Lidyalılar

Lidyalılar

Lidyalılar Anadolu'nun Batı kısmında kurmuşlardır.

İndir:

Yazdır:

LİDYALILAR (MÖ 687-546)

Lidya, bugünkü Gediz ve Küçük Menderes ırmakları arasında kalan bölgeye İlk Çağda verilen addır.

Lidyalılar MÖ 1200 yıllarında Anadolu’ya gelmişler. Gediz ve Menderes nehri arasında yaşayan Lidyalılar önceleri Hititlerin sonra Friglerin egemenliğinde yaşadılar.

Friglerin yıkılmasından sonra Giges adlı bir kral, Lidya devletini kurdu (687). Lidyalıların en güçlü ve parlak dönemi Krezüs zamanına rastlar.

Tüccar bir toplum olan Lidyalılar ticaret sayesinde zenginleşmişlerdir. Kara ticaretine büyük önem vermişlerdir. Ticaret önemli gelir kaynağıydı. Bu nedenle Lidyalılar, Sardes’ten başlayarak Mezopotamya’ya kadar uzaman Kral Yolu’nu yaptıkları söylense de aslında Kral yolunu ilk defa Medlerin yaptırdığını söyleyen tarihçilerin delilleri daha güçlüdür.  Bu yol üzerinden Mısır, Mezopotamya ve Yunan kent devletleriyle yoğun ticaret ağı kurmuşlardır.

 Mezopotamya ve Ege Havzası arasında var olan ve Asurların da kullandığı ticaret yolu sayesinde Doğu ile Batı arasında kültürel etkileşim artmıştır.

Lidyalılar, MÖ 700’lü yıllarda mal takasına dayalı ekonomiden paraya dayalı ekonomiye geçişi sağlamışlardır. Tarihte ilk defa uygarlık tarihine yaptıkları en önemli katkıları “elektron” adı verdikleri parayı kullanmalarıdır.

Lidyalılar paralı askerlerden oluşan ordular kurmuşlardır. Bu nedenle sürekli olmayan gerektiğinde oluşturulan ordunun askerleri de vatan sevgisiyle değil para için savaştıklarından Lidyalılar savaşlarda üstünlük sağlayamamışlardır. Bu yüzden Lidyalılar kısa sürede zayıflamış ve yıkılmışlardır.

Başkenti Sardes şehri kültür ve sanat merkezi durumundaydı. Bu devlete MÖ 546' da Persler son vermiştir.

Not 2: Tarihte parayı ilk defa Lidyalılar buldu.   

Not 1: Lidyalıların en güçlü dönemi Krezüs zamanına rastlar.

LİDYALILARDA KÜLTÜR

Çok zengin olan Anadolu mozayiğinde sözü edilmesi gereken ve bugün de izlerine rastladığımız başka uygarlıklarda vardır. Demir Çağında incelenmesi gerekenler arasında Karia ve Lykia uygarlıklarını sayabiliriz. Hint-Avrupa ailesinden olan dilleri Hitit öncesi öğeler taşımaktadır. Karialıların daha önceleri Batı Anadolu’da yerleşmiş oldukları bilinen Leleglerden, Lykia’lıların ise Luvilerden geldikleri sanılmaktadır. Lykia uygarlığının en özgün örnekleri arasında kayalara oyulmuş anıtlar yer almaktadır. Lydia devletinin M.Ö. 546 yılında son bulmasıyla İranlılar Ege Denizi kıyılarına kadar tüm Anadolu’yu ellerine geçirdiler. Pers egemenliği M.Ö. 333 yılına değin sürdü. Bu dönemden sonra yerli kültür gelişiminin yerini Batıdan gelen yeni etkiler ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir kültür almaya başladı. ​Lydia soyluları ölülerini, Friglerdeki gibi tümülüslere gömüyorlardı. Bu tümülüsler Sardes’in kuzeyinde Marmara Gölü kıyısında yer alırlar. Bunlardan 355 m. çapında ve 61 m. yüksekliğindeki tümülüs Anadolu’daki en yüksek yığma mezar örneğidir.

