Kürt Tarihi; Kürtler Kim?

Kürt Tarihi; Kürtler Kim?

Tarihten Günümüze Kürtler/ Kürt Tarihi

   

Kürt (veya Kurd) kelimesi etimolojisi oldukça tartışmalı bir durum olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Oysa Kürt tarihi yapılan araştırmalara göre oldukça açık ve tartırşma götürmeyen bir sonuçla karşılaşmaktayız.

Kürtler; İran, Irak, Ermenistan, Türkiye, Suriye'de yaşamaktadır.

Kürtçe dili; Ağırlıklı olarak Farsça,  Arapça,  Türkçe kelimelerden oluşmaktadır. Kürtçe; grametik kural olarak da Farsça ile benzerlik gösterir.


Kürtlerde Dini İnanış:


Din olarak Kürtler arasında Hıristiyanlık, Yahudilik, Nasturi, Yezidi, Kalbini  ve Müslümanlık yaygındır. İslam Dini’ni kabul eden Müslüman Kürtler: Şii, Hanifi Şafi ve Alevilik mezheplerine tabidirler. Kürtlerin çoğunluğu Şafilik mezhebi itikadine göre hayatlarını düzenlemişlerdir.  Bunun sebebi Eyyubiler döneminde Eyyubi devletinde devlette aktif görev verildiğinden Şafilik mezhebi Kürtler arasında hızla  yayılmıştır.

Kürtler silah zoruyla mı Müslüman oldular? Hayır bu mümkün değil. O zaman Gürcüler, Rumlar, Ermeniler neden Müslüman olmadılar. Eğer zorlama olsaydı onlar da Müslümanlaşmış olacaklardı. 

Kürtler ilk defa Kadisye savaşı ile İslam Dini ile tanışma şerefine nail oldular. O dönem İslam önderleri Kütlere;

Sizleri dinlerin zulmünden kurtarıp İslamın adalet anlayışına teslim olmanız için geldik.

Sizi kula kulluktan kurtarıp Allah'a kul etmek için geldik

İnsanlar ile Allah arasıdaki düzmece tanrıları ortadan kaldırmak için savaş yapmaktayız. Bu sözler İran halkına çok cazip gelir ve kendi hür iradeleriyle İslam dinini kabul ederler. İslamiyet öncesi Kürtlerden bahseden, ne Hititler döneminde, ne Roma ve Bizans tarihinden Kürtler ile ilgili tek kelime bile tarihi kaynaklarda yoktur. Özellikle Abbasiler döneminde merkezi yönetimin zayıflaması sonrasında tevaifimülük denilen beylikler kurulmaya başlamıştı. İşte bu tevaifimuluk döneminde Kürt Beylikleri ortaya çıkmıştır. Eyyubiler döneminde ise Şafiliğin yaygın olarak yayıldığı halk kitlesi olmuşlardır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki İslamiyet öncesi Kürtlere ait Kürtlerin varlığını anlatan tek bir bulgu yoktur. Kürtlerle ilgili İngiliz gezgin İslam dünyasını bölmek amacıyla  "Kurdevar" Bütan bölgesinde Karduk veya "Karduka" kelimesinin Kürt olabileceği iddasını ortaya atmıştır. Bu teoriyi destekleyecek tek bir bulgu yok.  Yani bir İngiliz gezgin Kardukların Kürt olduğunu iddia etmiştir. Abbasiler sonrasında Selçuklular döneminde merkezi yönetimin zayıflaması sonucu Kürtistan Beylikleri kurulmuştur. Bunlardan birisi Mervanilerdir. Mervaniler bir Kürt beyliğidir. 

Diyarbakır 639'da Suryanilerden alındı. Suryanilerin aslı Asurlara dayanmaktadır. 

Medreseler Melikşah Döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Özellikle Fatimilerin etkisini kırmak için Nizamü'l Mülk döneminde Medreseler yaygın olarak açılmaya başladı. 

