Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar

HUKUK ALANINDAKİ İNKILÂPLAR 

Hukuk, vatandaşların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen yazılı kuralların bütünündür.

  • Türk Medeni Kanununun Kabulü
  • Anayasalar
  • Kadın Haklarının Verilmesi

 Osmanlı Devleti kurulduğu günden itibaren şer'i, örfi ve fethedilen yerlerin de hukuki yapısına göre  yönetilmeye çalışılmıştır. Bunlara ek olarak Osmanlı sınırları içinde bulunan azınlıkların da kendi hukuki uygulamaları mevcuttu. Bu nedenle Osmanlı Hukuku, çok hukuklu bir sistemdi ve ülke topraklarında hukuk birliği yoktu.  Kuruluş döneminden sonra devlet büyüyüp geliştikçe yeni kanunlar yürürlüğe giriyordu.  Adalet işlerine kazaskerlere bağlı olan kadılar bakmaktaydı. Fakat devletin gerileme ve çöküş döneminde adil uygulanamayan hukukta tamamen bir çöküş yaşandı. Tanzimat, Islahat Fermanı ve Meşrutiyet ile getirilen yenilikler durumu daha da karmaşık bir hale sokmuştu. Son düzenleme ile devletin hukuk kuralları “Mecelle” adıyla oluşturulmuştu. Bu kanun İslâm Hukuk sistemi ve günün ihtiyaçları göz önüne alınarak Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında oluşturulan bir heyyet tarafından hazırlanmıştı.

Not: Mecelle şer'i mahkemelerde 1877-1826 yılları arısında hukuki kaynak olarak kullanılmıştır. Bu kanun, medeni kanunları (şahıs, aile ve miras) içirmektedir. Mecelle,, adliyede hukuk birliğinin temelini de atmıştır. 

-Osmanlı Devleti’nde hukuk birliğinin olmaması
-Çağdaş Batılı hayatın ihtiyaçlarına cevap vermemesi
-Batı medeniyetini ülkeye getirmek için batı hukukuna yönelme
-Devlete laik bir kimlik kazandırma isteği
-Ceza ve yargılama usullerinin yetersizliği vb. konular hukuk alanında yenilikler yapmayı gerektiriyordu.

     Medeni Kanunla kişilik haklarının korunması, evlenme, boşanma, miras vb. her türlü ilişkileri düzenlemektedir. Medeni kanun bu yönüyle ihtiyaçlara cevap verecek tarzda olmalıydı.  “Mecelle” yeni ihtiyaclara cevap veremiyordu. Yeni bir kanun hazırlaması da çok zaman alabilirdi.

    Bunun için Atatürk’ün emri ile 1923 yılında Adalet Bakanlığı; yürürlükteki kanunların yenilenmesi amacıyla komisyonlar kurmuş, Batılı kanunlar incelenmiş ve ülkemizin ihtiyaçlarına uyarlanarak yeni kanunlar oluşturulmuştur.

     Cumhuriyet döneminde yapılacak yeni kanunlarla tüm vatandaşların kanun önünde eşitliğinin sağlanması ve diğer inkılapların da güvence altına alınması amaçlanmıştır. Bu amaçla Avrupa ülkelerinin medeni kanunları incelendikten sonra İsviçre Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu ile birlikte tercüme edilip düzenlenerekek yürürlüğe girdi. Ayrıca İtalya ve Alman kanunlarından da yararlanıldı.

  1-Yeni Türk Medeni Kanununun kabulü  (17-ŞUBAT-1926):

-Kadın ve erkek sosyal ve ekonomik olarak eşit hale getirildi,
-Tek eşli evlilik kabul edildi.
-Resmi nikâh zorunluluğu getirildi.
-Evlenmelerde iki tarafın isteği esas alındı,
-Boşanma şartlara bağlandı. Böylece çocukların da hakları güvence altına alındı
-Mirasta kadın-erkek eşitliği sağlandı. 

    Türk Hukuk Sistemindeki İnkılap süreci sadece medeni kanunun kabulü ile sınırlı kalmadı. Hukuk sisteminin tüm alanları, Avrupa Devletlerinin uygulamış olduğu hukuk sistemleri esas alınarak çağdaş Türk hukuk Sistemi oluşturuldu.
-Medeni Kanun İsviçre Medeni Kanun'u örnek alınarak kabul edildi.


 İsviçre Medeni Kanununun örnek alınmasının sebepleri; 
 Avrupa'da hazırlanan medeni kanunların en sonuncusudur.
Çeşitli problemlere pratik  çözümler getirmesi.
Daha önce çıkan yasalarda görülen aksaklıkların giderilmiş olması sebebiyle örnek alındı.

