Kıskançlık

Kıskançlık


Suçum neydi peki! Evet onlara göre suçum vardı o da öğretmen olmaktı. İlk görevim 1991 yılında Bitlis'e çıktığında istifa ettirmemi istediler ama etmedim. Bunun yerine bir yıl sonra 6 ay ücretsiz izne ayrıldım. Tekrar göreve dönünce, bu defa Almanya’dan istek kâğıdı gönderdiler. Gittim, ama Annemi öne vererek Beni görevimden istifa ettirdiler. Ben Kur’an’da Allah’ın ebeviyinlerinize karşı “Of” bile demeyin ayetine hürmet için annemin ısrarlı isteğini kabul ettim. Son iki beşik kardeşe çok güveniyordum. Onlara dedim ki ben size güveniyorum Yoksa burada kalmam, dediğimde onlar bana hiç cevap vermediler. Bana bir haksızlık olsa yanımda olacaklarını düşünmüştüm. Oysa çok sonradan yanıldığımı anlayacaktım. Güvendiğim kardeşlerimden birisi beni dini fetvayla kandırdı, diğeri ise bana yalancı şahitlik yaparak beni yere çaldı. Son Beşiğin yalancı şahitliği yüzünden bana 1 yıl hapis ve görevden men cezası verildi. Yalan yere şahitlik iftiraya kaçar. Mahkemede Savcı ve hâkime her şeyi doğru olarak söyleyeceğim diyen son beşik kardeş, Mahkemede kardeşlerini amca, babasını ise dede olarak tanıttı. Böylece yemin ederek katıldığı mahkemeyi yalan şahitlik yaparak yanlış ve hatalı karar çıkarmaya sevketti. Yalan şahitlik fakirlik veya hastalık getirir. Bunu son beşik Kardeş, neden böyle yaptı anlamak mümkün değil. Oysa Allah'u Teala, Kur'an'da; özellikle kendi yakınlarınızın zararına bile olsa, Allah adına Adaleti sağlamak için doğru söyleyin, yaptıklarınızı Allah gözetlemektedir" buyurmasına rağmen yalan söylediler. İftira attılar. İftira atan yabancı değildi, benim kardeşlerimdi. Ateist değildiler, dindardılar Ateistler bile insan haklarına karşı saygı gösterir. Bana iftira atan bir düşman değil, bir ateist de değildi. Benim öz be öz kardeşimdi ve bana iftira atarak bana düşman olmuşlardı. Bu kendilerine fakirlik ve hastalık getirir ama onlar bunun şimdilik bilincinde değillerdi. Son beşiğin attığı bu iftira, nedeniyle Öğretmen olan kardeşe, hapis sezası verilmişti. Ailede üniversiteyi kazanan ve başarılı olan kardeşlerini böylece mahkeme yoluyla etkisiz hale getirmek istediler. Kim derdi ki kıskançlık nedeniyle kardeşlerim bana düşmanlık besleyecek. Ama beklemediğim bir şey olmuştu. Em büyük kardeşimi o kadar engellemelerine rağmen gelip mahkemeye girmiş doğru olan şeyler anlatmıştı. İşte bu, da dünyanın eleyidir. Kalbur gibi kötü insanları, kötü kardeşleri eliyor. Dünya eleği bir kalbur gibi, eleyerek, insanların kötü yüzlerini ortaya çıkarıyor. Sonra da saf ve duru insanları cennete kötü insanları ise cehenneme götürüyor. 62 doğumlu kardeş, kıskançlık ve hasetleri uğruna bir ömrünü Tarih öğretmeni kardeşinin ayağını kaydırmaya çalışarak geçidi. İş adam olmak en büyük hayaliydi. Bu hayalini gerçekleştirmek için çevirmediği entrika, atmadığı takla kalmadı. İş dünyası sahtekârları arasına kabul etmezdi. Etmedi de. Bazı insanlar iyiliği, sevgiyi, doğruluğu, güzelliği, edebi, insanlığı yaymak için bir ömür boyu çalışır. İşte öğretmen olan kardeşleri böyle biriydi. Ama ne yazık ki kardeşlerinin iyi niyetini suistimal ettiler. Yine de istedikleri cezayı çıkaramamışlardı. Hâkim ve savcı durumu anlamış bana istinaf hakkı tanıyarak mahkeme olayını 6 ay askıya almıştı. Şimdi sıra bende bu yaptıklarını onlara yudum yudum yedirecek miydim, yoksa onları Hz. Yusuf aleyhi selam gibi af mı edecektim. Bunu da zaman gösterecek.

Google+ WhatsApp