Batı'nın Tarihi Vahşetle Dolu

Batı'nın Tarihi Vahşetle Dolu

Her fırsatta Müslümanları terörist olarak isimlendiren başta ABD olmak üzere Batı dünyası önemli bir gerçeği sümenaltı yapmaya çalışmaktadır:"Batının bugün de dahil olmak üzere tarihi, katliamlar, tecavüzler, işkenceler, sömürüler ve de istilalarla doludur."Tarihteki Haçlı seferleri bunun en bariz göstergesidir. Haçlı orduları gittikleri, istila ettikleri bütün coğrafyaları yakıp yıkmışlar, yağmalamışlardır. Haçlı seferlerinin devamı niteliğinde olan daha sonraki seferlerde de benzer hadiseler yaşanmıştır. Kolomb'un Amerika'yı keşfettiği -işgal ettiği daha doğru olur- yıllarda sözde Hıristiyanlığı yaymak için işgal edilen başta Amerika kıtası olmak üzere diğer adalarda 40 yıl boyunca kadın, erkek, çocuk 12 milyondan fazla insan iğrenç bir şekilde öldürülmüştür.

İstilacılar, köylere giriyor, çocuk, yaşlı, hamile veya lohusa demeden yerlilerin karınlarını deşiyor, parçalara ayırıyordu. Çocuklarıyla beraber annelerini ve önlerine çıkan herkesi kılıçtan geçiriyorlardı.

(Bartelome de las Casas. Hint Adaları Halkının Yok edilmesi.)"İsa Peygamberi ve on iki havariyi kutsamak ve saygılarını ifade etmek için büyük darağaçları kuruyorlardı. Ayakları nerede ise yere değecek şekilde 13 kişilik gruplar halinde yerlileri bağlıyor, ateşe veriyor, diri diri yakıyorlardı." (age)

Bu soykırımı yapan Kristof Kolomb ve onun gibileri Batı dünyası tarafından kahraman olarak anılmaktadır. Bize de böyle yutturulmaktadır.1497 yılında Portekizli Vasko de Gama Doğu'nun zenginliklerini elde etmek ve Hıristiyanlığı yaymak için çıktığı seferde, Kalküta şehrini devamlı surette top ateşine tutar, limandaki gemiler batırılır, şehir baştan sona yıkılır ve yanar, sivil halktan yüzlerce kişi hayatını kaybeder.

 

De Gama'nın bu seferden on gemi dolusu ganimetle döndüğü rivayet edilir.1521 tarihinde Portekizli denizci Macellan'ın yaptığı farklı değildir. Filipinlerde ve Moro'da Müslümanlara akla gelmedik zulümler yapılmıştır. Yine Batılılar bugün Vasko de Gama ve Macellan'dan övgüyle bahsetmekte ve bize de böyle bahsetmektedirler.

 

18. yüzyılda Hindistan'ı istila eden İngilizlerin de yaptıkları farklı değildir. Batılıların ekonomi anlayışını ortaya koyması bakımından vereceğim şu misal kayda değerdir: "İngilizler Hindistan'da kendi tekstil mallarını pazarda Hint kumaşlarına karşı rakipsiz kılabilmek için 40 bin Hintli kumaş imalat ustasının kollarını kesmişlerdi. "İşte Batının değişmeyen rekabet anlayışı bu.

Amerikan tarihinde bu vahşetin örnekleri çoktur. Kafa derisi yüzme örneği bile oldukça ilginçtir. Kızılderili öldürene ödül vardır, ama bunun ispatı gerekmektedir.  Batılılar çözümü bulmuştur. Dedelerini aratmayacak bir çözüm. Öldürülen Kızılderili'nin kafa derisi yüzülecektir ve kafa derisi başına ödül alınacaktır. Bu konuda yarışlar bile yapıldı. Hatta rekortmenlerden biri de Bufalo Bill'di. Kafa derileri ile çektirdiği fotoğraf hala gözümün önünde. Amerikalı bu vahşeti yaptı, ama bu suçu Hollywood filmleriyle Kızılderili'ye atmasını da bildi. Bugünkü nesiller kafa derisi yüzenleri Kızılderililer olarak bildi ve de her fırsatta lanet okudu.

 

Batının karanlık tarihinde öyle misaller var ki bu konuda ansiklopediler yazılması lazım.

Gazetemiz yazarlarından Okan Egesel bir yazısında Kont Drakula'dan bahsetmişti. O meşhur Türk katili adıyla sanıyla(!) Kazıklı Voyvoda. Yaptığı başarılı(!) kıyımlardan dolayı şu anda "aziz" olarak anılıyor. Öyle ya, Batılının gözünde o Türkleri kazığa oturtan, Türk kanı içen, en çok Türk katleden bir kahramandı(!).Kazıklı Voyvoda sadece Türkleri kazığa oturtmakla yetinmedi, hızını alamayıp kendi dostlarını da bir salona toplayıp hepsini yakarak öldürdü. Hamile olup olmadığını öğrenmek için karısını ortadan ikiye ayırttı ve daha nice vahşet ve zulümler. Ama o bugün Batılı'nın nezdinde bir aziz. Kabrine sürekli ziyaret edilip dualar ediliyor.

Şimdi anlıyor musunuz Ebu Gureyb'deki, Guantanamo'daki görüntülerin sebebini, Bosna'da Irak'ta ve Afganistan'da yaşanan katliam, zulüm ve işkenceleri? Bosna belgeselini izleyin. Bu vahşeti bir insanın yapması mümkün değil. Srebrenitsa'da bundan 10 yıl önce şehit edilen 8 bin masum sivili bugün yad ediyoruz. Birleşmiş Milletlerin güvenli olarak ilan ettiği ve garanti verdiği bir bölgede kadın erkek, çocuk toplanıyor ve 8 bin kişi öldürülüyor. Başta BM olmak üzere, bütün dünyanın gözü önünde bu olay oluyor. Bugün bizim önünü bile göremeyen siyasilerimiz Avrupa'yı medeniyetin beşiği olarak görmeye, dinlerarası medeniyetler arası, kültürler arası diyalog kurmaya devam ederken, Bush'un ifadesiyle "Crusade" yani Haçlı seferleri ve istilaları bugün de devam etmektedir.

Bugün karşımızda, geçmişinde olduğu gibi, suçu işleyip kendisini demokrasi kılıfına saklayan bir güç var. Kafa derisi örneğinde olduğu gibi kendisi kafa derisi yüzen, ama kültürel empozeyle bu suçu karşısındakine yamayan. Dünyada yaşanan terörist eylemlere bir de bu açıdan bakın.

Sizce New York'taki, Londra'daki, Osetya'daki, Madrid'deki yaşanan ve masumların ölümüyle yaşanan terörü, dağlarda, yine Batının hibe ettiği silahları taşıyan, burnunun ucunu bile göremeyen birileri mi yapmıştır, yoksa bunlar Batılı'nın istila projesinin bir parçası mıdır?

 

 

Google+ WhatsApp