir derece ve mertebe var ki o mertebe ve dereceyi ancak tahammül ederek sabır gösteren fakirlere verilecektir. Ondan dolayı Müminlerin fakir olunmasına taktir buyurdum."
Hz. İbrahim (a.s) da "Allah’ım o zaman bizim grurumuz rencide oluyor ve bizimle putperestler alay ediyorlar, bundan dolayı bizlerden de zengin kıldığın kimseler olsun."
Allah’u Teal (c.c.) Hz.İbrahimin bu duasını kabul ederek bundan sonra karşılıklı her iki tarafın da zengin ve fakirleri taktir edilmiştir. Yani putperest ve kâfirlerin de hem zengin olanları hem de fakir olanları olur, aynı durum Allah'a iman eden insanlar arasında da zengin ve fakirler olmuştur. 
Bir fakirlik var ki, GERÇEK FAKİRLİK; evin çalışanı, gelir getireni olmaz, baba herhangi bir nedenle savaş, iş kazası, ya da  hastalık nedeniyle ölmüştür veya evin sorumluluğunu taşıyanlardan biri veya ikisi çalışamayacak kadar hastadır. Bu nedenle aile fakir olabilir, biz buna gerçek fakirlik diyoruz.
Gerçek fakirler toplum için aslında bir nimettir. Çünkü toplumda bir yardımlaşma ve dayanışmayı ortaya çıkarır. İnsanların Allah rızası için kendi kazançlarını başka birileri ile paylaşma yoluna gider.
Böyle olunca Allah o toplum için nimetlerini bollaştırır. İslam ışığının güç kaynağı olan hadislere baktığımızda eğer toplum fakirlerinin sorunlarına eğilmez, onlarla ilgilenmezse o zaman Allah o topluma veya o toplumdaki şahsa musibet indirir.

Ama şunu da unutmamak gerekir ki; bir hadiste şöyle buyrulmuştur; fakirlik bir kapıdan girdiğinde iman diğer kapıdan çıkar. 
Bu nedenle toplum birbirleri ile Allah rızası için dayanışma içinde olmalı, toplumdaki gerçek fakirlere el uzatmalı onlara yardım edilmelidir.
Ama böyle olduğunda ortalığı kasıp kavuran bir problem ortaya çıkar, o da sahte fakirler. Bunun iyi teşhis edilip ayrıştırmak lazım. Sahte fakirle hakiki fakirlerin üzerine bir kara bulut gibi çökerek onlara gelebilecek yardımların yönünü kendilerine çevirirler.
Gerçek fakirler hiçbir zaman el açıp dilenmezler, evde kendi yağlarıyla kavrulurlar.
Sahte fakirler ise dilencidirler, yüzsüzler, yalancılar, aldatmağı meslek edinmişler ve el açmaktan hoşlanırlar.
Gerçek fakirleri ancak mahalle ve komşuları tanır.
Sahte fakirler ise bütün köşe bucakta oturup  el açarlar. Tanınmayan bu sahte fakirlere yardım yapmak onların sayısını artırır. Çünkü birçokları var ki gerçekten fakir değil fakirliği meslek edinmiş sahtekarlardır. Bu nedenle yardım yaparken kime yaptığımızı bilmeliyiz. 
  Hindistan’da bir Aktör gerçek fakirleri teşhis etmek için ilginç bir yönteme başvurur. Onu da Okulumuz Felsefe öğretmeni Beser Koç’un paylaşımından veriyorum.  

 

Google+ WhatsApp