Kuran-ı daha iyi anlamak

-Resmi olarak Medreselerde Arapça ve Farsça ders verilmiştir. Ama medrese öğrencilerine ayrıca kendi ana dillerine yönelik dersler de vermiştir.  Kürtlerde hafızlık geleneği pek yok. Medreseler ve masrafları tamamen halk tarafından testeklenmiştir. Medrese öğrencileri genelde fakir köylü çocukları buralara gelerek eğitim almışlardır. Medreselerde Kur'an, Hadis, Mantık, Coğrafya gibi dersler öğrenilirdi. Ayrıca Felsefe, Mantık, Cebir (Matematik) gibi dersler de okutulmuştur. Medreselerde okuyan öğrenciler yeterlilik derecesine ulaştığında "İcazetname" adında bir belge verilir. İcazetnamesi olan medrese öğrencisi herhangi bir Kürt köyüne gider  orada imam olurdu. Bunlara "Mele" denmiştir.  Melelerin masrafları köylü tarafından karşılanmıştır. Kürt dilini en güzel kullananlar medrese öğrencisi imamlar olmuştur. Kürtler Yahudilere "cuvi" demişlerdir. Peygamberin torunlarından bazıları mevcut baskılardan kurtulmak için kürt köylerine sığındığında bunlara sahip çıkmışlar seyyit demişler. Seyyitlerin bakımını üstlenmişler. 

Said-i Nursi; seyyit değildir, kendi ağzından da kendisinin seyyit olduğuna dair bir söz söylemişliyi yoktur. Said-i Nursiye seyyit lakabını Türk İslamcılar yakıştırmıştır oysa ki bu doğru değildir. 

Kürtler içinde en yaygın tarikat Nakşilik tarikatıdır. Hatta nakşilik Kürtlerin milli tarikatı olarak bilinir. 

Bunun haricinde; Rufailik ve Kadrilik tarikatları da Kürtler arasında yayılmış tarikatlardandır. Ayrıca 19. yüzyıldan itibaren kesnizaniler adında bir tarikat üremiştir. Bunlar tamamen İngiltere, ABD ve İsrail emellerine hizmet etme amacına yönelik ortaya çıkarılan çakma tariktalardır. Kesnizaniler ABD'nin Irak işgalinde Irak ordusu ve devlet sistemi içine sızan bu tarikat üyeleri Irak yönetim ve ordusunu tamamen etkisiz hale getirerek emir komuta zincirini pasivize etmişlerdir. Bu nedenle ABD; İngiltere ve Fransız güçleri 1 milyona ulaşan Irak ordusu karısında hiç bir engel ile karşılaşmadan bu topraklara girmişlerdir. 

Dil

Kürtler temelde İran halkıdır. Farklı dil, lehçeler ve alt lehçeler kullanmaktadırlar. Dil bakımından homojen bir yapı mevcut değildir çoğunluğu İran kökenli bir halklardan oluşmaktadır.

Din: Genellikle onlar da İran halkı gibi mecusi inancına tabidirler.  Ayrıca zerdüşlük, Ezidilik (Yezidilik) inancı vardı. Persler döneminde Tanrı'ya "Yezdan" denirdi. "Ezidilik" veya "Yezidilik" bu kavram olarak aynıdır. Sadece şive farklılığından böyle söylenmiştir. İran halkı temelde İslamiyet'in doğuşuna kadar üçe kısımdan oluştuğunu görmekteyiz. İran halkı Pers ve Sasaniler döneminde Hristiyanlık, Mecusilik olarak ikiye ayrılmıştır. İran halkının Hristiyan olanları bugünkü Ermenileri oluşturur. İslamiyet'in doğuşundan sonra özellikle Eyyubiler döneminde İran halkının bir kısmı içinde Şafilik yayıldı. İşte Şafi mezhebine tabi olan İran halkı sonraki dönemlerde özellikle 19. yüzyıldan sonra Kürt denmeye başlanmıştır. 