17-Şubat-1926'da kabul edilen ve 4-Ekim-1926'da yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile:

    - Birden fazla kadınla evlenme kaldırıldı.
    -Evlenme işlerinin şahitler ve resmi nikâh memuru huzurunda yapılması esası getirildi. Resmi nikâhtan sonra dini nikah kıyılması serbestti.
    -Kadın da erkek gibi boşanma davası açabilecek, ancak boşanmaya hakim karar verecekti.
    -Boşanma halinde kadın ve çocuğun hakları güvenceye alındı.
    -Miras hukukunda, kadın ve erkeğin eşitliği sağlandı.
Borçlar Kanunuİsviçre Borçlar Kanunundan alındı. (22-Nisan-1926)
Ceza Kanunuİtalya'dan alınmıştır. ( 1 -MART-1926)
Hukuk Muhakemeleri Ulusal Kanunu, İsviçre'den alınmıştır. (5- EKİM-1927-Y. GİR. )
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Alman Kanunundan alınmıştır. (20-AĞUSTOS-1929-Y. GİR.)

-İdari Hukuk Fransa'dan uyarlandı. (1929)

     ANAYASA HAREKETLERİ:

        Devletin niteliğini, kurumlarının işleyişini, vatandaşların temel hak ve sorumluluklarını belirleyen temel yasaya anayasa denir. 
  İlk Türk Devletleri töre adı verilen yazılı olmayan Türk devlet geleneğine göre yönetildi.
İslamiyet’in kabulünden sonraki süreçte İslâm Hukuk Sistemi'nin yanında Türk Devlet Geleneği devlet yönetiminde bağlayıcı olmuştur.  Çağdaş anlamda anayasal sürecine XIX. Yüzyılda Tanzimat ve İslahat Ferrmanlarının ilanı ile ilk adım atılmıştır.
Meşrutiyet Dönemi’nde Kanuni esasi ilan edilmiştir. 
 
        Medeni Kanun; evlenme, boşanma ve miras haklarını belirleyen aile hukukuna medeni kanun denir. Medeni hukuk ilgili işlemler Osmanlı döneminde İslam hukuk sistemine göre çözümlenmekteydi. Osmanlı Medeni Kanunu Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında oluşturulan Mecelle denilen kanun ile geliştirilerek sistemli hale getirildi. Bu kanun İslam hukuk sistemi ve günün ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlanmıştı. Bu kanun 17 Şubat 1926’da İsviçre Medeni Kanununun kabulüne kadar yürürlükte kaldı. 
   
1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu )

-Egemenliğin millete ait olduğu,
-Kuvvetler birliği  sistemi hakimdi. Yani yasama, yürütme ve yargının TBMM’nde toplanması.
TBMM’nin devleti yönetecek en üstün organ olduğu,
-1924’te günün şartlarına göre 2. anayasa yapılmıştır.
-Yeni Türk Devleti'nin ilk yazılı anayasasıdır.
-23 maddeden oluşan bu anayasa olağanüstü şartların gerektirdiği acil ihtiyaçları karşılamak için hazırlanmış kısa bir anayasadır.
-Kuvvetler Birliği ilkesini ve "Meclis Hükümeti" sistemini benimsemiştir.
-29-EKİM-1923'de yapılan bir değişiklikle "Türkiye Devleti'nin Hükümet Şekli Cumhuriyettir" hükmü eklendi.

Bu anayas geçiş döneminin şartlarına göre hazırlanmakla birlikte demokratik nitelik taşımaktaydı. 

1924 Anayasası

  20 Nisan 1924'te yürürlüğe giren 1924 Anayasısı, Teşkilatıesasiye Kanunu'nu yürürlüükten kaldırdı. 

Bu Anayasa 105 maddeden oluşmaktadır. İkinci Anayasadır. Bu anayada kuvvetler ayrılığı esas kabul edildi. Meclis hükümeti sistemi yerine kabine sistemi getirildi.  
1924 Anayasasına göre "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." 
Yönetim şekli Cumhuriyet, dili Türkçe, başkenti Ankara ve dini İslâm'dır. Egemenliğin temsilcisi TBMM'dir. 
10-Nsan-1928'de yapılan değişiklikle' Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini İslamiyet’tir. " Maddesi çıkarıldı, Laik Devlet esasına geçildi.
5-Şubat 1937'de yapılan değişiklikle Atatürk İlkeleri Anayasa girmiştir. 
                 

