Türk-İslam Devletlerinde Toplum Yapısı Günlük Hayat ve Yaşam

    Talaş Savışı’ndan sonra Türkler arasında İslamiyet hızla yayılmıştır. Karahanlılar Türk-İslam toplumunun oluşturulmasında köprü görevini gördü. Gazneliler ve Büyük Selçuklu Devleti farklı etnik toplulukların bulunduğu bölgede kurulup genişlediğinden bütün siyasi iktisadi ve dini faaliyetlerin bu toplumların özelliklerini dikkate alarak yerine getirmişti. X. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hazar Denizi’nden Maveraünnehir’e kadar yerlerde yaşayan Oğuzlar arasında İslam hızla yayılmıştır.

     İlk Müslüman Türk Devletleri zamanında toplum; yönetenler ve yönetilenlerolmak üzere iki bölümden oluşmaktaydı.

Asker, vali ve din adamları sınıfı yönetenler sınıfını oluşturmaktaydı. Selçuklularda en üst düzey yöneticiye sultan denirdi. Sultanın halka karşı sorumlulukları vardı. Görevi ihmal, adaletten ayrılma ve toplum refahını sağlayamama durumlarında iktidardan ayrılmak mecburiyetinde bırakılırdı.

     Karahanlılar devletinde toplumun tamamı Türklerden oluşmaktaydı. Gaznelilerde toplum, Gurlular, Hindular gibi farklı halklar vardı. Büyük Selçuklu Devleti’nde ise Halk; Türklerin yanında Araplar, İranlılar, Rum, Berberi vardı.

     İlk Müslüman Türk Devletlerinde Evlenme:

     Evlenmede genellikle “arkuçı” veya “savsı” adı verilen aracılar vardı. Görücü usulü ile ya da gençlerin birbirlerini görüp beğenmeleri sonuncunda erkek tarafı kızı isteme işini gerçekleştiriyordu. Evlenme kararı “aldum” ve virdüm” kelimeleri ile ifade ediliyordu. “Aldum” kelimesini dünür söylüyor bununla nikâhın yapılmasını vaat etmiş oluyordu. “Virdüm.” kelimesini ise kızın büyükleri söylüyor bununla bu vaade bağlı kalacaklarını bildiriyordu.

     Daha sonra İlk Müslüman Türk devletlerinde damat ailesi (damadın babası veya büyükleri) kız tarafına bir at veriyordu. Buna başlık parası denirdi bu kızı yetiştiren kız babasının hakkıydı.

      Kızın annesine ise süt hakkı olarak “sütlük adında bir elbise verilirdi. Kızın erkek kardeşine ağırlık adında bir elbise, kızın kardeşine ise “yandaş” adında bir elbise verilirdi. Evlenme sırasında düğün yapmak zorunluydu. Düğünde “küden” adı verilen düğün yemeği ikram edilirdi.

Türk-İslam devletlerinde tek eşlilik esastı. Evlilikte samimilik, açıklık, sadakat, güven, saygı ve sevgi önemliydi.

    Aile anne, baba, ve çocuklardan oluşmaktaydı. Baba sağ olduğu müddetçe aileden evlenen erkeklerin ayrılması söz konusu değildi.

    Türk İslam Devletlerinde Toplumsal Yapı

     İlk Müslüman Türk Toplumlarında aile pederşahi (babaerkil) olmasına rağmen Türk aile yapısında annenin de nüfus ve ağırlığı bulunmaktaydı. Aile içi iletişimde saygı ve sevgi esastı. Bu sayede toplumun temel yapı taşı olan aile, sağlam olarak ayakta kalmaktaydı.

  Türk-İslam toplumlarında halk yaşayış şekillerine göre

-göçebeler

-köylüler

-şehirlilerolmak üzere üç gruba ayrılmaktaydı.

Şehir ve kasabalarda; tacirler, zanaatkârlar, devlet memurları, askerler otururdu. Surlarla çevrili şehirde saray, hükümet konağı, kışla, cuma camisi, meydan, pazar yeri, ribat (çarşı) medrese, hamam ve hastaneler bulunurdu. Ayrıca şehirlerde zaviye, imaret ve su kemerleri de mevcuttu. Toplum Türk, Fars, Arap; Rum, Ermeni, Yahudilerden oluşmaktaydı.

Sufilik, Yesevilik, Mevlevilik görüşleri ilk Müslüman Türkler arasında hızla yayılmıştır. Her üç mutasavvın ortak felsefesi; insanlar arasında hiçbir farkın gözetilmemesi ve hoşgörü ve sevgidir.

Çeşitli ırk ve dinlerin bulunduğu Türk-İslam devletlerinde toplumsal ilişkilerin şekillenmesinde İslam hukuku belirleyici olmuştur.

Kadrilik, Kübrevilik, Ekberilik ve Yesevilik en çok müridi olan tarikatlardı ve bu tarikatlar yüzünden Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberlik bozulmuştur. Aralarında çıkan çatışma ve savaşlardan dolayı Müslüman ülkeler düşman saldırıları sonucunda istilaya uğramıştır.

 Türk-İslam Devletlerinde Toplumsal Yaşantı

Türkler, Müslüman olduktan sonra da kendilerine has “Türkmen” kıyafetlerini kullanmaya devam etmişlerdi. Giysilerde kırmızı ve yeşil renkler tercih edilirken kumaş olarak da pamuk, yün, ipek ve kürk kullanılmaktaydı. Oğuz erkekleri uzun saç, kâkül ve bıyık bırakmaktaydı. Türkler nişan ve düğün yemekleri vererek toplum hayatını canlı tutarlardı. Dini bayramlar ve festivaller düzenleyerek eğlence tertip etmişlerdir.  

 Türkler önceki dönemlerdeki müzik aleti çalma ve türkü söyleme geleneğini devam ettirmişlerdi. “Kopuz” en sevilen çalgılardan birisi olarak daha geniş bir coğrafyada tanınıyordu. Halay, grup olarak oynanan sevilen bir oyundu. Mızıka (orkestra) da Türklerin önce Horasan ve daha sonra Orta Doğu’ya getirdikleri bir adetti. Hun Türkleri, Kök Türkler ve Uygurlarda birçok çeşidi bulunan askeri mızıka, yeni kurulan Türk devletlerinde de varlığını devam ettirmiştir.

Spor olarakavcılık, çöğen eğme, kuş uçurma, top kapma en çok tercih edilen spor etkinliğiydi. Ayrıca yürüme, dağa çıkma ve koşma da Türk toplumunda yaygın olarak yapılan sporlardandı. Cirit ve güreş bütün Türk dünyasının ortak oyunu olarak bilinir.

Yemek olarak ilk Müslüman Türk devletlerinde; et, bal, yumurta, süt, yoğurt, peynir, kaymak ve tereyağı gibi yiyecek maddeleri Türklerin beslenme anlayışında önemli idi. Bunlarla birlikte buğday, arpa, darı, pirinç ve muhtelif sebzeler de tüketilmekteydi. XI. Yüzyıl Türk toplumunun milli yemeği olarak bilinen “tutmaç” bugün Anadolu’da Ramazan aylarında özel olarak yapılan yemeklerdendir. İtil Bulgarlarının baldan imal ettikleri bir içecek olan “sücüv” gibi içeceklerde tüketmekteydiler.

Google+ WhatsApp