ÇALIŞMA

ÇALIŞMA

 

Sayın seyirci ve dinleyiciler herkese merhaba, programımıza hoş geldiniz.

İslam’da ilmin amacı ve tanımı, İslamiyet’in ilme, bilme, bilgiye verdiği önem ve değer üzerinde duracağız.

 

Bilmek, varlığı kesin olan kanıtlanabilen bir şeyin var olduğunu kabul etmektir.

Aynı zamanda varlığı kesin olan bir şeyin zihinde, akılda yarattığı varlık belirtisi ve olgusudur.

Bilmek; “Akıl sahibi olan insanın, kendisinin dışında bulunan şeyleri olduğu gibi kavramasıdır.”

İnsanın bir şeyin manasına yani hakikatine ulaşmasıdır.”

 

Meseleyi bir örnekle açıklayacak olursak; evrenin varoluşunu fiziksel, kimyasal vb. yönlerden inceleyen, sistematik bir şekilde çalışan ve olayları kronolojik sıraya göre inceleyen ve araştıran tüm bu çalışmaların bütününe ilim veya bilim denir.

 

Peki nedir bu ilim veya bilim, bunu biraz daha açmaya çalışacak olursak;

İlim, dilimize Arapçadan geçmiştir ve tam Türkçe karşılığı olarak "bilim" demektir.

Yani  "özellik" ve "nitelik"leri kesin olan bilgiye bilim veya ilim denir.

''İlim'' kelimesinin eş anlamlısı ''bilim''dir. İlim veya bilim kelimesi ''bilmek'' kelimesinden türetilmiştir.

Günümüzde ise daha çok bilim; belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecine bilim denmiştir.

 

Yani; genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgiye bilim denir.

 

İlim ile ilgili en ünlü dizeler muhtemelen Türk dilindeki şairlerin atası sayılan halk şairi Yunus Emre'ye aittir,

 

İlim, ilim bilmektir, 

İlim kendin bilmektir, 

Sen kendini bilmezsen, 

Bu nice okumaktır? Demiş ünlü halk şairi Yunus Emre

 

Bir milletin hayatını sürdürebilmesinin ilk şartı, ilimdir. İlim, hayat ve dirilik kaynağıdır.

Bir hadiste- İlmi sohbetlerde, hedef Allah olduğu takdirde, “ölü kalpleri” dirilteceği buyrulmuştur.

 

İslam dini; halkı sürekli ilim öğrenmeye teşvik etmiş ve hatta onun gerekli ve farz olduğunu bildirmiştir.

 Bu babda şehirlerde ve büyük kentlerde ilme ulaşmak daha kolay olduğundan İslam, halkı köylerden şehirlere giderek şehirlerde yaşamaya teşvik etmiştir.

İslam; bizleri, cehalet içine düşülmemesi üzerine uyarmıştır.

 

Peki İslam neden ilim, öğrenmeye bu kadar teşvik etmiş olabilir. Çünkü varlık alemi ilim üzerine kuruludur. Güneşin, gezegenlerin, ayın, yıldızların hareketleri bir hesap üzerine kuruludur.

Organlarımızın çalışma düzeni, kuşların uçuşu yani her şey ince bir hesap üzerine kuruludur.

 

Allah’ı idrak etmenin varlık âlemini anlamanın tek yolu ilmi bilgilerledir.

Hadislerde cahil olarak ölünmemesi, ömür boyunca ilim elde etmeye yönelik çalışmalara teşvik edilmişiz.

Bu nedenle peygamberimiz bize “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” buyurmuştur.

 Ahret’te sorgusu yapılmayarak direk cehenneme gönderileceklerden birisi de cehalet üzerine ölen cahil kimseler olduğu özellikle hadislerde vurgulanmıştır.

 

İlim peşinde koşan kimse, gündüzlerini oruç, gecelerini ibadetle geçiren kimse gibidir.

“Alimin Mürekkebi, şehidin kanından daha üstündür,” sözü de yine bize buyrulan hadislerdendir.