  Kürt Tarihi:
Kürklerin ilk yerleşim yerleri Zağoros dağlarıdır.
Kürt tarihi ile ilgili Bitlis Beyi’nin "Şeref Han" adıyla yazılan eseri gösterilmektedir. Bu eserin orijinali yoktur. Bu nedenle bu eserin Bitlis Beyi’ne ait olduğu gerekçesi ile Kürt Tarihini bu kitaptaki yazılanlara göre başlatılmaktadır.  "Şeref Han" adıyla yazılan eserin orjinalı olmadığından  Bitlis Beyi’ne ait olduğu şüphelidir.Tarihte ilk defa Rus ordusu içinde çalışan Fransız asıllı oryantalist François B. Charmoy bölge halkını Osmanlılara karşı kışkırtmak için Kürtler üzerinde çalışma yapmışlar. Sözde  “Şerefnameyi” İran'daki el yazısı eserlerinin içinde bulduklarını iddia etseler de eserin orjinalı olmadığından bu güvenilir değildir. Çar’ın hizmetinde olan Charmoy bu kitabı şekillendirmiştir. bu eserin Orjinali yoktur çeviri yaparken dağda yaşayan konar-göçer anlamına gelen “Ekrad” kelimesinden türetilerek “Kürt Ulusu” yaratılmaya çalışılmıştır.

Gerçek o ki; Batı “Ekrad” kelimesinde Kürt Ulusu yaratmaya çalışmaktadır. Ayrıca Rus ordusu içinde iki Rus subayı Vilademir Minorsky ve Basili Mikitine Osmanlı topraklarındaki bölge halkını kışkırtmak ile görevlendirilmişlerdi. Bu iki Rus Subayı hazırladıkları çalışmalar 1940 yılında basılan Kürt tarihi adlı eser Şerefname'de sonra en çok ilgi gören kitaptır. Ruslar İkinci Dünya Savaşı yıllarında Basra’ya kadar olan yerleri ele geçirmek için Kürtleri ayaklandırma yoluna gitmişlerdir. Rusların Kürt tarihi ile ilgilenmelerinin temel sebebi İkinci Dünya Savaşı’nda bölgede iç karışıklık çıkarmak ve sonra bu bölgeyi ele geçirmekti.
   

Osmanlılarda ilk defa tazminat döneminde Ahlat merkezli olmak üzere Kürtistan Eyaleti ilan edilmişse de sonradan bunun sakıncaları görülünce bu isimli eyalet lağvedilmiştir. Ahlat bir defasında Alpaslan döneminden itibaren Türklerin ağırlıklı olarak yerleştikleri bir yerdi. Tanzimat döneminde Batının desteğini almak için bu bölge Kürtistan Eyaleti ilan edilmişsede sonradan bu durumdan vazgeçilmiştir.

Tarihte ilk defa Tanzimat’la başlayan çalışma süreci, 1898 yılından itibaren Kürt tarihi yaratılmaya çalışılmıştır.
 

Kürtlerin Kökeni:

 Kürtlerle ilgili ilk defa tarihte Mesudi bahsetmektedir. Mesudi Kürtlerle ilgili olarak: “İnsanlar Kürtlere gelince insanlar onların kökeni hakkında ihtilafa düşmektedir.”  Burada Mesudi bu bölgede yaşayan halkın çeşitliliğinden bahsetmektedir.  Şerefname’de hiçbir zaman Kürt kelimesi ve Kürdistan'dan bahsedilmemiştir.

Hitit tarihinde Türklerin Anadolu'yu fethi ne kadar, Kürt veya Kürdistan kelimesini rastlanmamıştır.
Selçuklular döneminde Anadolu'da Kürdistan diye bir yerden bahsedilmemiştir. Selçuklu sultanı Sencer döneminde İran ve Irak bölgesinde bulunan dağlık alanlar Kürdistan olarak adlandırıldığını görmekteyiz. Bu eyaletlerin Merkeze bağlı dağlık eyaletler Kürdistan olarak adlandırılmıştır.  İlhanlı (Moğol) döneminde Moğol baskı ve zulmü karşısında İran'dan Anadolu'ya büyük göçler oldu. Moğol baskısı nedeniyle Anadolu’ya göçlerden sonra bu bölge ilk defa Kürdistan olarak anılmaya başlandığını görmekteyiz.

  Osmanlı tarihinde Tanzimat döneminde idari birimlerde yapılan değişiklikle  ilk defa bu bölgeler sancak veya kazaların bulunduğu coğrafi bölgeler Kürdistan olarak adlandırılmıştır. Bugünkü Kürdistan adlandırılması tamamen 19. yüzyılın kurgularındandır. Tanzimat ile başlayan Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın İngiltere'nin desteğini almak için İngiltere'nin istekleri doğrultusunda kurgulanan bir tezgâhtır.
         Bu bölgeleri Osmanlılar Tanzimat döneminde kadar merkezde atadıkları sancakbeyleri (valileri) tarafından yönetilmiştir.