Not:Türkiye’de Mustafa Kemal’den sonra en az 50 defa medeni kanun değişmiştir. Bunun nedeni yöneticilerin başka ülkelere hayranlığıdır.
Uyarı:Türk Anayasaları: Tarihte 6 kez anayasa yapılmıştır. Bunun ilk 2’si Osmanlı, 4’ü ise Cumhuriyet döneminde yapılmıştır. 

 

Not: Osmanlı’da çok hukuklu bir yapı vardı. Bunun sebebi; İslâm dinindeki mezheplerin olması, fethedilen yerlerde farklı kültür ve ulusların olmasıdır. Bu durum İslâm Mezheplerinden doğan bir kargaşaolmayıp, Osmanlı ve Batı hukuku arasındaki kargaşadan kaynaklanmaktadır.

-Kadınların kamu yönetiminde olmaması İslam’ın değil Osmanlı’nın tercihiydi.
-Osmanlılar savaşçı bir milleti. Osmanlılarda kadın savaşa gitmezdi, bu doğru bir karardı.
-O günün hiçbir ülkesinde kadınlar başkan olmamıştır. Zaten gerekli de değildi.
-Batı’daki sanayi inkılabından sonra güçlenen kapitalizm etkisiyle kadınlar da  çalışma hayatına atılmaya başlamışlardır.
-Osmanlılardaki mahkemeler ilkel değildi. O zaman mahkemelerde tek yetkili “kadı” idi günümüzde ise mahkemelerde tek yetkili “hakim”dir. 
-Osmanlılarda şahitlerin olmasını bazı tarihçiler rüşvet ile değerlendirmişlerdir, şimdi ise yalancı şahitler yok mu?
-Osmanlı hukuki ile Cumhuriyet hukuku arasındaki fark laikliktir. 

Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar

1924 Şerriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı
1924 Şerriye Mahkemeleri Kaldırıldı.
1924 Anayasası yürürlüğe girdi.
1926 Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
1926 Medeni Kanun kabul edildi (İsviçre'den uyarlandı.)
1926 Ceza Kanunun kabul edildi. (İtalya'dan uyarlandı)
1926 Borçlar Kanunu kabul edildi (almanya'dan uyarlandı.)
1928 Devletin dini İslam'dır hükmü anayasadan çıkarıldı.
1929 İdare Hukuku kabul edildi. (Fransa'dan uyarlandı)
1930 Kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı.
1934 Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.
1937 Atatürk ilkeleri anayasaya konuldu.

Sonuç:

-Bütün bu inkılaplarla birlikte Türk hukuk sistemi çağdaş Avrupa hukuk sitemleriyle eşit düzeye getirilmek istenmiştir. 
-Azınlıklar kendi mahkemelerini kapattılar.
-Avrupa Devletlerine bağlı mahkemeler kapandı.

       KADIN HAKLARI VE ATATÜRK        

 

      Aile, toplum hayatının temelidir. Atatürk, ailenin önemini şu sözlerle belirtmiştir. "Medeniyetin esası, ilerlemenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta yozlaşma, muhakkak sosyal, ekonomik ve siyasi bozulmaya sebep olur. "

Bir başka konuşmamda; "Bugünün anaları için, gerekli özellikleri taşıyan çocuk yetiştirmek, çocuklarını bugünkü hayat için yararlı bir üye durumuna getirmek, pek çok yüksek nitelikleri taşımalarına bağlıdır. Bundan dolayı kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar" diyordu. Atatürk, kadınların eğitimi konusuna hemen her konuşmasında yer vermiş,

    1926 Medeni Kanunu ile kız öğrencilerin yüksek öğrenim ile ilgili imkanlarının gelişmesine katkıda bulunmuş, 1927 yılında bütün ortaokullarda karma eğitim başlatılmıştır. Kadınların okuma-yazma öğrenmelerine de Atatürk büyük ölçüde önem vermiştir. Kadınlarımız Medeni Kanun ile meslek seçme hakkına kavuştular.

     Kadın Haklarının Sağlanması:

-Birden fazla kadınla evlenmek yasaklandı.
-Evlenmede kadın ve erkek için yaş sınırı getirilerek küçük yaşta evlilikler kaldırıldı.
-Boşanma konusunda erkeğe tanınan haklar kadına da tanındı.
 
-Kadınlarımızın siyasi hakları ise; 
    1930 yılında belediye seçimlerine katılma, seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
    1933’te Muhtarlıklara seçilme hakkı tanındı.
    1934 'de milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
 
NOT: Türkiye’de kadınlara verilen siyasi haklar, birçok batılı ülke kadınlarından daha önce verilmiştir.
 

Google+ WhatsApp