DİNİ YAPI

Lidyalılar çok tanrılı dinlere inanırlardı. Frigyalıların bereket tanrıçası Kibele’yi en büyük tanrı olarak kabul ederlerdi. Yine Zeus ve Apollon gibi Yunan tanrılarına da taptılar.

EKONOMİK YAPILARI:

Lidyalıların ekonomisi tarıma ve özellikle de kara ticaretine dayalıydı. Ticarete son derece önem veren Lidyalılar, başkent Sardes’ten başlayıp Ninova’ya (Mezopotamya) kadar uzanan tarihî Kral Yolu’nu yaptılar. Lidya uygarlığı Kral Yolu sayesinde ekonomi, bilim, sanat, kültür ve ticaret alanınd

a önemli ilerlemeler kaydetti. Yine tarihte ilk kez madenî parayı basıp kullanarak ticaretteki takas usulüne son verdiler. Lidyalılar, Fenike alfabesi kullandılar. Dokumacılık ve madencilik sanatında ilerlediler. Alt›n ifllemecili€inde gelifltiler. Lidyalılar, Persler tarafından yıkıldı (MÖ 546).

 

Zenginliğiyle ün salmış bir Lidya kralıdır. “Şahin Krallar” denilen hanedanın en büyük ve son hükümdarıdır. İdaresi M. Ö. 560 – 546 yıllarına rastlar.Kroisos, başlangıçta büyük başarılar kazanmış, devletin başkenti Sart’ı yeryüzünün en zengin şehirlerinden biri haline getirmeye çalışmıştır. Ege Adaları’ndaki Yunanlılarla anlaşmış, ülkesinin sınırlarını doğuya doğru genişletmiştir.

Krezüs Yunan kültürüne büyük önem  verir, kendisi Yunanca konuşmakla övünürdü. Devrin bilim ve sanat adamlarına yüksek paralar vererek Sart’ta toplamış, paralı askerlerden büyük bir ordu kurmuştu. Medler’i yenerek Kızılırmak kıyılarına kadar gelen Persler, daha da ilerleyerek Sart’ı on dört günde kuşatarak ele geçirdiler. Böylece Lidya yıkıldı, Anadolu Persler’in egemenliği altına girdi. O zamana kadar gelip geçmiş insanların en zengini sayılan Krezüs’un son yılları pek feci felâketlerle dolu geçti.

Oğullarından biri avda öldü. Tarihçi Herodotes’e göre, Sart’ın kuşatılması sırasında Kroisos az daha bir asker tarafından öldürülüyordu. O sırada orada bulunan dilsiz oğlunun dehşetten ilk defa konuşarak: “Askeri Kroisos’u öldürme!” diye bağırması sayesinde kurtuldu.

Krezüs’un hayatının bundan sonrası hakkında değişik rivayetler vardır. Bunlardan birine göre, ya kendi isteği, ya da onu yenen Pers hükümdarı Kurus’un emriyle bir odun yığınının üzerinde yakıldı. Başka bir rivayete göre ise ya ilâhi bir kuvvet, ya da Kurus’un affetmesi üzerine yakılmaktan kurtuldu. Kroisos’un ölünceye kadar Kurus’un yanında müşavir olarak bulundurulduğunu rivayet edenler de vardır.

KREZÜS’LA KARUN

Krezüs’un zenginliğinden ötürü, Batı dillerinde “Kroisos (Krezüs) gibi zengin” deyimi kullanılır. Biz ise, bu anlamda “Karun gibi zengin” deriz. Bundan dolayı, çoğunlukla Kroisos’la Karun’un karıştırıldığı, bu iki kişinin aynı sanıldığı olmuştur. Gerçekte ise ikisi ayrı ayrı insanlardır.

Karun, adı Kutsal Kitaplar’da geçen bir kişidir. Tevrat’a göre Karun (Korah) Firavun’un bakanlarındandı, İsrailoğulları’na çok zulüm etmiş, Musa’ya karşı cephe almıştı. Pek kibirli bir insandı, bu kibiri da “kendi bilgisi sayesinde” edinmiş olduğu servetinden ileri geliyordu. Sonunda, sarayı ile birlikte yerin dibine girdi.

Google+ WhatsApp