    Kürdistan tabiri “Ekrad”dan türetilmiş bir kelimedir.  Dağda yaşayan konar-göçer anlamına gelir. Kürtçede kürdün anlamı yoktur. Kürt kelimesi son iki yüzyılda halkı bölmek için kurgulanan bir tezgâhtır.

Bugün konuşulan Kürtçe, Farçanın bir lehçesi olduğu kanıtlanmıştır. Yani Kürtçe Farsçanın bir  şubesi olarak kabul edilebilir.

Kürtlerin kullandıkları Alfabeler:

Türkler yaşadıkları ülkelere göre Arap, Latin, Kiril alfabelerini kullanmışlardır. Ayrıca kullandıkları ortak bir alfabelerinin olduğuna dair şimdiye kadar bir kanıt bulunmamıştır.

Anadolu'da                  -Kurmançi,

İran, Irak ve Suriye'de; -Gorani,

              - Badinani,

              -Sarami lehçeleri kullanılmaktadır.

Zazalar ve Aleviler Kürt değildir.

Bugün Doğu ve Güney bölgelerindeki Kürtler 1517 tarihinde

- Anodulu’nun Şileşmesini önlemek

-Bu toprakların Ormanlıların elinde kalmasını sağlamak

-İran ile Osmanlılar arasında bir tampon bölge oluşturmak için Irak’tan getirilerek yerleştirilmiştir.  


-Ayrıca Yavuz dönemindeki baskıdan dolayı birçok Türk beyliği Kürtlerin içinde zamanla kendi ana dillerini unutmuşlar. Ama bu Türkler, Türklük şuurunu yitirmemişlerdir.

Yani yakın zamana kadar bölgede Türkler  çoğunluktaydı. Fakat yöredeki Kürt aşiretlerinin etkisiyle zamanla kendi ana dillerini unutmuşlardır. 
Bu coğrafyada yaşayan bir kısım Türk halkı;  Ermeni tehlikesi nedeniyle Kürtler ile dostluk bağı kurdular ve zamanla buralarda Kürt aşiretleri etkisinde kaldılar.

Kürt dili veya edebiyatı  tamamen bir kurgudan ibarettir. Kürt dili veya edebiyatı ile ilgili yazılmış tek bir esere bile rastlanılmamıştır zaten Osmanlılarda yazılan eserler ve resmi yazılar Farsça veya Arapça idi.

Sonuç olarak Kürtlerin kökeni hakkında şunları söyleyebiliriz.

Kürtler köken bakımından ya Türk halkına ya da İran halkına dayanır. 

Teoloji çalışması
1826-1828 İran savaşları sırasında “Türkmençayı Antlaşması ile bugünkü Kürtlerin yaşadıkları bölgeler Rusların eline geçti. Daha sonra Ruslar Osmanlılara karşı Kürt kartını oynamak için Kürtçe teoleji çalışmasına başlattı.  1878 yılında da Osmanlı Rus savaşları sırasında Kars, Ardahan ve Batum Ruslar'ın eline geçti.

Başlıca Kürt Aydınları:
Cevat El Kurdi
İbn Meymen El Kürdi
Molla Sadrettin
Seyit Abdulkadir Geylani (Tartışmalı,)
Molla Gürani
Şeyh Mahmud-i Berzani
Şığ Abdulsalam Berzani
Sığ Ahmed Berzani
Molla mustafa Berzani
Kasım küfrevi
Melik Fırat
Halil Gönen Hoca
seyyit abdul kadir
Şeyh Ubeydullah
Şeyh Tai Nehi
Şeyh Ali Septi
Şığ Ubadillahi Arvasi
Mevlana Garzi Şerizor
Şeyh Fetullah Kafi
Şeyh Fetullahi Vergani
Şeyh Fetullah hamdi
Nurbahar Tecrümesi: Kürtçe Arapça sözlük
Ahmedi Ğani
Şeyh Esat Erbil

 

 

   

 

Google+ WhatsApp