 

******************************************

İlimin Amacı; günümüzde olayları neden-sonuç ilişkisi içerisinde açıklayarak, insanları daha iyi yaşam şartlarına ulaşmasına yardımcı olmak amacıyla öğrenilerek geliştirilir.

 

Bir hadiste; “Eğer insanlar ilim öğrenmedeki hayrı bilselerdi, derin okyanuslara dalmak ve ölüm tehlikesini göz önüne almak pahasına onu arayıp bulurlardı.”buyrulmuştur.

 

İslam, ilim öğrenmeye o kadar önem vermiştir ki, ilim yolunu, cennet yolu bilmiştir.

 

Büyük İslam Peygamberi “Kim, ilim öğrenmek için bir yolu kat ederse, Allah onun önüne cennete giden bir yol açar,” buyurmuştur.

 

Tarihteki ilmi gelişmeleri İslam açısından ele alıp incelediğimizde;

Allah insanlardan üç şey istiyor:

-Cahil kalmamak için bilgili olmayı

-Güzel ahlak sahibi olmaları, Allah’ın ahlakı ile güzel ahlak sahibi olmayı

-Allah’ın verdiği nimetler karşısında iman ederek şükretmeleri

 

 Kur’an’da Lokman Sûresinin 27. ayetinde  "Yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa, bunlar gibi yedi kat daha deniz olsa yine Allah'ın kelimelerini yazmağa yetmez" buyrulmuştur.

 

İlmin kaynağı Allah’tır. Allah yeri ve zamanı geldikçe peygamberleri aracılığı ile insanları ilim ve bilgi yönünden eğitip öğretecek peygamberler göndermiştir. Dünya tarihinde ilk defa bilgi ve ilim yönünde çığır açacak bir peygamber Hz. İdris (a.s)’ olmuştur.

 

Sümerler, Babiller, Eski dönem Roma ve Yunan uygarlıklarının sahip olduğu temel bilim  Hz. İdris (a.s)’ın öğrettiği bilgiler sayesinde olmuştur.

Peki kimdir Hz. İdris (as.)

 

İyonyalılar veya Antik Çağ Yunanlılar  dönemindeki ünlü bilginler ve filozoflar Hz. İdris as.’ın öğretileri ile yetişmişlerdir. Eflatun gibi ünlü filozoflar, Hz. İdris as’ın öğretileriyle yetişmiştir

 Hz. İdris (a.s) öğretilerini, Antik Çağ düşünür ve Felsefecileri dönemin bazı şahsiyetlerini belirli yerlerde toplayarak ders olarak işliyorlardı.

 

Zaten “İDRİS” denmesi bu nedenledir.

İdris; ders veren, bilgi veren, ilim veren manasındadır.

 

Akedemi, lise (li’zı) gibi bazı terimleri de o zaman toplanıp ders gördükleri bahçenin adından almıştır.

Hz. İdris döneminde:

*İlk yazıyı geliştiren idris (a.s) olmuştur.

      *Ayrıca; İlk yıldız ilimleri ve burçlar,

      *İlk defa atı evcilleştirip ata binen o olmuştur.

      *İlk defa terzilik yapmıştır. İdris Peygamber hükümdarlık yaptığı dönemler de olmuştur. Buna rağmen terzilik yaparak geçimini kendisi sağlamaya çalışmıştır.

Hz. İdris döneminden sonra artık insanlar hayvan derisi yerine elbise giymeye başladılar.

İdris (as) ile ilgili Ayetler.

Meryem 56-57

Enbiya; 85-86. ayetler

 

 Hazreti İdris çok iyi bir terzi idi. İnsanlık tarihinde ki terzilik mesleği Hz. İdris ile başladığı bilinmektedir. Ayrıca Hz. İdris terziliğin yanı sıra astronomi ve matematikle de uğraşmış bir peygamberdir. Yazının gelişimine de büyük katkı da bulunmuştur.

 

Google+ WhatsApp